MANDELA, demokrasi ve umudun sembolü
Mandela öldü şimdi. Tüm dünya onu bir kahraman olarak anıyor bugünlerde. Demokrasi değerlerinin, umudun ve kaynaşmanın adı Mandela.
Uzlaşmanın, bağışlamanın ve insanca değerlerin yaşatılmasını hepimize anımsatan, kavratan politik lider olarak bu dünyadan ayrıldı, silinmesi zor bir demokrasi izi bıraktı. Ayrımcılığın, temel insan haklarının acımasızca çiğnendiği bir dönemde 27 yıldan fazla hapiste kalmasına karşı umudun, daha güzel bir yaşamın yılmaz savunucusu ve öğreticisi oldu. Aşağılananları, her şeyden umudunu kesenleri tekrar umutlandırdı, demokrasinin ne kadar değerli bir şey olduğunu tüm dünyaya böbürlenmeden kavrattı.
Mandela uzlaşmanın, bağışlamanın ve onurlu bir yaşamın politikacısı oldu tüm yaşamı boyunca. Sabırla, bilinçle, kararlılıkla ezilenlerin umudu, ışığı ve geleceği oldu. Devlet Başkanı olduğu zaman da baskıcı sistemlerin yıkılması için çalışan yıldız bir lider oldu.
Nelson Mandela’nın bıraktığı bu demokrasi mirası sorunsuz değil şimdi. O Güney Afrika’daki ilk zenci liderdi ve gücü ve saygınlığı sonsuzdu. Mandela devletin gücünü halktan yana kullanmasını sağlamış, yolsuzlukla mücadelenin garantisi olmuştu. Güney Afrika demokrasisi Mandela’sız da yaşayacaktır. Ama bu geçiş süreci bence kolay olmayacak. Ayrımcılık üzerine şekillenen devletin bütün kurumlarıyla demokratikleşmesi ve tek tek bireylerin demokrasi bilincine ulaşması ve demokrasi yaşamına alışması uzun süreç istiyor.
Mandela devlet başkanlığından ayrıldıktan sonra Güney Afrika’da çok sayıdaki demokratik reform ertelendi. Sosyal sorunlar ve gelir dağılımı arttı. Temel sorunlar çözülmedi.
Mandela her türlü fanatizmi ve tutuculuğu reddetti. Öç almayı, geçmişteki adaletsizliklerle gelecekteki adaletle hesaplaşmayı kabul etmedi. Böylece Mandela hem demokrasi gücünü gösterdi hem de demokrasi ile bağışlamanın kardeş değerler olduğunu kavrattı.
Mandela ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı elde edilen zaferin bir buruk demokrasi kazancı olduğunun bilincindeydi. Sadece beyaz ve siyah değildi onun sorunu, bağışlama ile nefret etmenin barışması da onun temel hedefiydi. Bundan dolayı Nelson Mandela bir demokrasi sembolü oldu, hem kendi ülkesinde hem de tüm dünyada.
Ne kavgadan ne de sevdadan uzak kaldı Mandela. Bu dünyadan büyük bir çapulcu geçti…
Mandela en büyük çapulcuydu.