Modern Türk öykücülüğünün öncülerinden Sait Faik Abasıyanık, vefatının 71. yıl dönümünde Burgazada’da anıldı.
Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
Sait Faik Abasıyanık (22 Kasım 1906 – 11 Mayıs 1954), Türk hikâye ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından birisi olan Sait Faik, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılar nedeniyle Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olarak kabul edilir.
25 Mayıs Pazar günü 55 yıllık tiyatrocu Mehmet Esatoğlu ile birlikte bindik Bostancı’dan bizi Burgazada’ya götürecek motorluya. İskeleye varana kadar 45 dakika sanat ve adalar üstüne sohbet ettik. Burgazada, İstanbul’daki Prens Adaları’nın büyüklük olarak üçüncüsü olur. Bir öykücünün yaşadığı adayı, onun evini, yürüdüğü sokakları gördük. Onun hayranlıkla ve sevgiyle baktığı Burgazada’ya biz de o gözle bakmaya çalıştık…

Hüseyin Duygu ve Adanan Özyalçıner
Ada imgesi çoğu insanda kent kalabalığından, telaşından ve kargaşasından uzaklaşmayı ifade eder. Her gün otobüsler, metrobüsler, metrolar, taksiler, arabalar içinde sıkışıp kalan kent insanının özlemi olur. Büyük şehirlerin kirli havasını solumaktan, trafik gürültüsünden uzak bir ada hayatında nefes almanın keyfini yaşamak isteyenler için İstanbul’a çok yakın, hatta İstanbul’a bakarak yaşayacağınız kadar yakın tek yer Prens Adaları’dır.
Doğanın eşsiz güzellikleri ve tarihi dokusuyla Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin gözdesidir. Bu adaları keşfedenlerden biri de Sait Faik’tir. Öykülerinde Adalar’ı, balıkçıları, balıkları anlatan ve adı Burgazadası’yla özdeşleşen Sait Faik Abasıyanık, ömrünün son on yılını bu adada çoğunlukla Çayır Sokak 15 numaradaki köşkte geçirmiştir. Köşk, Sait Faik’in annesi Makbule Abasıyanık’ın vasiyeti üzerine 1959’da müzeye dönüştürülmüştür.

Sait Faik Abasıyanık’ın Müzesindeki heykeli
Yalnız Sait Faik değil, Türk edebiyatında iz bırakmış ve İstanbul’un gürültüsünden kaçıp Burgazadası’na yerleşenlerden Halide Edip’in, Zafiriadis Evi olarak bilinen gül bahçesi içindeki mor salkımlı ev, anılarında özel bir yere sahiptir.
Burgazada’nın yazar konuklarından biri de Peride Celal’dir. Burgazada, Sait Faik gibi onun da öykülerinin bir parçası olmuştur.
Denizin de yaşadığını, bir ruhu olduğunu ve bazen yorulduğunu görürsünüz. Adada yaşamak doğayla uyuşmayı, insanın kendi ruhunun derinliklerine inmeyi, özünü keşfetmeyi sağlar.
Hayatının büyük bir bölümünü Burgazada’da geçiren yazarın öykülerini okurken adadaki yaşamında dostluk kurduğu balıkçıların günlük yaşamlarını öğreniriz. Sait Faik Burgazada’lı eserlerinde balıkçıların yaşam çarkları arasında sıkışmış hayatlarını sorgular. Öykülerinde tek bir kişiyi değil, bütün insanlığı ilgilendiren “insan”ı odak noktasına alır. Yapmamız gereken şeyin kalbimize sadık kalmamız ve kalbimize derin bakmamız gerektiğini vurgular. Sanat konuşmalıydı, eser mutlaka konuşmalıydı. İşte Sait Faik’in sanatının gücü de buradan gelmektedir.
“Sözcükler Bu Bahar da Deniz Kokuyor” teması altında 25 Mayıs Pazar günü yapılan etkinlikler, Ada Dostları Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Darüşşafaka Cemiyeti, Adalar Su Sporları Kulübü ve Burgazada Sait Faik Abasıyanık Müzesi’nin iş birliğiyle düzenlendi.
Anma törenlerine, Adalar’dan ve İstanbul’dan yüzlerce Sait Faik ve Ada dostu katıldı. Adalar Belediye Başkanı ve çok sayıda konuşmacı Sait Faik Abasıyanık’ın eserleri ve Burgazada’daki yaşamı üstüne konuşma yaptılar.
Konuşmacılardan Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Adnan Özyalçıner, Sait Faik öykülerinde yeni, güzel bir dünya özleminin sürekli yansıtıldığını söyledikten sonra, bugün de aynı özlemin yazarlarca dile getirildiğini ve onun sadece dünün değil, bugünün de yazarı olduğunu vurguladı.
Sait Faik’in öykülerinde insan ve vicdan olgusu üzerinde duran Türkiye Yazarlar Sendikası 2. Başkanı şair Mustafa Köz ise, yazarın kendini anlatırken insanlığın bütün durumlarını doğal, şiirsel bir edayla işlediğinin söyledi.
Mehmet Esatoğlu’nun yazıp yönettiği Burgazadalı Sait Faik oyunu, Aya Nikola Bahçesinde seyirci ile buluştu. Tiyatro Simurg’un Sait Faik bu oyunu büyük ilgi gördü.
Dönüş yolunda beni Bostancı’ya götürecek motorluya binmeden önce, Kınalıada’da yaşayan şair arkadaşım Murat Arı ile bira içip, Sait Faik ve şiir üstüne sohbet ettik.
Martıların etrafında döndüğü, griden maviye çalan denizde şairane bir Bostancı’ya giden motorluda otururken, Sait Faik’in ilk kitaplarından “Medar-ı Maişet Motoru” yoksulluk propagandası yapıyor diye toplatılması aklıma geldi nedense…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.