
Her iki taraf da getto adı verilen toplu konut bloklarında sorunların normal yollardan çözüleceğine inanmıyor ve çözüm arayışları kelimenin tam anlamıyla akıllara zarar veriyor.
Her iki taraf da bu bölgelerdeki sorunların daha fazla polis ve daha sert önlemler alınmasıyla çözüleceğini savunuyor.
Danimarka Halk Partisi’nin de baskısıyla hükümet, bu bloklarda yaşayan göçmenlerin aile birleşiminin tamamen engellenmesinden, bloklarda yaşayan göçmenlerin çocuklarına akşam saat sekizden sonra sokağa çıkma yasağı konulmasından tutun da, suç işleyen göçmenlerin ve sorunlu ailelerin bloklardan atılmalarına ya da ülkelerine geri dönmeleri için ikna edilmelerine ve bu blokların yıkılmasına kadar bir sürü önlem önerileri getiriyor. Blokların yıkılması için bütçeden yarım milyar kron para bile ayrılmış.
Ya peki, ana muhalefet partisi Sosyal Demokratlar ile Sosyalist Halk Partisi’nin çözüm önerilerine ne demeli?
Onlar da, bu bölgelerde daha fazla polis, yani 24 saat devriye gezen özel getto polisi, daha fazla disiplin ve daha sıkı bir denetim istiyorlar. Al vurunu vur öbürüne…
Her iki taraf da bu bölgelerdeki güvensizlik ve suç ortamından rahatsızlık duyuyor. Ama her iki tarafın da polisiye çözüm arayışı içinde olması açıkçası ürkütüyor insanı. Bu bölgelerde yaşayanlar çoktan gözden çıkarılmışlar. Getirilen bütün öneriler sanki birer seçim yatırımı gibi.
Tabii ki, bu bölgelerin önemli bir kısmında büyük sorunlar yaşanmakta. Buralara itfaiye aracı, ambulans sadece polis korumasıyla girebiliyor. Huzur, disiplin ve düzen isteyen okullarda bazı göçmen ailelerinin çocukları sorunlar yaratıyor. Çocuk yuvaları, konteynerler, çöp kutuları, araçlar ateşe veriliyor. Sokaklarda şiddet, suç, kavga kol geziyor. Çok kültürlülük yerine bir paralel toplum yaşam biçimi sürüyor.
Bir gazetenin itfaiye teşkilatının verilerine dayanarak yayınladığı bir habere göre, bu yılın ilk sekiz ayında ülke genelindeki en büyük dokuz gettoda 150’ye yakın yangın meydana gelmiş.
Başta Kopenhag’daki Tingbjerg, Mjölneparken, Taastrup’daki Taastrupgaard, Odense’deki Vollsmose ve Aarhus’ta Gallerupparken olmak üzere ülke genelinde 30’a yakın bölgenin bu durumda olduğu hükümet tarafından da deşifre edilmiş.
Buralarda göçmenlik adına büyük bir kargaşa yaşanıyor. Kendi kültürlerine daha sonra da diğer kültürlere yabancılaşmış, toplumsal değer yargıları, normları kaybolmuş etnik gruplar halinde yaşayan bir çok eğitimsiz, vasıfsız, işsiz insan yaşıyor buralarda.
Kısacası Danimarka’nın artık hiç mi hiç ihtiyaç duymadığı, ama oy avcısı politikacıların, antropologların, sosyologların göçmen tartışmalarında, konferanslarında malzeme kaynakları yaşıyor buralarda.
Ne üzücüdür ki, sorunların sanki bugün ortaya çıkmış gibi tartışılması düşündürüyor insanı.
Bir köy, bir kasaba nüfusu kadar insan barındıran bu beton yığınlarında tabii ki büyük sorunlar yaşanıyor. O kadar parayı bu blokları yıkmak ya da polisiye önlem almak için harcamak yerine gerçek çözüm üretmeye harcansa durum farklı olabilir. Aksi takdirde sorunlar başka yerlerde yaşanmaya devam edecektir.
- Emeklerin boşa gitmedi, rahat uyu Sadi… - 16/08/2020
- Heykelleri yıkarak tarihi silebilir miyiz? - 16/06/2020
- Danimarka’da normalleşme sürecine girildi - 20/04/2020
- Korona günlerinde aşk… - 19/03/2020
- Nazi işgali altındaki Danimarka’daki basının gözüyle modern Türkiye - 27/09/2016
- Güle güle usta - 18/09/2016
- Sosyal Demokratlar erimeye mahkum - 28/04/2014
- Ne şiş yansın, ne kebap - 29/03/2014
- Bu ülkede yok yok… - 02/03/2014
- Yalanın İcadı… - 29/01/2014
- İçinden Meriç geçen bir yaşam öyküsü - 12/12/2013
- 100 aday, 38 üye… - 26/11/2013
- Bir arpa boyu yol gidilmiş… - 19/10/2013
- Besle kargayı, oysun gözünü! - 28/08/2013
- Oturun oturduğunuz yerde - 24/06/2013
- Avrupalı Türk mü… Hadi ordan! - 23/05/2013
- Dünyanın en güçlü kadınları…! - 24/04/2013
- İfade özgürlüğü tehdit altında mı? - 25/02/2013
- Yalanlara inanmaya devam… - 23/01/2013
- Çocuk olamadan anne olan çocuklar… - 18/10/2012
- Kardeş kanı dökmenin açıklaması ne olabilir ki? - 25/09/2012
- Aynı tas aynı hamam - 24/08/2012
- Siyaseti sevdirmenin yolları… - 18/06/2012
- Alanya: Bir dünya kenti - 06/06/2012
- Pizzacısın sen, pizzacı kal… - 22/05/2012
- 23 Nisan’ın ardından… - 25/04/2012
- Avrupa can çekişiyor - 22/03/2012
- Ateş düştüğü yeri yakıyor - 22/02/2012
- Bu nasıl hükümet! - 25/01/2012
- Göçmenler kimin için önemli? - 15/12/2011
- Biz büyük resme bakalım - 20/11/2011
- Tünelin sonu karanlık - 21/10/2011
- Kaybederken kazanmak… - 27/09/2011
- Türk çocuklarının vize çilesi - 24/08/2011
- Türkler Avrupalı değil… - 20/06/2011
- Arap baharı mı, Avrupa’nın kara kışı mı? - 18/05/2011
- İskandinav modelinin sonu geldi - 27/04/2011
- Bu insanlara kim sahip çıkacak? - 23/03/2011
- Modern köle pazarı - 20/02/2011
- Ölen öldüğüyle kalmasın artık! - 18/01/2011
- Hipnotize olmuş teröristler? - 20/12/2010
- Aşırı sağcılar kimin tetikçisi… - 24/11/2010
- Danimarka’nın varoşları: ‘Gettolar’ - 28/10/2010
- PKU’lu çocuklarımız Danimarka’dan seslendi: ‘Sesimizi duyun’ - 22/10/2010
- Tencere dibin kara… - 21/09/2010
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.