Suriye’de tam 7 yıl önce Beşar Esad yönetimine karşı barışçıl gösterilerle başlayan isyan, tüm bir ülkede yıkıma yol açan, yüz binlerce kişinin öldüğü, milyonlarca kişinin evlerinden olduğu topyekun bir iç savaşa dönüştü. Çatışmalarda 350 bin kişi öldü, şehirler yıkıldı ve diğer ülkeler de savaşa bulaştı.
Birleşik Krallığın (Büyük Britanya) saygın ulusal yayın organı BBC’nin Türkçe servisi, (BBC TÜRKÇE) Suriye’de 8. yılına giren savaşı rakamlarla masaya yatırdı.
Suriye’de savaş nasıl başladı?
Çatışmalar başlamadan önce bile Suriyeliler, 2000 yılında babası Hafız Esad’ın yerine geçen Cumhurbaşkanı Beşar Esad yönetimindeki yüksek işsizlik oranları, yolsuzluk ve siyasi özgürlük bulunmamasından şikayetçiydi.
15 Mart 2011’de ülkenin güneyindeki Deraa’da, komşu ülkelerdeki “Arap Baharı”ndan esinlenen demokrasi yanlısı gösteriler başladı.Hükümet muhalefeti bastırmak için ölümcül güç kullanınca, cumhurbaşkanının istifasını isteyen gösteriler tüm ülkeye yayıldı.
Olaylar yayılırken, baskı da yoğunlaştı. Muhalefet destekçileri, önce kendilerini savunmak, sonra da güvenlik güçlerini bölgelerinden atmak için silahlandı. Esad “dış destekli terör” diye tanımladığı olayları bastırmaya yemin etti. Şiddet hızla arttı ve ülke iç savaş bataklığına saplandı.
Kaç kişi öldü?
Muhaliflere yakın İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Mart 2018 itibarıyla 106 bini sivil 353 bin 900 kişinin ölümünü belgeledi. Bu sayılara kaybolan ve öldüğü sanılan 56 bin 900 kişi dahil değil. Kuruluş 100 bin kişinin ölümünün belgelenmediğini tahmin ediyor.
Bu arada, Suriye’deki uluslararası insan hakları hukuku ve insan hakları hukuku ihlallerini kayda geçiren İhlalleri Belgeleme Merkezi adlı kuruluş sivillere yönelik saldırıları da dahil ihlalleri belgeledi. Şubat 2018 itibariyle 119 bin 200’ü sivil 185 bin 980 çatışma kaynaklı ölümü kayda geçirdi.
Savaşın nedeni ne?
Artık mesele, Esad yanlıları ve karşıtları arasındaki savaşın çok ötesinde. Her biri kendi gündemlerine sahip olan çok sayıda örgüt ve ülke durumu çok daha karmaşıklaştırıyor ve savaşın uzamasına neden oluyor.
Suriye’deki dini gruplar arasındaki nefreti körüklemek, Sünni çoğunluğu, Esad’ın da mensubu olduğu Alevi toplumuna karşı savaştırmakla suçlanıyorlar.
Bu bölünmeler, tarafların katliamlar yapmasına, toplumları yıkıma uğratmasına ve barış umutlarının azalmasına neden oldu. Aynı zamanda bu ortam IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin güçlenmesine neden oldu. Kendi kendilerini yönetmek isteyen, ancak hükümet güçleriyle savaşmayan Suriyeli Kürtler de savaşa yeni bir boyut ekledi.
Savaşın tarafları kimler?
Hükümetin başlıca destekçileri Rusya ve İran. ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan ise muhaliflere destek veriyor.
Rusya -Savaştan önce de Suriye’de askeri üsleri bulunan Rusya 2015’te rejime destek olmak için hava saldırıları başlattı ve bu saldırılar savaşın gidişatının Esad lehine değişmesinde büyük rol oynadı. Rus ordusu sadece “teröristleri” hedef aldığını söylerken, aktivistler sık sık ana akım isyancıların ve sivillerin de öldürüldüğünü savunuyor.
İran‘ın Esad rejimine destek olmak için yüzlerce asker gönderdiğine ve milyarlarca dolar harcadığına inanılıyor. Çoğu Lübnan Hizbullahı’na üye, aynı zamanda Irak, Afganistan ve Yemen’de gelen binlerce Şii milis İran tarafından silahlandırıldı, eğitildi ve masrafları karşılandı.
ABD, İngiltere, Fransa ve diğer Batılı ülkeler “ılımlı” diye kabul ettikleri muhaliflere değişen derecelerde destek oldular. Önderlik etikleri küresel bir koalisyon Suriye’de 2014’ten bu yana IŞİD militanlarına hava saldırıları düzenledi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı Kürt ve Arap milis ittifakının cihatçıların elinden toprak kazanmasına yardımcı oldu.
Türkiye uzun süredir muhalif Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) destek veriyor. TSK Afrin’de, Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) askeri kanadı olan Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) yönelik Zeytin Dalı Harekatı’nı ÖSO ile birlikte yürütüyor.
Suudi Arabistan İran’ın nüfuzunu azaltmak isteyen ülke, isyancı gruplara silah ve para yardımı yaptı.
İsrail ise, Hizbullah’a giden İran silahlarından o kadar kaygılı ki, buna engel olmak için Suriye’de hava saldırıları düzenledi.
Ülke nasıl etkilendi?
Savaş, yüzbinlerce sivilin ölümüne yol açmasının yanı sıra, 1,5 milyon kişiyi kalıcı engellerle yaşamaya mahkum etti. Bunlara uzuvlarını kaybeden 86 bin kişi de dahil. En az 6,1 milyon Suriyeli ülke içinde evlerinden oldu, 5,6 milyon kişi de ülke dışına kaçtı. Ülke dışına kaçanların yüzde 92’sine ev sahipliği yapan komşu Lübnan, Ürdün ve Türkiye, yakın tarihin bu en büyük göç hareketiyle başa çıkmakta zorlanıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) 13 milyondan fazla kişinin 2018’te bir tür insani yardıma ihtiyacı olacağını söylüyor. Savaşın tarafları, yardım örgütlerinin ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını engelleyerek sorunu daha da kötüleştiriyor. Neredeyse 3 milyon kişi kuşatma altında ya da ulaşılması zor yerlerde yaşıyor.
Suriyeliler’in sağlık hizmelerine erişimi de kısıtlı. İnsan Hakları için Doktorlar örgütü Aralık 2017 itibariyle 330 sağlık kuruluşuna yapılan 492 saldırıyı belgeledi ve bu saldırılarda 847 sağlık görevlisi öldü.
Suriye’nin zengin tarih mirası da büyük ölçüde yok edildi. Ülkende UNESCO Kültür Mirası olarak tanımlanan altı yerin tamamı ağır hasar gördü. Ülke genelinde bazı mahalleler tamamen yok oldu. BM’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı araştırmada muhaliflerin elindeki Doğu Guta’nın bir bölgesinde binaların yüzde 93’ünün yıkıldığı tespit edildi.
Ülke fiilen nasıl bölündü?
Hükümet güçleri, ülkenin büyük kentlerinde kontrolü yeniden gele geçirdi ancak kırsal kesimdeki geniş alanlar hala muhaliflerin ve omurgasını YPG’nin oluşturduğu SDG’nin elinde.
Muhaliflerin elindeki en büyük bölgeyse, 2,6 milyon kişinin yaşadığı ülkenin kuzeydoğusundaki İdlib.”Çatışmasızlık bölgesi” olarak ilan edilmesine karşın, İdlib hükümet güçlerinin saldırısına hedef oldu. Hükümet El Kaide bağlantılı cihatçıların hedef alındığını savunuyor.
Başkent Şam’ın kenar mahallelerinden Doğu Guta’da da bir kara operasyonu devam ediyor. Bölgedeki 393 bin kişi 2013’ten bu yana kuşatma altında yaşıyor, ayrıca yoğun hava saldırıları ve ağır bir gıda ve tıbbi malzeme sıkıntısı çekiyorlar.
Bu arada SDG, Rakka kenti de dahil Fırat Nehri’nin doğusundaki büyük bir bölgeyi denetimi altında tutuyor. Rakka geçen yıla kadar IŞİD’in ilan ettiği “halifeliğin” fiili başkentiydi. Örgüt şimdi sadece birkaç küçük bölgeyi kontrol ediyor.
Savaş bir gün sona erecek mi?
Yakın vadede sona erecek gibi gözükmüyor ama herkes bir siyasi çözüm gerektiği konusunda hemfikir. BM Güvenlik Konseyi 2012 Cenevre Bildirisi’nin uygulanması çağrısında bulundu. Bildiride “iki tarafın rızasıyla oluşturulacak bir geçici hükümet kurulmasını” öngörüyordu. Ancak 2014’ten bu yana BM’nin arabuluculuğunda Cenevre 2 süreci olarak bilinen dokuz görüşmeden gelişme kaydedilemedi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, giderek artan oranda muhaliflerle müzakere etmekte gönülsüz davranıyor gibi gözüküyor. Muhalifler ise hala herhangi bir uzlaşmaya varılması için Esad’ın görevi bırakmasını şart koşuyor.
Bu arada Batılı güçler de, Rusya’yı paralel bir siyasi süreç yürüterek barış görüşmelerinin altını oymakla suçluyor. Astana Süreci kapsamında Rusya Ocak 2018’de “Ulusal Diyalog Kongresi”ne ev sahipliği yaptı. Ancak, muhalif temsilcilerin çoğu katılmayı reddetti.
Kaynak: BBC Türkçe
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.