”Ana babalarımızın köhnemiş kültürleriyle artık hesaplaşmamız gerekir.” diyor Filistin kökenli Ahmad Mahmoud bugünlerde piyasaya çıkan kitabında.
27 yaşındaki Filistin kökenli Ahmad Mahmoud, ”Karanlık Ülke” (tam çevirisi Kara Ülke) adlı bu kitabında, çok genel bir deyişle, Danimarka’da yaşamayı seçmiş göçmenlerin ve mültecilerin Danimarka toplumuna karşı haksız davrandıkları, topluma uyum sağlamak için çaba göstermedikleri eleştirilerinde bulunuyor. Ahmad Mahmoud, ”gettolarda yetişip büyümüş biz esmer ler” diye tanımladığı genç ve gelecek kuşağa, yaşlı kuşağın şıddete (çocuklarını dövmek gibi),zoraki evliliklere dayalı kültürlerine, sosyal yardımla geçinmek gibi yaşam biçimine karşı isyan etmeleri çağırısında bulunuyor.
Çocukluğunu Kopenhag yakınlarında Greve Semtindeki Askerød konutlarında geçirmiş olan 26 yaşındaki Ahmad Mahmoud, kitabında bu gettoda yaşamış olduğu yıllarda Danimarka toplumundan izole, polisin değil de babaların şiddetinin hüküm sürdüğü bir yerde yaşadığını, Danimarka geleneklerine ters düşen, kendisi de dahil çocukların gerekli gereksiz babalardan, tokatla, kemerle, sopayla v.s. nasıl dayaklar yediğini, kızların zorla nasıl evlendirildiklerini, Danimarka yaşam biçimine ters düşen bir yaşam biçiminin hüküm sürdüğünü yanlış anlaşılamayacak açık ve net bir üslupla anlatıyor. Ahmad Mahmoud, aslında İslam dinin kötüye kullanıldığını, islamın yasakladığı şeylerin yapılmakta olduğunu da öne sürüyor.
Danimarka toplumuna paralel ayrı bir toplumun, ayrı bir yaşam biçiminin hüküm sürdüğü bu konut bölgelerinde yaşamın bireysel değil aile olarak birlikte bir yaşamın en büyük önemi taşıdığını vurguluyor Ahmad Mahmoud. Aile içinde her kesin belli bir yeri olduğunu belirten Ahmad Mahmoud, babanın en üst konumda aile reisi olduğunu, annenin aile içindeki yerinin ikinci sırada olmasına rağmen aile içindeki gücünün yabana atılmaması gerektiğini, erkek çocukların kızlardan daha çok söz sahibi olduklarını açıklıyor.(18 – 24. sayfalar, aile bölümü)
Ahmad Mahmoud , göçmenlerin ve mültecilerin bu paralel toplum içinde kendilerini daha huzurlu hissettiklerini, bu toplumun dışındaki topluma metelik vermediklerini anlatıyor.
Gettolardaki,Danimarka toplumunun temel ilkeleriyle bağdaşmadığını belirttiği yaşam biçimini, kültürel, dini, kadın-erkek , eğitim, ve daha bir çok açıdan yaşamı anlatan Ahmad Mahmoud, ilk yıllarda bu yaşamın içinde yetişmiş olduğunu, davranışlarının bu gettonun dışında Danimarka’lıların yaşam ve davranışlarından farklı olduğunu daha ileriki yaşlarda görmeye başladığını açıklıyor. (örneğin 140 – 144. sayfalar).
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.