Tarih sahteciliği Beşparmak Dağlarına uzanıyor. Muğla Belediyesi Latmos adını meşrulaştıran etkinliklere destek veriyor
“Savaş şimdi başlıyor”
Mustafa Kemal
NATO, Türkiye sınırında Dedeağaç’ta tatbikat yapıyor. NATO üyesi Türkiye tatbikata alınmadı. Kimsede gık yok. Aynı günlerde Beşparmak Dağları’nda Muğla Büyüşehir Belediyesi’nin desteğiyle, “Uluslararası Latmos Ultra Marathonu” yapılıyor.
“Ne var bunda?”
Ege’de Yunanistan yirmi adaya el koymuş. Türkiye NATO üsleriyle kuşatılmış. Batılılar Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail ile Türkiye’ye yönelik manevralar yapıyorlar. Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de Türkiye düşmanı güçler silahlandırılıyor. Fener Kilisesi ve Heybeliada Ruhban Okulu yeni bir Yunan Truva Atı’na çevrilmeye çalışılıyor. Tüm Anadolu isimleri ve uygarlıkları Helen/Grek/Yunan sayılıyor. Diyarbakır, Amed; Tunceli, Dersim yapılıyor. Tarih sahteciliği almış başını gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti ile sorunu olanlar “bu memleketin anasını…” diyor; memleketi satıyor.
Ne var bunda?!.
“ASIL SAVAŞ ŞİMDİ BAŞLIYOR!”
Atatürk’ün tam bağımsız, güçlü, uygar, refah ülkesi Türkiye için en önemli gördüğü nokta, horlanan, küçük görülen, itilip kakılan Türklere tarihlerini, kurdukları uygarlıkları, dillerini, kültürlerini öğretmek ve onlara özgüven kazandırmaktı. O nedenle daha savaş biter bitmez, “savaş şimdi başlıyor” demişti. Yaşamı gerçekten ulusunu ve yurdunu uygarlığın önderi yapma savaşıyla geçti.
Bu savaşta en gerçek rehberin bilim olduğunu söylüyordu. İşe eğitimden başladı. Eğitimin düzene sokulması, herkese okuma yazma öğretme çalışması, her alanda uzmanlar yetiştirilmesi gerekiyordu.
Bu ülkü doğrultusunda Atatürk’ün emriyle 1936 yılında, Cumhuriyetimizin ilk fakültesi Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı. İlk kürsüler arasında Sümer, Eti (Hitit) dilleri ve Klasik Filoloji vardı. M.Ö. 3300-0 yılları arasında Anadolu ve Mezopotamya’da yaşamış olan tüm halkların dilleri ve kültürleri araştırılıyordu.
Atatürk Sümerlere ve Etilere çok önem veriyordu. Bunların Türk oldukları kanısındaydı. Bir bankaya Sümer Bank, diğerine Eti Bank adı verilmişti.
Bu tezin belgelenmesi gerekiyordu. Bu konuların derinlemesine ve bilimsel olarak incelenmesi için bir de Türk Tarih Kurumu’nu ve Türk Dil Kurumu’nu kurmuştu. Güneş Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi geliştiriliyordu. Atatürk bunları yaparken okuduğu kitaplardan yola çıkıyordu. Dil konusundaki çalışma arkadaşlarından Agop Martayan Dilaçar bir makalesinde bu kitap ve sözlükler hakkında yeterli bilgiyi verir.[1]
YER İSİMLERİ ÖNEMLİ
Atatürk yer isimleri konusunda da duyarlıydı. Bunlar da bir düzene sokulmalıydı. Örneğin İstanbul’un pek çok adı vardı. Bizans, Konstantinapolis, Der Saadet, Asitane, Konstantiniyye vb… “İstanbul” isminin kullanılmasına karar verildi. Tüm ülkelere 28 Mart 1930 tarihinden sonra yurt dışından gelecek mektuplarda İstanbul kullanılmamışsa geri gönderileceği bildirildi. Batı dünyası şaşkın ve kızgındı. Onlar Konstanapolis’i yeğliyorladı. Ama bu tarihten sonra mektuplar gerisin geri gitmeye başlayınca olay bitti. İstanbul artık halkın da benimsediği, Türkçe’ye girmiş bir isim oldu. Şimdi yeniden, özellikle yurtdışında Konstantinapolis demeyi deniyorlar.
Asıl amaç Türkiye’yi, Helenistan, Ermenistan, Kürdistan, Pontusistan’a çevirmek.
HELEN HAYRANLIĞINA DÖNÜŞ
Ne yazık ki, Atatürk’ün ölümünden sonra onun bilimsel araştırıcı çizgisi terkedilip Batıya öykünmeci bir yola sapıldı… Batı’nın kültürel kökenlerini dayandırdığı Helen, Grek, Yunan, Latin uygarlığı geçerliydi artık. Bu kültürlerin kaynağını oluşturan Anadolu ve Ön Asya uygarlıkları ve daha önemlisi bunların Türklerle bağlantıları görmezden geliniyor, yozlaştırılıyor ve sulandırılıyordu. Bunlara göre tüm Anadolu halkları, uygarlıkları Helen/Grek/Yunan/Roma kökenlidir.
Kuşkusuz Atatürk’ün izinden giden araştırmacılarımızı bitiremediler. Onlar da günden güne çoğalıyorlar. Ulusal ve uluslararası arşivlerin tozlu raflarından tek tek iniyor bilgiler belgeler. Yurtsever namuslu, zıpkın gibi araştırmacılarımız boş durmuyorlar. Ancak dil, tarih ve coğrafya sahtecileri de etkinliklerini her alanda arttırma çabası içindeler. Emperyalizmin fonları, desteği bunlara güç kazandırıyor. Bilinçli işbirlikçilerin yanı sıra kulaktan dolma bilgilerle kendilerini “entelektüel” gösterme çabası içinde olanlar da çoğalıyor.
NATOCULAR – LATMOSÇULAR
Bugünlerde Megali İdeacılar gene arkalarında NATO ülkeleriyle birlikte, Türkiye’ye yönelik tatbikat yapıyorlar. Bizim akıllılar da Beşparmak Dağları’nda, “Latmos! Latmos!” diye koşarak Yunan propagandasına çanak tutma konumundalar.
Yunanistan “Ellinikí Dimokratía – Helen Cumhuriyeti (Demokrasisi)” adını kullanır. Anadolu’yu “Helenistan” sınırları içinde gösterir. Oysa Atatürk’ün deyimiyle, yedi bin yıllık Türk yurdudur Anadolu. Şimdiki bilgiler ışığında bakarsak, çok daha fazla yıllık Türk yurdudur. Ama Helenci, Megali İdeacılar ve arkasındakiler için, Sümer, Luvi, Eti, Kar, Lidya, Likya, İyon, Frig vb vb yoktur. Sonra gelenler de yoktur. Onlar için Anadolu Türklere bırakılamaz. Bu tehlikeli düşünceden vaz geç(e)miyorlar.
Tarih, ders alınmazsa yinenir? Helen hayalperestleri İzmir’de nasıl denize döküldüklerini unutmamalılar.
KARYA – MUĞLA – MENTEŞE – LATMOS
Son yıllarda Beşparmak Dağları “Latmos”a çevrilmeye çalışılıyor. Üzülerek söylemeliyim ki, buna şimdi Muğla Büyükşehir Belediyesi’ni de alet ettiler.
WhatsApp adresime Muğla Belediyesi’nden bir ileti geldi. Beşparmak Dağları’nda bir uzun koşu yapılacağı bildiriliyordu. Bir de resim ve internet bağlantısı koymuşlar. Koşunun adı “Uluslararası Latmos Ultra Marathonu”. “Uluslararası” sözcüğü Türkçe de gerisi nece? Latmos nere? Koşu, “Muğla Büyükşehir Belediyesi himayesinde” yapılmış. “Himayesinde” ne demek? Koruması altında mı? Koruyacak başka şey bulamamış mı?
Verdikleri https://www.mugla.bel.tr/etkinlik/latmos-ultra-marathon bağlantısını tıklıyorum. Orada da o tuhaf “Latmos Ultra Marathon” duyurusu ve resmi var. https://www.latmosultra.org/Destekciler bağlantısını tıklıyorum, bu kez Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne “ANA SPONSOR” adı verilmiş. Agora pansiyon “Co-Sponsor”muş. Onun altında iki Türkçe sözcük: “Kurumsal Destekçiler”. Türkiye Atletizm Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı. Onlar da Latmosçuları destekliyorlar.
İnternet sitesini inceliyorum. Başta gene “Latmos Ultra Marathon” ve daha da kocaman bir HARİKALAR DİYARI LATMOS yazısı. Açıklamalar Türkçe, İngilizce, Arapça, Farsça sözcüklerden bir Ezo Gelin çorbası…
Hangi yanlışa işaret edeyim?
Okumak benim için bir karabasan.
Canımı en çok sıkan yanlış Muğla Belediyesi’nin de Beşparmak Dağları’na “Latmos” denmesini görmezden gelmesi, ses çıkarmaması ve destek vermesi…
Muğla’da 1261’de Türkmen Menteşe Beyliği kuruldu. Muğla merkezin adı bugün de Menteşe. Dağlara, Menteşe Dağları adı verildi. Doğu Menteşe Dağları, Batı Menteşe Dağları ve bunların bir bölümü Beşparmak Dağları.
Bu dağlarda on bin yıldır insanlar yaşıyor ama on bin yıldır “Latmos” denmiyor. Buranın tarihinde Hititler, Karlar var, Türkmenler, Yörükler var. Kuvayı Milliyeciler, efeler, devrimciler var.
Bu tarihin üstüne bir sünger çekmek mümkün mü?
Helenistik dönem bu on bin yılın sadece üç yüz yıllık bir bölümü. Daha önce Lada adı var, Latmia var. Daha öncekileri de araştırmak gerek. Sonradan gelenler -os ekleyip Helenleştirip “Latmos” yapıyorlar. Ama burası Helen coğrafyası değil. Helenler ilk kez Troya’yı kuşatmak için Anadolu’ya geldiler. Muğla coğrafyasının o zamanki sahipleri Karlar, diğer Anadolu halkları gibi onlara karşı savaştılar. Yedi yüz yıldan fazla zamandır da buraları Türk toprakları. Yüzyılların Beşparmak Dağları’na Menteşe oğullarının oğulları, torunları Muğlalıların da LATMOS demeleri atalarına saygısızlık değil midir?
Bilinçli Yunan/Batı işbirlikçisi sayısı bir elin parmaklarını geçmez ama ne yazık ki, pek çok iyi niyetli insan da bu üç beş Helen/Grek hayranı, AB fonları avcısı, emperyalizmin maşası projeci “enteller”in etkisi altında kalıyor. Onlar da bu tarih sahteciliğinin yayılmasına katkı da bulunuyor. Son yıllarda bu bilinçsiz grubun etki alanı genişledi. Bu bilinçsiz grup artık köylerde bile duvarlara Latmos yazıları yazıyor, tiyatro oyunları oynuyor, internet sitesi, whatsapp grubu kuruyor. Öznel niyet ne olursa olsun nesnel durumun tarih sahteciliği yapmak olduğunu bilmiyor. Öğren(e)miyor.
TARİH SAHTECİLİĞİNE SON
Konuya ilişkin üç yazı yazdım ekte bağlantılarını sunuyorum. Art niyetli olmayıp etki altında kalan, papağanlar korosu gibi duyduğunu yineleyen ve istemeyerek de olsa bu yanlışın yayılmasına aracı olanların bu yazıları okuyacaklarını ve bir kez daha düşüneceklerini umuyorum.
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı Emekli Yarbay Ahmet Aras’ın, başkomutanı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün dil, tarih ve coğrafya konularındaki duyarlılığını örnek almasını, Karya’yı, Menteşe’yi, Muğla’yı Helen – Büyük Yunanistan hayalperestlerinin istismar etmesine izin vermemesini diliyorum.
Bu dilek kuşkusuz yurdun her yeri, her yurttaşı ve tüm yetkilileri için geçerli.
https://www.kultursanattv.com.tr/yer-isimleri-sorunu-1-latmos-degil-besparmak/
https://www.kultursanattv.com.tr/yer-isimleri-sorunu-2-latmos-mu-lada-mi/
https://www.kultursanattv.com.tr/yer-isimleri-sorunu-3-lada-lat-latmia-latmos-besparmak-daglari/
[1] https://www.dildernegi.org.tr/TR,457/ataturk-ve-turkce.html
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.