“Memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü isyan haktır”
(Atilla İlhan’ın Kurtlar Sofrası romanının son tümcesi)
“Kurtlar sofrası” nedir?
Kurt sürülerinde en güçlü olanlar önce yer.
Sonra diğerleri.
En zayıf ve hastalar aç kalır.
Kurtlar av bulamazlarsa bir daire oluştururlar.
İlk olarak güçsüz kalanı yerler.
Güçlünün güçsüzü yediği yerdir kurtlar sofrası.
…..
Bir ülke ne zaman Kurtlar sofrasına döner?
Ülke, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki açıdan dibe vurunca,
Yolsuzluk, rüşvet, soygun, terör, suç, baskı zirveye çıkınca
Yeraltı, yerüstü ve insan kaynakları inadına sömürülünce,
Yasama, yürütme, yargı, emir kulu olunca,
Kitle iletişim araçları güçlünün emrine girince,
Gidişata karşı çıkanın anasından emdiği süt burnundan getirilince.
Liderlik kavgasında çakallık yarışına girilince,
Partilerde dürüst siyasetlerin yerini Bizans oyunları alınca,
Memleket kurtlar sofrasına döner.
Her yer ve her şey satılıp, milletin boynuna boyunduruk takılınca.
Muhalefet seçenek olmaktan çıkınca.
Önder Bozkurt Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi 1920’lerin, 1930’ların partisi olmaktan çıkarılınca.
İçerisi yangın yerine dışarısı ateş çemberine dönünce.
İnsan hakları, demokrasi, hürriyet memleketin iç meselesi olarak görülmeyip
İngiltere, AB, ABD’den müdahale istenince.
Atatürk’ün bağımsızlık ruhu, onur, gurur, ilke ve devrimleri terkedilince.
“Memleket bir kurtlar sofrasına dönmüştür. İsyan haktır”.
…..
Ve millet isyanda.
Yüzbinler sokaklarda meydanlarda.
Tava tencere çalanlar pencerelerde.
Gençler, gençler, gençler her yerde…
Nefes Gazetesi Yazarı Aytunç Erkin 1 Nisan’da yazmış.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün Ankara Merkezli “Kim Bu Gençler?” başlıklı raporundan rakamlar veriyor:
Neden eylemdeler?
% 60,6 Gelecek kaygısı
% 52,9 Hükümetin anti-demokratik uygulamaları
% 31,7 Mevcut sistemin taleplerime cevap vermemesi
% 11,1 İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun şahsında muhalefete karşı tutum
Protestocular ideolojik olarak kendilerini nasıl tanımlıyor?
% 55,6 Atatürkçü
% 16,9 Milliyetçi
% 10,1 Sosyalist
% 9,7 Sosyal Demokrat
Aytunç Erkin’in çıkardığı sonuç: Önümüzdeki dönem “ulus-devlet” diyenlerle küreselcilik arasında bir tercih yapılacak.
Bence de öyle. Diğer bir deyişle Emperyalizme davetiye çıkaran mandacılarla anti-emperyalistler arasında mücadele kaçınılmaz.
“Atatürkçüyüm, Milliyetçiyim, Devrimciyim, Laikim, Halkçıyım, Sosyalistim, Sosyal Demokratım” diyenler kurtlar sofrasında İngiltere’ye, AB ve ABD’ye boyun uzatanlara baş kaldıracaklar mı?
Kışkırtmalara karşı durabilecekler mi?
Yurtsever Birleşik Cephe’yi kurabilecekler mi?
Emperyalizme karşı olanlar birleşirse Kemalist devrimi tamamlanabilir.
Yoksa 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 karabasanı bir kez daha kapıyı çalabilir
Irak, Libya, Suriye, Ukrayna, Gürcistan modeli “bahar” gelebilir.
Balkanlarda, Osmanlı’da ve Sovyetler Birliği’nde görülen ve siyasal sözlüğe “Balkanlaşma” olarak geçen parçalanma yinelenebilir.
…..
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Gereksinme duyduğun güç damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk
(Haber.dk‘da yayınlanan yazarların yazmış olduğu köşe yazılarından yazarları ve yorumlardan ise yorum yazarları sorumludur.)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.