2025 YUNUS NADİ ROMAN ÖDÜLÜ: “MERYEM’İN ÇİÇEKLERİ”

(*) Meryem’in Çiçekleri-Abdullah Ataşçı, Roman, Everest Yayınları, Aralık 2024, 424 s.
Abdullah Ataşçı, “Meryem’in Çiçekleri”yle Osmanlı’nın çalkantılı dönemine insanın iç sesiyle dokunuyor. 2025 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan eser, adalet, vicdan ve direniş üzerine sarsıcı bir anlatı sunuyor.
Hasan Akarsu
Yazar Abdullah Ataşçı 1973 Elazığ-Palu doğumludur. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirir. Gazetecilik yapar ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışır. Öykü ve romanlarıyla tanınır. Yeni romanı Meryem’in Çiçekleri’yle 2025 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanır. Romanda, İttihat ve Terakki Fırkası’nın çalışmalarını, Meşrutiyet döneminde Osmanlı’da yaşanan olayları ve özellikle Ermeni tehciri olayındaki gelişmeleri belli karakterlerin yaşamından kesitler vererek dört bölümde anlatır.
1904’te Padişaha başarısız bir suikast düzenlenir. Öğretmen Kudret bu olayın içindedir, yakalanır, aylarca işkence görür. Bırakıldığında aklını yitirmiştir. İntihar eder. Oğlu Sinan o zaman on bir yaşındadır. Ona Kudret’in arkadaşı Akif sahip çıkar. Hukuk okuyan Sinan, yargıç olan Hidayet’in kızı Cavidan’la evlendirilir. Yargıç olarak Diyarbekir’e atanır, eşiyle birlikte giderler. Vali İhsan görevden alınır ve yerine İttihatçı Refik Bey atanır. Vali, Adliye Nazırı Akif’in yakını olan Sinan’a önce sahip çıkar. Ermenilere baskılar artınca Sinan, yapılanları uygun görmez. Vali ve çevresi tarafından dışlanır, yalnızlaştırılır. Yargıç Sinan’a önceden azılı tutukluların serbest bırakılması için baskı yapılır. Tutuklular eğitilip Ermeni kıyımında kullanılır. Yüzbaşı Davut, bu konuda acımasızdır ve Valinin isteklerini yerine getirir. Sinan’a destek veren subay Mesut vardır.
Doğu’da aşiret çatışmaları olur. Ermeni olan Armen Ailesi sayılır, sevilir. Armen’in torunu Adis, romanda önemli bir yer tutar. Çatışmalara katılır ve Palu’dan kız kardeşi Rehan ile kuzeni Gewre’yi alarak akrabalarının bulunduğu Sason’a götürmek üzere at arabasıyla yola çıkar. Yakınlarını öldüren Hüseyin Ağa’dan da öç almak ister, onu yaralı olarak bulup öldürür. Murat Nehri ve Akdağ çevresinden gider. Eşkıyalarla çatışır. Dağda açan ters laleler görür ve onların kutsal Meryem’in gözyaşları olduğunu düşünür. Birçok köyde ağalara konuk olur. Süleyman Efendi onlara yardım eder. Ağaların çoğu dedesi Armen’i tanır ve sever.
Ölümü göze alarak yürümek
Romanda Mecit Ağa da önemli yer tutar. Sevmediğiyle evlendirilir, ondan üç oğlu olur. Üçü de kendisine düşmandır. Sonra sevdiği kızla evlenir. Oğullar babaya düşman olurlar: Abdo, Mehdi ve Hüsnü. Hüsnü bir çatışmada ölür. Diğerleri eşkıyalık yapar, yakalanır, hapis yatar. Sonra Ermenilere karşı kullanılmak üzere serbest bırakılır. Babalarını da öldürmeye kararlıdırlar. Konak baskınında, önlem alan Mecit Ağa, onların baskınını geri püskürtür. Mehdi öldürülür, Abdo yakalanır, bağlanır. Mecit Ağa oğlunu öldüremez. Yüzbaşı Davut adamlarıyla yetişir. Mecit Ağa’yı vurur. Abdo’yu kurtarır. Sinan‘ın sevdiği komutan Mesut’u da öldürür. Yargıç Sinan’la Adis’in yolları Mecit Ağa’nın konağındaki çatışmada kesişir. Önce Diyarbekir’e, oradan tanınmayacak giysiler giyinip Antakya’ya doğru yola çıkarlar. Sinan da Vali Refik ve adamlarından korktukları için gizlice eşiyle birlikte kaçmak zorunda kalır. Cavidan’ın hizmetçisi Kürt Berivan’ı da yanında götürürler. Yollarda, Adis ile Berivan arasında sıcak bir ilişki kurulur. Önceden yardım gördükleri Hacı Süleyman ve ailesiyle buluşurlar. Hacı Süleyman ve eşi Pakize Sinan’ı takdir eder:”…Hacı Süleyman özellikle Sinan’a bakıyor, devlet kademesinde bu kadar önemli bir vazifesi varken yanlışa ortak olmamak adına ölümü göze almasındaki o müthiş kudreti düşünüyordu…” (s.376). Sonra Berivan ile Adis’in nikâhını kıyar. Onlar Kadirli’ye giderler. Adis ve yanındakiler de Antakya’ya yönelirler. Antakya Valisi de tehciri onaylar, Ermeni köylerinin boşaltılması emrini verir. Nahiye müdürü Ethem Bey tehcire karşı durur. Adis ve yanındakiler jandarmalar tarafından yakalanıp Ethem Bey’e teslim edilirler. Ethem Bey onları saklar.acı Süleymanailesiyle buluşurlarH O sırada Fransa Ermenileri götürmek üzere iki gemi gönderir. Adis, Berivan, Rehan ve Gewre gemiye binerler ve Beyrut’a gittiklerini öğrenirler. Sinan ile Cavidan da İskenderun’dan gemiye binip İstanbul’a giderler.
Yazar Abdullah Ataşçı, Meryem’in Çiçekleri romanında, İttihat Terakki’nin, Talat ve Enver Paşaların Doğu’da Ermeni tehcirinde (zorunlu göç) yaptıkları kötü uygulamaları, yalın, akıcı bir dille yansıtır. Valinin Ermeni mallarına el koyup çevresiyle paylaşmasını yansıtır. Devlet politikasındaki aksaklıkları sezdirir. Ayrıca toplumda iyilik edenlerin iyilik, kötülük edenlerin kötülük gördüğünü örneklerle gösterir.





























Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.