Danimarka ve diğer İskandinav ülkelerinde yaşayan siz değerli Konyalı, Sivaslı, Uşaklı, Aydınlı, Denizlili kısacası Anadolulu okuyucular; 2012 yılı yazına, daha sonra da sonbahar’a elveda derken, 25 Ekim’deki Kurban Bayramına merhaba! Bayram sonunda, 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramına da merhaba diyerek iki bayramı birlikte kutlayacağız.İki bayramı birlikte kutlamak hele de tatil sonrası geçirdiğimiz mutlu günlerin sevinç ve huzurunu yaşarken ayrı bir mutluluktur diye düşünüyorum. Bu vesile ile “güzellik, birlik, beraberlik dolu herzaman bir öncekinden daha huzurlu ve mutlu bir kurban bayramı diliyor, herkese selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” Cumhuriyet’in 89.yılı da kutlu, mutlu ve geleceğinizin daha umutlu olması dileklerimi ve temennilerimi iletiyorum.

Kurban Bayramını kutlarken, 2012 yılı yaz tatilini, hatta çoğumuz için memleket ve eş-dost, akraba hasretini giderdiğimiz mutlu ve güzel geçen günlerin de muhasebesini yaparken, bayram nedeniyle uzaktaki yakınlarımızı aramayı da ihmal etmeyelim. Bu arada şimdiden 2013 yılı plan ve programımızı, yaz tatilinizi 5N-1K (Ne, Nerede, Ne zaman, Niçin ve Kim) formülüyle eksiksiz yapmaya çalışalım. Tabiki bu planları yaparken kısa ve orta vadeli planlar şeklinde düşünmeliyiz. Kısa vadeli planlar aylık, orta vadeli planlar yıllık, uzun vadeli planlar ise 2-3 ve daha uzun yılları kapsar. Bu planlar yapılırken tüm aile fertlerinin istek ve düşüncelerini alıp uygulanacak planların ailenin asgari müştereklerine uygun olması oldukça önemlidir. Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur. Planlarımızı yaparken Allah’ın izniyle, gönlümüz bu konuda rahat, niyetimiz kuvvetli, düşüncelerimiz yapıcı, duygularımız mutlu, inançlarımız ve beklentilerimiz umutlu, kalbimiz şuan sahip olduklarımıza şükür duyuyorsa ve planlarımız, amaçlarımız, örf ve değerlerimize uygunsa, Allah’ın izniyle herşey yolunda gidecektir. Rahmetli dedem ve kıymetli babam bir işe niyetlenirken “Allah izin verirse, ölmez de sağ kalırsam………işi yapacağım” diye söze başlarlardı ki, bu da çok hoşuma giden bir cümle idi.

Öte yandan özellikle tatil ve diğer işlemlerde kullandığımız; PASAPORT, NÜFUS CÜZDANI, MAVİ KART, EHLİYET, OTURMA İZNİ, ASKERLİK TECİLİNİZ, GEREKLİ BÜTÇENİZ hususlarının da gözden geçirilip, gerekirse ilgili yerlerden temin edilmesi, uzatılması, son ana bırakılıp sıkıntı çekilmemesi ve bunları bize verecek Konsolosluk ve diğer ilgili birimlerin de işini kolaylaştırmak gerekmektedir. Tüm bunları yaparken bize yardımcı olan, işlerimizi kolaylaştıran insanlara da vefa duygularımızı ihmal etmemeliyiz. Hani Hz.Mevlana “ Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim…“ derken, vefa konusunda da bir başka deyişinde;

Vefa nedir bilir misin?

_ Vefa, arkanda bıraktığını giderken yanına almamaktır.

_ Vefa, dostluğu asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere hayallere ihanet kılmamaktır.

_ Vefa, ötelerin sonsuz nihayeti karşısında cehennemi hafife almaması, ulvi güzellikleri dünyaya satmamasıdır. Diyerek tüm insanların vefalı olmasını vurgulamıştır.

Evet dostlar, sevgili okuyucular :

Vefalı olmak varken, vefasızlık niye….

Gülmek varken surat asmak niye…

Güldürmek varken ağlatmak niye….

Güzel sözler söylemek varken, kapleri kırmak niye…(Benim yazdığım ve birçoğunuza verdiğim GÜL GÜLDÜR DÜŞÜNDÜR adlı kitabımda anlatıldığı gibi.)  Hayat çok kısa dostlar, bu yalan dünyada hiçbir şey kırdığımız kalplere değmez. Çok kısa süre önce, rahmete eren değerli sanatçı Neşet ERTAŞ“  Ah yalan dünya, yalan dünya- yalandan yüzüme gülen dünya —Kendim ettim kendim buldum — Gül gibi sararıp soldum eyvah—-Nedeceksin bu kadar malı, işte görünüyor dünyanın halı— Türkü söyler dillerimiz, Ne güzeldir ellerimiz, türkü sever türkü söyler, Türk’üm diyen …. Dizelerini söylerken hep güzel hasletlerimizi dile getirerek türkülerle deyişlerle ne güzel tarif etmişti bizleri… Değerli sanatçımız Neşet ERTAŞ’I bir kez daha rahmetle anıyoruz. Bu kadar ciddi sözlerden sonra dilerseniz BİRAZ DA GÜLELİM…

1- Adam gazetede ilanını okuduğu sirke telefon etmiş:

_ El ilanınızdaki iddanız doğru mu?

_ Hangi iddamız?

_ Görecekleriniz karşısında diliniz tutulacak yazmışsınız da…” Eğer doğruysa karımı ve kaynanamı alıp geleceğim de”.

2- Komiser hırsızlık zanlısına sorar:

_ Bu beyefendinin cebindeki altın zincirli saati nasıl çaldın?

_ Meslek sırrıdır komiserim söyleyemem.

_ İyi ben de söyletmesini bilirim…

_ O da sizin mesleğin sırrı komiserim…

Kalbinizde mutluluk, yüzünüzde gülücükler eksik olmasın, Kurban Bayramınız kutlu ve mutlu, günleriniz umutlu, Türkiye’den bizden sizlere selam, sevgi ve saygılar olsun, dostluk ve arkadaşlıklar baki kalsın dileklerimle…..

f_arslan@egm.gov.tr

1.Sınıf Emniyet Müdürü
(Eylül 2009-Eylül 2012 Kopenhag Em.Müş.)