
”Bütün arkadaşlarının/yaşıtlarının facebook´ta profili varken küçük çocuklarımızı nasıl uzak tutabiliriz ki?”
Haklısınız, bu sadece bireysel bir sorumluluk/sorumsuzluk değil, toplumsal bir olaydır. Birşeyleri değiştirmek gerekiyorsa çoğu zaman tek başına yetemeyiz, dış çevreden desteğe ihtiyacımız vardır. Eğer komşunun 8 yaşındaki kızına anne-baba facebook profili yapmışşa veya yapmasına izin vermişse, haklı olarak bizimkide aynı talepte bulunacaktır, ki zaten anne ve babaların çocuklarının en çok ve çabuk tuzaklarına düştükleri ve karşılarında savunmasız kaldıkları durum bu değilmidir? Kendisine ”hayır” cevabı verilen çocuk, ”ama arkadaşımın niye var?” demesi zaten çoğu anne ve babanın ikna edilmesine yetiyorda artıyor.
Bizler çok duygusal davranıyoruz çocuklarımıza karşı. Kendimiz belki çocukken bazı eksiklikler yaşadık, nesil ve teknoloji farkını şu an kendi çocuklarımızda görüyor olabiliriz, ama unutmayalım ki bu teknoloji okyanusunda çocuklarımızın ”boğulma” tehlikesine karşı onları koruyacak tek kişiler bizleriz, anne ve babalar… Onlar o küçük beyinlerinde doğruyu yanlışı görebilecek durumda değiller. Dünyaya pembe gözlüklerle baktıkları için onların dünyasında kötü insanların olabileceğine ve bu kötü insanların kendilerine kötülük yapabileceklerine yer yoktur. Çünkü çocuklar çok iyi niyetlidir ve etraflarındaki herkeside böyle bilirler. Çocuklarımıza onların dilinden, dış dünyaya karşı korkutup ürkütmeden bu konular hakkında konuşabiliriz.
Bunun yanısıra çocuklarımıza çok küçük yaşlardan itibaren ”herkesin yaptığını yapmak zorunda değiliz” i aşılamanın şahsen bu ve bu tür konular üzerinde çok etkili olacağını düşünüyorum. Sadece facebook konusu için değil, örneğin başkaları marka giyiniyor diye marka düşkünü olmak veya ilgisini çekmemesine rağmen, sırf arkadaşlarından dışlanmamak için o oyuncağı/giysiyi vs. istemek gibi durumlarda bu tarz düşünce tarzına sanırım özellikle günümüzde çok ihtiyaç var.
Bir başka açıdan baktığımızdada aile içi rollerde kimin çocuk kimin yetişkin, veya daha açıkçası karar verme yetkisinin kimde olduğunu kavrama açısından bu konular özellikle çok önem taşıyor. Eskilerin dediği gibi ”çocuğuna söz geçirebilmek”! Evin içinde kim anne-baba, kim çocuk, bunun özellikle çocuğa yansıtılması çok önemlidir.
- Çocuklarımız isyan bayrağını çekti - 04/10/2017
- Adaylar yerel seçimlere hazır - 25/08/2017
- Sana kalkan eller kırılsın… - 15/12/2016
- Kadınlarımızın Danimarka adaletine ve polisine olan güveni sarsıldı - 04/12/2016
- Adaletin bu mu Danimarka? - 20/11/2016
- Gün, topa tutma günü değil, destek ve yardım günüdür - 31/10/2016
- Pedofili…! - 23/10/2016
- Yeryüzünün üvey evlatlarına… - 01/10/2014
- Gençlerimiz ve suç! - 26/09/2013
- 9-12 yaş… - 28/08/2013
- Bir okul reformu… - 04/04/2013
- Sübyancı ve içimizden biri… - 25/02/2013
- Sübyancılığın cezası nedir? - 28/11/2012
- Çocuklarımız, din ve milliyet! - 28/08/2012
- Okul – Aile işbirliği - 23/05/2012
- Okulları kapatmaya devam! - 24/04/2012
- Eğitim Seçimi - 22/03/2012
- Ölüm Cem´e yakışmadı..! - 22/02/2012
- Anne… - 25/01/2012
- Keskin Bıçak… - 15/12/2011
- Madde bağımlılığı ve çocuklar - 23/11/2011
- Okullarımız kapanırken… - 21/10/2011
- Karanlık kıtanın karanlık çocuklarına… - 23/09/2011
- PiSA sonuçları - 20/06/2011
- Önce hangi dil? - 19/05/2011
- Teknolojik çocuk! - 27/04/2011
- Haydi Kızlar! - 20/02/2011
- PISA sonuçları ve çocuklarımız - 18/01/2011
- Facebook ve Çocuklar- 2 - 20/12/2010
- Facebook ve çocuklar - 24/11/2010
- Ebevyenlerin çocuklar üzerindeki tutumu - 28/10/2010
- Dini ve milli kültürümüz - 21/09/2010
- Yeni Sezon - 18/08/2010
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.