Büyük resmi görmek, bütünlüklü düşünmek, işin özüne odaklanmak, ağaçlara bakarken ormanı gözden kaçırmamak demektir.
Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
Dünyada o kadar çok şey oluyor ki, o kadar olaylar oluyor ki birini anlamaya çalışırken diğer gelişmeler gündemimizi belirliyor.
Büyük resme bakabilmek, küçük detaylara takılmadan olayın tamamını kavramaya çalışmaktır. Bir kısmına değil, tamamına bakmak ve görmektir. Her nesne kendi içinde anlamlıdır. Ancak nesneler bir araya geldiğinde ortaya çıkan bütünlük çok daha özeldir. Hayata baktığımız çerçeve genişledikçe biz de bütün olana o kadar fazla yakınlaşırız.
Büyük resmi anlamaya çalışmak bizim doğuştan getirdiğimiz bir meraktır. Çoğumuz çerçevenin dışında neler olup bittiğini merak ederiz ve buna bağlı olarak hayatta seçimlerimizi kendimiz belirleriz ve yaşarız.
Kendi seçimlerimizi yapmazsak başkaları bizim yerimize seçimlerimizi yapar. Kendi seçimlerimizi yaparken hayatımızda gördüğümüz ya da şahit olduğumuz birçok olay ve sonuç vardır.
Örneğin, başarılı bir insanı düşündüğümüzde aslında bu bir sonuçtur. Oysa bu sonuca varana kadar geçen olaylar zinciri vardır. Sadece bu eylemlere bakmak ve sadece bu olaylara bakmak bize düpedüz bir hayat tarzı sunar. Oysa tüm bunlar arasında bir bağlantısallık vardır ve bir bütün olarak ele almamız hayatı daha anlamlı kılabilir.
Yakın dönemde ekonomik şartların iyiden iyiye ağırlaşması, kontrol edilemeyen enflasyon, ulusal paradaki değer kaybı, alım gücünün düşmesini, insan haklarının daralmasını nedenlerini nasıl anlayacağız!
Dünyada olup biteni anlamak için kapıdan çıkmak bile gerekmez. TV, sosyal medya olup biteni evimize taşıyor.
Sosyal Bilimlerin esas görevi; bizlere olup biten hakkında veri sunma ve bunları anlamamıza olanak sağlamaktır. Herkes bu verilerden hareket ederek bir yön belirlemeye çalışır. Ancak farklı doğrulara ulaşır. Ama her zaman bu doğruların gerçek olup olmadığı sorgulanır.
Gerçeği bilmek/anlamak her zaman sorunludur. Bu nedenledir ki tarihte olup bitenleri hiç kimse tam anlamıyla bilemez. Çünkü insan davranışının tek bir yorumu yoktur. Toplumunda öyle…
Bir türkünün sözleri şöyle der: ‘Bu dünya bir penceredir, her gelen bakıp geçti’. Ama nasıl bakıp geçiyoruz! Tek pencereden baktığınızda hep aynı yeri görürsünüz. Farklı pencereler insana bakış genişliği sağlar. Bunu neden söylüyorum. 21. yüzyıl farklı bir yüzyıl. O nedenle olup biteni kavrama noktasında farklı bakış açılarına ihtiyaç var. 20. yüzyılın kavramları, bulunduğumuz ortamı anlama hususunda bizlere yeterli gelmiyor.
Küreselleşme kuramı çerçevesinde olayları anlamaya çalıştığınızda işin şekli birdenbire değişiveriyor. Devletler ve onların yönettikleri kütleler bir arayış içinde. Ayakta kalmanın ve yaşamanın hesabını yapıyorlar.
Bu bir önceki yüzyılda da böyleydi. Bir sonraki yüzyılda da öyle olacak. Mutlu olmak istiyorsak, tarihin nesnesi olmaktan kaçınmamız gerekiyor. Bunu başarmanın yolu da tarih önünde olup biteni çok iyi analiz edip anlamaktan geçiyor. Tabi bu öyle kolay bir şey değil. Önce ülkedeki insanların mutlu olması şartır.
Bu mutluluğun tabanla buluşması olmazsa olmazlardan. Yani her şey insanların durumu ile ilgili gelişmeleri konu alıyor. Bakın Ortadoğu’ya insanlar ne kadar mutlu.? Demek ki insanların huzursuzluğu yönetimlere rahatsızlık veriyor.
Bilgi, yapay zeka toplumunda siyaseti sivil inisiyatif grupları yönlendiriyor, siyasal yapılara diretiyor. Siyaset buna yanıt veremediğinde insanlarla yönetimlerin arası giderek anlaşılmaz bir hal alıyor. “Meydanlar” bu bakımdan önemli. Bundan dolayı insanların meydanları doldurup, isteklerini dile getiriyorlar. 21.yüzyıl siyasetinin şekillenmesinde önemli rol oynuyorlar.
Teknolojik devrim/iletişim araçları meydanları sivil toplumculuk adına önemli kılıyor. Dinamikleştiriyor. Bunu göz ardı ederek siyaset üretmek boşuna kürek çekmek gibi bir şey. Taşra tipi siyaset artık prim yapmıyor. Bu usulde siyaseten kavga edenler sadece kendilerini yıpratıyor. Çünkü toplum kabadayı siyasetine prim vermiyor. Sloganlar da “hepimiz şuyuz ya da buyuz” seslerinin duyulma nedeni bu! Yani insanlar arayış içinde. Neyi mi arıyorlar.? Mutlu bir geleceği. İnsan durup dururken neden mülteci olur ki. da bu uğurda ölmeyi yeğler ki… Kaybedeceği bir şey olmadığı için tabi…
Bazılarının çok sayıda penceresi var. Diğerlerinin ise sadece karanlığı vardır. Farklı bakış açıları iyi anlama sağlar, ufukları genişletir. Başkalarının farklılıklarına uyum sağlamak ve yaşamı kolaylaştırmak için farklı pencerelere gereksinim vardır. Sevinci taşa, üzüntüyü kuma yazanların farklı pencereleri vardır.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.