🔊 Sesli dinle

Bir ömrü devrime adayan Hikmet Çiçek’i sessizce uğurladık – Ne bir tören vardı ne bir veda coşkusu, sadece burukluk ve eksik kalan bir vefa duygusu

Abdullah GÜRGÜN

Ne hikmetse biz arkadaşlarımıza sahip çıkmasını bilmiyoruz.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı günü coşkulu değil: hüzünlüydük.

Değerli Gazeteci Yazar Hikmet Çiçek, arkadaşımızı, yoldaşımızı Ankara Kurtuluş Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurladık.

Elli kadar ya vardık ya yoktuk. Uzak yerlerden gelen dostları da vardı benim gibi. Kadir Kaymaz Burdur’dan sabahın beşinde çıkmıştı yola örneğin.

Hak ettiği gibi gönderemedik son yolculuğuna yoldaşımızı. Emperyalizme karşı olan herkesle birlikte toprakta karınca olmalıydık.

Sosyal medyada, Aydınlık’ta Kurtuluş Mezarlığı’nda toprağa verileceği bildirilmişti. Ne var ki, doğru dürüst bir program hazırlanmamıştı.

Kurtuluş Mezarlığı içindeki camide cenaze namazı kılındı.

Oda TV, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türk Telekom Biriktirme ve Yardım Sandığı, Kırmızı Kedi Yayınevi, Dışişleri Bakanlığı diplomatlarından Timuçin Demir çelenk göndermişti.

Gözler üyesi olduğu Vatan Partisi’nin ve çalıştığı Aydınlık Gazetesi’nin çelenklerini aradı.

Yalnız Hikmet’in değil on kadar cenazenin namazıydı kılınan. Kimin kimi uğurlamaya geldiği belli değildi. Namaz bitince herkes bir yana dağıldı.

Arkadaşımızın hangi gömüte gömüleceği nasıl gidileceği bildirilmemişti. Hep birlikte düzenli bir şekilde gidilemedi. İnsanlar birbirine sorarak öğrenmeye çalıştı nereye gideceklerini. Ben de Kadir’e telefon ederek öğrendim. O da başkasına telefon etmiş.

Gömütlük çok büyüktü. Yedi kapısını sayabildim. Camiden ayrılınca 5. kapıdan çıkıp 2. kapıya gitmek ve oradan arayıp bulmak gerekiyordu. Başardık ama çok zaman aldı. Erken gelenler töreni bitirmişlerdi bile.

Hikmet Çiçek 1960’lı yıllardan beri Aydınlık hareketinde yer alan bir devrimci. Arada, Basın Yayın Komünü / Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği ve Sosyalist Cumhuriyet Partisi içinde yer aldı; yeniden yuvaya döndü.

Aydınlık hareketinin tüm yayın organlarında muhabirlikten yöneticiliğe dek her kademede görev yaptı.

Oda TV’de yazılar yazdı. Ankara temsilciliğini yürüttü.

Dokuz kitap yayınladı.

Yetmiş altı yıllık yaşamının yirmisini hapiste geçirdi.

En uzun zaman hapis yatmış devrimci rekorunu adaşı Hikmet Kıvılcımlı’yla paylaştı.

Hapishaneler, işkenceler onu devrimci mücadeleden ayıramamıştı.

Ergenekon davasında altı yıl kalmıştı hapiste.

Savunmasındaki son sözleri ders niteliğindeydi:

     “Bu dava daha başından itibaren dinci, gerici, cemaatçi, faşist bir rejimin; AKP iktidarının tertip ve talimatlarına göre yürütüldü. Bu yüzden ben bu davanın başından beri, bu mahkemede hukuk, adalet, vicdan gibi değerlere zerre kadar yer olmadığını biliyordum. Bugün şu son sözümüzü bu hale getirerek benim ne kadar haklı olduğumu bir kez daha ispat ettiniz. Vereceğiniz karara zerre kadar önem vermiyorum. Çünkü size şu tırnağımın ucu kadar güvenmedim, güvenmiyorum. Son sözümü söylüyorum: Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye! Yaşasın bağımsızlık, devrim sosyalizm! Kahrolsun faşizm, kahrolsun Amerikan emperyalizmi!”

Devrimin Şairi Hüseyin Haydar Aydınlık Gazetesi’ndeki şiir köşesini yıldızlara yoldaş olan Aydınlık yazarı arkadaşı Hikmet Çiçek’e ayırdı. Şöyle noktalıyor dizelerini:

    “Bizim Hikmetimiz var, anlayana, anlamayana:
Tırnağıyla Çiçek menevişliyor kara tunca.
Evrenin giriş kapısında, kim olduğu sorulunca:
Duraksamadan Çobanyıldızı’nı gösteriyor.”[1]

Ne düşüncelidir şairimiz.

Ne güzel yolculamış yoldaşını her biri bir çiçek sözcüklerle.

Ben tek bir çiçek götürmeyi bile akıl edemedim Hikmet Çiçek’in gömütüne.

Oysa çiçeklerle doldurup donatmalıydık kucağını.

Gömütü başında Oda TV’nin yapayalnız kalmış çelengine bakarak düşünüyorum, üzgünüm.

Hikmet için bir anma toplantısı düzenlemeli diyorum kendi kendime, mahkemede haykırdığı sözleri duyurmak için dünya aleme:

“Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye! Yaşasın bağımsızlık, devrim sosyalizm! Kahrolsun faşizm, kahrolsun Amerikan emperyalizmi!”

[1] https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/bizim-hikmetimiz-var-527406