
Film Enstitüsü’nün bu tavrının ırkçı bir tutum olduğunu söyleyenler de, filmin senaryosunun bir zırvalamadan başka bir şey olmadığını ve bu kaynağı haketmediğini ileri sürenler de var.
Ama ne olursa olsun, bu olay sanat dünyasında yeni bir tartışmanın fitilini daha ateşledi.
Bugüne kadar göç, göçmenlik, uyum gibi konular sadece medyada tartışılırken, sanat dünyası, bir kaç aydın dışında bu tartışmanın içine fazla girmemeye özen gösterdi. Aydınların, sanatçıların göçmen ve uyum tartışmalarından uzak durmalarının önemli bir nedeni ise, bu tür tartışma platformlarının kendilerine puan kazandırmadığını düşünmeleriydi.
Genelleme yapmadan şunu söyleyebilirim: Danimarkalı aydının gözünde göçmenler sadece işgücüdürler. Sığınmacılar da, kendi ülkelerindeki baskılardan kaçarak bu ülkeye sığınan zavallılardır. Onların aşkları, sevdaları, korkuları, kaygıları, hayalleri, umutları yoktur. Onlar üçüncü dünyalıdır. Göçmenlerin çeşitli alanlarda sahip oldukları başarılar onların göçmenliklerinden sonradır. Öncesi var ise de, onlar da kabul görmek için ya isimlerini, dinlerini ya da cinsel tercihlerini değiştirmeleri gerekiyor.
İsviçreli yazar Max Frisch, sloganlaşmış bir saptamasında, “Avrupalılar işgücü istediler ancak gelenler insandı”, demişti.
Acaba sanat dünyasında yeni bir fitili ateşleyen bu tartışma şimdi göçmenlerin insan olduğunun farkına varma tartışması mıdır? Bunu zaman gösterecek. Ama bugüne kadar yapılan filmlerde bunu gördüğümü söylemem pek mümkün değil.
Danimarka sineması göçü ve göçmenliği bugüne kadar ciddi bir biçimde ele alan yapıtlar üretmedi. Son 20-25 yılda yapılan bazı Danimarka filmlerine bir bakın. Örneğin; “Halalabad Blues”, “Pizza King”, “Fighter”, “Sinans Bryllup” (Sinan’ın Düğünü) vs.gibi filmler. Bu filmlerde işlenen temalara gözatıldığı zaman genelde ülkeye uyumsuzluk, evlatların ailelerine ve onların yaşam biçimlerine isyan etmeleri ve asıl önemlisi Danimarka’daki yaşam biçiminin hep daha doğru bir yaşam biçimi olduğu vurgulanmasıdır.
İçerisinde göç ve göçmen unsuru bulunan sinema filmlerine, TV kanallarının sayılarının artmasıyla ardarda çekilen tv dizilerine bir gözatın isterseniz. Bu filmlerde de göçmenlere biçilen roller ortada. Manav, bakkal, taksi şoförü, pizzacı, dönerci, vs tiplemeler. Bu tiplemeler ya zavallıdırlar ya da gelenekseldirler, uyumsuzdurlar, gaddardırlar, kötüdürler, törelerine bağlıdırlar, tutucudurlar, üçüncü dünyanın yaşam biçimini buralara taşımışlardır.
Danimarka gibi küçük ve homojen bir toplumda ulusal kültürün geçirdiği değişimlerden çok, onun nasıl yaratıldığıyla ilgileniliyor.
Son 10 yıldır izlenen politikalarda buna daha ağırlık verildiğine tanık olduk.
Bu nedenle, içinde göçmen unsurunun olduğu filmler bırakın sadece taşra sinemalarını, büyük kentlerde bile gişe yapmıyor. En sıradan bir Danimarka filmi bile 150-200 bin civarında gişe yaparken, içinde göçmen unsuru taşıyan bir filmin yaptığı gişe en fazla 30-40 bini geçmiyor.
Her ne kadar geçmişte göç dalgasıyla birlikte, aydın ve sanatçılar özellikle sinema ve edebiyat alanında verdikleri yapıtlarda, göçmenleri bir şekilde yansıtmaya çalıştılarsa da, bu yapıtlarda göçmenlere yukarıda anlatmaya çalıştığımın dışında bakılmadı. Onlara daha insani bir pencereden bakılmadığı ve ‘bir üçüncü dünyalı fantezisi’ gibi görülmek istenmediği için bugün bu noktaya gelindi.
Göçmenlere karşı var olan bu tutumun, tartışmanın artık kendini sanat dünyasında da göstermesi düşündürücüdür. Umarız bu tartışmadan sonra belki göçmenlerin de insan olduğunun farkına varırlar.
- Emeklerin boşa gitmedi, rahat uyu Sadi… - 16/08/2020
- Heykelleri yıkarak tarihi silebilir miyiz? - 16/06/2020
- Danimarka’da normalleşme sürecine girildi - 20/04/2020
- Korona günlerinde aşk… - 19/03/2020
- Nazi işgali altındaki Danimarka’daki basının gözüyle modern Türkiye - 27/09/2016
- Güle güle usta - 18/09/2016
- Sosyal Demokratlar erimeye mahkum - 28/04/2014
- Ne şiş yansın, ne kebap - 29/03/2014
- Bu ülkede yok yok… - 02/03/2014
- Yalanın İcadı… - 29/01/2014
- İçinden Meriç geçen bir yaşam öyküsü - 12/12/2013
- 100 aday, 38 üye… - 26/11/2013
- Bir arpa boyu yol gidilmiş… - 19/10/2013
- Besle kargayı, oysun gözünü! - 28/08/2013
- Oturun oturduğunuz yerde - 24/06/2013
- Avrupalı Türk mü… Hadi ordan! - 23/05/2013
- Dünyanın en güçlü kadınları…! - 24/04/2013
- İfade özgürlüğü tehdit altında mı? - 25/02/2013
- Yalanlara inanmaya devam… - 23/01/2013
- Çocuk olamadan anne olan çocuklar… - 18/10/2012
- Kardeş kanı dökmenin açıklaması ne olabilir ki? - 25/09/2012
- Aynı tas aynı hamam - 24/08/2012
- Siyaseti sevdirmenin yolları… - 18/06/2012
- Alanya: Bir dünya kenti - 06/06/2012
- Pizzacısın sen, pizzacı kal… - 22/05/2012
- 23 Nisan’ın ardından… - 25/04/2012
- Avrupa can çekişiyor - 22/03/2012
- Ateş düştüğü yeri yakıyor - 22/02/2012
- Bu nasıl hükümet! - 25/01/2012
- Göçmenler kimin için önemli? - 15/12/2011
- Biz büyük resme bakalım - 20/11/2011
- Tünelin sonu karanlık - 21/10/2011
- Kaybederken kazanmak… - 27/09/2011
- Türk çocuklarının vize çilesi - 24/08/2011
- Türkler Avrupalı değil… - 20/06/2011
- Arap baharı mı, Avrupa’nın kara kışı mı? - 18/05/2011
- İskandinav modelinin sonu geldi - 27/04/2011
- Bu insanlara kim sahip çıkacak? - 23/03/2011
- Modern köle pazarı - 20/02/2011
- Ölen öldüğüyle kalmasın artık! - 18/01/2011
- Hipnotize olmuş teröristler? - 20/12/2010
- Aşırı sağcılar kimin tetikçisi… - 24/11/2010
- Danimarka’nın varoşları: ‘Gettolar’ - 28/10/2010
- PKU’lu çocuklarımız Danimarka’dan seslendi: ‘Sesimizi duyun’ - 22/10/2010
- Tencere dibin kara… - 21/09/2010
Sayin cengiz bey guzel bi konuya deginmisiniz,medya ister gorsel ister yazili olsun cok etkili bir guc,ornek karsi gorus yada gruba mensup olanlari filmde yada dizide verdiginiz rolle asaglayabilirsiniz kotu gosterebilirsiniz ve bu grup hakkinda fazla bilgi sahibi olamayan onyargililari etkileyebilirsiniz ornek bizim film ve dizilerimizede bir bakin,aynisi tabi bu benim kendi dusuncem,hem uzuluyorum yukarda saydiginiz filmlerde verilen rollere hemde az da olsa seviyorum,uzuluyorum cunku hayatini insanlari kurtarmak icin ortaya atan biri rolu verilmedigi icin,seviniyorum cunku tecavuzcu, hirsiz,ve benzeri daha asaglayici roller vermedikleri icin.
cengiz bey; kimsede suc aramayin, ki aradiginizida sanmiyorum. son on yildir danimarka hukumetleri, irkci ayrimci bir tavir icindeydiler ve olmadik kanunlar yasalar cikardilar. medyada bangir bangir yabancilari asagiladilar. bu konuda size hak veriyorum. asil ilginc olan
bizim entellektuel, akademisyen, dili bilen uyum saglamis, milletvekili olmus, devlet kurumlarinda calisan, soz sahibi olan yabanci kokenli insanlarimiz devletin bu ayrimciligina karsi ne yaptilar?
ben size kisaca sunu diyebilirim. kendim devlet kurumlarinda yillarca calistim, ozellikle saglik egitim ve entegrasyon sektorlerinde calisan yabanci kokenli insanlarimiz resmen aman bana kimse karismasin, dokunmayon duymadim tavirlari icine girdiler. medyada goruyorsunuz, bu tip insanlarimiz cikip tepki vereceklerine, danimarkalilarin agizyla konustular. kendi kulturlerini kendi gecmislerini danimarkalilarin goz onunde masaya yatirip , iste kotuydu, iste bizim kulturumuz maaalesef gerici ayaklariyla danimarkalilarin nezdinde sempati kazanmak istediler.suc kimde sizce?
calistigim okulda danimarkali ogretmenler yabanci cocuklara TAL DANSK derler. buna itiraz ettim, kabak basimda patladi. oysa orda calisan yabanci kokenli ogretmenlerimizde vardi.
basina medyaya cikarilan yabanci kokenli insanlarimiz resmen koskoca bir gocmen gurubun sirtindan kariyer sahibi oldu.
sizde bu konuda gercekci olmaya calisin, yazilarinizi devamli takip ediyorum, nedense sorunun asil onemli olan yerini irdelemektense, yanindan geciyorsunuz, bu biraz elestirisel oldu.
sevgi ve saygilarimla vengiz bey
yorum yazacaktim ama gordumki HUSEYIN VE SALIH adli yorumcular bana soyleyecek laf birakmamislar. kendilerine aynen katiliyorum.
Tum yabancilar Farshad Kholghi gibi basarili entegre asimile olmus ornekler olmali…
kendi geldiyi kulture, dine, ulkesine her turlu kotu etiketi haatta kufuru uygun bulmali… vede icinde oldugu ulke ve kulyure tapmali…
yalamalik deyilmi denebilir
ama
bu ekolde boyle oluyo naapalim!!!!
ha biz mi?
allah korusun deyil 10 yil, bin yil gecse olamayiz biz ole….