1 Temmuz 2025’te Øresund Köprüsü 25. yıl dönümünü kutluyor. Eski önyargılar hala var mı yoksa köprü, yeni nesil boğazı geçerken İsveç ile Danimarka ilişkisi değişiyor mu?

Danimarka ile İsveç’i bağlayan Oresund köprüsü. -Foto Hasse Ferrold
Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
25. yılını kutlayan Öresund Köprüsü’nün Danimarka-İsveç ilişkilerini güçlendirmesi gerekiyordu. Peki bu aslında neye yol açtı?
1967 yapımı Martha filminde Karl Stegger gemisinden bağırıyordu bir genç kadın: “Pis İsveçliler”! İsveç hakkında önyargılarla dolu çeşitli makaralar yapan Danimarkalılar kendilerini çok komik sanıyordu. Danimarka ve İsveç kraliyet ailesinin Öresund Köprüsü’nün 25. yıl dönümünü kutlamak için Malmö’den Taarnby’ye ortak bir motorlu kortejle gittiğinde, oluşan tarihi dostluk zirvesini hatırlatarak, şakalaşmanın biraz eski moda olduğunu kabul etmek gerekir.
30 yaşının altında İsveçli ve Danimarkalı gençler mavi ve beyaz SAS uçaklarının gün batımında uçuşunu, iki ülkenin suç dizilerini izleyerek, Kopenhag ya da Malmö gece kulüplerine giderek bu yaşa geldiler. İki ülke arasında yolcu taşıyan ekspres trenlerinde yolculuk yaparak Kopenhag ve Malmö’de büyüdüler.
İsveçlilerle Danimarkalıların tarihsel olarak karmaşık bir ilişkisi var. Uzun yıllar boyunca Öresund boğazını tekneyle geçmek zorunda kaldılar, ancak 2000 yılında Öresund Köprüsü’nün açılışıyla bu sadece hat üzerinde fazladan ama çağdaş bir durak oldu. 1980’lerin sonlarında doğmuş olup da, Öresund treniyle yolculuk yapanlar, köprüden önceki zamanı zar zor anımsarlar.
Öresund Köprüsü benim de kaderim oldu. Yıllarca Malmö’de oturup, Kopenhag’da çalıştım. Çok kez arabayla, kimi zaman da trenle bu iki şehir arasında mekik dokudum.
Malmö’de otururken, iki ülke vatandaşlarının duygularının da arttığını fark etmiştim. Köprüyü tanımam, açıldığında Malmö’ye günübirlik bir tura çıkmamla başladı. Daha sonraki yıllarda yakın arkadaşım Fer Cellek ile Malmö’ye taşındık, evlerimiz de yakındı. Öresund Köprüsü bizim günlük kaderimiz haline gelmişti.
Kopenhag’ın bir uzantısı gibi hissettiriyor ve şimdi kültürel etkisini Malmö, Trelleborg ve Lund gibi şehirlere doğru güney İsveç kırsalına kadar genişletebiliyor. Öresund Bağlantısı, altında dört şeritli otoyol ve iki şeritli demiryolunun birleştiği bir kabloya asılı köprüden ve 4 km uzunluğunda bir tünelden oluşuyor. 16 kilometre uzunluğundaki şaheser, bölgenin reklam terimleriyle adlandırıldığı gibi “Büyük Kopenhag”ın kapısıdır.
Birçok Kopenhaglı, Sjaellands Odde bölgesindeki, Hornbaek’teki ya da Mön adasındaki yazlık evlere gider. Köprüyle aynı kolaylıkla Simrishamn, Mölle ve İsveç’in en güney noktası olan Kaseberga’ya gidebilir, Polonya’yı neredeyse görebilir ve Sibirya’nın soğuğunu hissedebilir.
Farklı dünya görüşü tarafından şekillendirilmiş olsa da, orijinal İskandinav halkı bitkiler, otlar, yıldızlar ve el sanatları hakkında çok fazla kültüre ve bilgiye sahiptir.
Artık iki ülke arasında ki rekabet, anlamsız çatışmaları bir kenara bırakan, ortak çıkarların savunulduğu bir anlayışa dönüştü. Tabi ki yeni rakipler de oluştu. Bunlar genellikle futbol taraftarları, birkaç bardak bira içip, Kopenhag Parken Stadında bir penaltı vuruşu için bağıranlar.
Önyargılı yaklaşım her iki tarafa da gider ve genellikle hicivle sarmalanmıştır. Danimarka tarafında, İsveçliler hakkındaki şakalar, geçiş hakkının yorumu gibi çok sayıda örnekle doludur. Ayrıca yiyeceklerin tuhaf ve kızların güzel olduğuyla ilgili bir şeyler de var.
Ancak, basmakalıp hikayeler, Kopenhag’da karşılaştığım İsveçliler için nadiren bir engel teşkil ediyor. Bu yüzden belki de köprü, nesiller köprüyü devraldıkça, önyargılar toz olup kaybolacaklar.
Bu tür önyargıların geçmişte pek işe yaramadığını, iki ülkenin insanlarını bir arada neşe içinde görünce anladım.
Şimdi bölgede, Danimarka-İsveç iş birliğinin artması için benzersiz fırsatlar sunan siyasi gelişmeler var. Öresund Köprüsü’nden işe gidip gelenler oldukça, Baltık Denizi’nin kıyıları cennet olmaya devam edecek.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.