ABD, Ukrayna ve Gazze için barış görüşmelerine Suudi Arabistan’ı dahil ediyor, ekonomik çıkarlar ve bölgesel dengeler yeniden şekilleniyor.

Suudi Arabistan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, başkent Riyad’ta Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile bir araya geldi. – Foto: AA
Savaş KARAKAPLAN
savas@haber.dk
Ukrayna ve Gaza’nın Geleceği Suudi Arabistan’da masaya yatırılıyor.
Son zamanlarda, seçimleri kazanan Donald Trump’ın başkanlığı altında ABD’nin dış politikası, önemli iki çatışma bölgesi Ukrayna ve Gaza’nın geleceği konusunda beklenmedik bir yön değiştirdi.
Trump yönetimi, Suudi Arabistan’ı bu ülkelerin barış görüşmelerinde önemli bir rol oynamaya davet etti. Bu hamle, hem ekonomik hem de jeopolitik açıdan dünya düzeninde yeni bir sayfa açıyor.
Trump’ın iş dünyasından gelen pragmatizmi, uluslararası ilişkilere de yansıyor. Suudi Arabistan’ın barış görüşmelerine ev sahipliği yapması, finansman, ekonomik anlaşmalar, yatırımlar ve kaynaklar başlıklı stratejik nedenle öne çıkıyor
Trump, Ukrayna ve Gaza’nın yeniden inşası için gereken finansmanın bir kısmının Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri ile AB tarafından karşılanmasını istiyor. Bu, bölgenin yeniden imarı için gerekli kaynakların sağlanması anlamına geliyor. Avrupa Birliği’nin bu sürece dahil edilmesi, bölgesel istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir.
Yeniden inşa projeleri için Amerikan şirketlerine öncelik verilmesi planlanıyor. Bu, ABD ekonomisine yeni iş olanakları ve yatırımlar getirecek. Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk gününde imzaladığı kararnameler, bu tür ekonomik anlaşmalara yönelik bir yöneliş gösteriyor.
Suudi Arabistan, Trump’ın ilk yurt dışı ziyaretini bu ülkeye yapması halinde, ABD’ye milyarlarca dolar yatırım yapmayı taahhüt etti. Bu taahhüt, Trump’ın diplomatik ilişkilerdeki ekonomik yaklaşımını yansıtıyor.
Trump, Ukrayna’daki nadir minerallerin ABD için stratejik önemini vurguluyor. Ukrayna’ya yapılan yardımların bu kaynaklar üzerinden geri dönüşü, ABD’nin ekonomik çıkarlarını güvence altına alabilir. Bu bağlamda, Ukrayna barış görüşmeleri Suudi Arabistan’da yapılırken, ekonomik çıkarlar da masada önemli bir yer tutuyor.
Diplomatik ilişkiler ve İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi
Trump, İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme sürecini hızlandırmaya çalışıyor. Bu, bölgesel istikrarın sağlanması ve IMEC (India-Middle East-Europe Economic Corridor) gibi ekonomik projelerin hayata geçirilmesi için kritik öneme sahip. Bu normalleşme, hem ticaret hem de güvenlik açısından yeni fırsatlar sunabilir.
Türkiye’nin konumu
Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşı boyunca arabuluculuk rolünü üstlenmişti. Ancak, Trump’ın Suudi Arabistan’ı tercih etmesi ve AB’nin bu görüşmelere katılımının sınırlı olması, Türkiye’nin gelecekteki rolünü sorgulatıyor. Türkiye, hem diplomatik hem de ekonomik olarak, bu yeni düzende kendine yeni bir pozisyon bulmak durumunda kalabilir. Suudi Arabistan ile ilişkilerin normalleşmesi ve ekonomik işbirliklerinin artması, Türkiye’nin stratejik manevralar yapmasını gerektirebilir.
Trump yönetiminin Suudi Arabistan’ı Ukrayna ve Gaza’nın geleceği ile ilgili görüşmelere dahil etmesi, sadece bu bölgelerde değil, küresel siyaset ve ekonomi alanında da ciddi dalgalanmalara yol açabilir. Bu yeni düzen, ekonomik çıkarların diplomasi üzerindeki ağırlığını ve Suudi Arabistan’ın artan jeopolitik etkisini gözler önüne seriyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.