ABD’de Donald Trump yeniden başkanlık koltuğuna oturdu. ABD ve dünya, yeni bir Trump dönemine hazırlanıyor. Bu dönemde Trump, Türkiye ile stratejik iş birliğini güçlendirebilir, aynı zamanda Grönland yüzünden Danimarka ile gerginlik yaşayabilir.
Cengiz KAHRAMAN
cengiz.kahraman@haber.dk
KOPENHAG – Donald Trump, Kasım 2024 seçimlerinde zaferini ilan ederek ikinci kez ABD başkanı oldu. Seçim sonuçlarının ardından yemin ederek 47. devlet başkanı olarak göreve başlayan Trump, ilk konuşmasında “Amerika’yı yeniden güçlü kılmak” vurgusunu yineledi ve seçim kampanyasında söz verdiği reformları hızla hayata geçireceğini belirtti.
İlk kararlar: Göç ve ekonomi odakta
Trump, başkanlık koltuğuna oturduktan sonraki ilk kararlarında göçmenlik politikalarını sıkılaştırmaya ve ABD ekonomisini güçlendirme hedeflerine odaklandı. Meksika sınırındaki güvenlik önlemlerinin artırılacağı ve enerji bağımsızlığı için yeni adımlar atılacağı açıklandı. Ayrıca Trump, “Amerikan şirketlerinin yurtdışına taşınmasını durdurmak için güçlü teşvikler sağlayacağız” diyerek iş dünyasına net bir mesaj gönderdi.
Uluslararası tepkiler: Karmaşık bir dönem başlıyor
Trump’ın ikinci dönemi, dünya liderleri arasında farklı tepkilere yol açtı. Avrupa Birliği’nden temkinli açıklamalar gelirken, Çin ve Rusya liderleri, işbirliği konusunda açık kapı bırakan mesajlar verdi. Orta Doğu’da ise Trump’ın İsrail yanlısı politikalarını sürdürüp sürdürmeyeceği merakla bekleniyor.
Danimarka Başbakanı, Trump’ın yeniden seçilmesi sonrası yaptığı açıklamada NATO’ya olan bağlılığın önemini vurguladı ve “ABD’nin, küresel istikrarın garantörü olarak güçlü kalmasını umuyoruz” ifadelerini kullandı. Ancak Trump’ın Avrupa ile ticaret ilişkilerine yeniden müdahale edebileceği endişesi, Danimarka başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde dikkatle takip ediliyor.
Danimarka’da Grönland endişesi…
Donald Trump, ikinci başkanlık dönemine başlarken Grönland konusunu doğrudan gündeme getirmedi. Ancak, geçtiğimiz hafta Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile yaptığı telefon görüşmesinde bu konunun ele alınmış olabileceği düşünülüyor. Trump’ın Grönland’a olan ilgisinin sona ermediği, konuyu şimdilik geri planda tuttuğu tahmin ediliyor.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde Grönland’ı satın alma teklifi, uluslararası alanda büyük yankı uyandırmış ve Danimarka ile diplomatik gerginliğe yol açmıştı. Trump, sosyal medya paylaşımlarında Grönland’ın ABD için stratejik bir gereklilik olduğunu ifade etmiş, gerekirse askeri yöntemlere başvurulabileceğini söylemiş ve Danimarka’ya ekonomik yaptırımlarla gözdağı vermişti.
Bu açıklamalara karşılık, Grönland Başbakanı Múte Egede, “Grönland bizimdir. Satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız” diyerek net bir tavır sergilemişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de Grönland’ın satılık olmadığını ve geleceğine yalnızca Grönlandlıların karar verebileceğini yinelemişti. Ayrıca, Danimarka Savunma Bakanı, Grönland’daki savunma harcamalarını artıracaklarını duyurmuştu.
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde Grönland’a olan ilgisinin devam ettiği, ancak bu meselenin uluslararası tartışmalara yeniden zemin hazırlayabileceği öngörülüyor.
Türkiye ile pragmatik ve çıkar odaklı bir ilişki…
Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminde Türkiye ile ilişkilerde pragmatik ve çıkar odaklı bir yaklaşım öne çıkması bekleniyor. Trump’ın liderliğinde ABD-Türkiye ilişkilerinde, NATO müttefikliği ve Türkiye’nin stratejik önemi temel bir çerçeve oluşturacak. Ancak bu çerçevenin içinde zaman zaman gerilimler ve iş birliği fırsatlarının eş zamanlı yaşanması muhtemel.
Trump, Türkiye’nin Orta Doğu’daki rolünü ve coğrafi önemini göz önünde bulundurarak, Suriye ve mülteci meselelerinde Ankara’nın yükünü destekleyici bir tutum takınabilir. Ancak bu destek, genellikle ABD’nin çıkarları doğrultusunda sınırlı kalabilir. Özellikle Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler, ABD ve Türkiye arasında zaman zaman tansiyonun yükselmesine yol açabilir.
Savunma sistemleri konusunda ise Trump’ın, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımıyla başlayan gerilimi yeniden masaya getirmesi olası. ABD’nin bu konudaki sert tutumu, iki ülke arasında askeri iş birliği üzerinde bir gölge oluşturabilir. Ancak, Trump’ın iş dünyası kökenli bir lider olarak, savunma sanayiinde yeni ticari fırsatlar arayışı da ihtimaller arasında.
Ekonomik ilişkilerde ise Trump’ın, Türk-Amerikan ticaret hacmini artırmaya yönelik hamleler yapabileceği düşünülüyor. Özellikle iki ülke arasındaki enerji, savunma ve teknoloji sektörlerinde iş birliği için yeni adımlar atılabilir. Ancak, ABD’nin çıkarlarını önceliklendiren bir yaklaşım sergilemesi ve gümrük tarifeleri gibi baskı unsurlarını yeniden gündeme getirmesi olasılığı da unutulmamalı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Donald Trump arasındaki kişisel diyalog, iki ülke arasındaki ilişkilerde belirleyici bir unsur olabilir. Geçmişte sık sık telefon görüşmeleri ve doğrudan temaslar kuran iki liderin, bu dönemde de ilişkileri geliştirmek için benzer bir yol izlemesi bekleniyor. Erdoğan, Trump’ın Rusya-Ukrayna Savaşı gibi uluslararası krizleri çözme iddiasına destek verirken, Türkiye’nin barışçıl bir duruş sergileyeceğini belirtti.
Ancak, stratejik konularda süregelen anlaşmazlıkların, liderler arasındaki kişisel dostluğun ötesine geçip geçemeyeceği sorusu, bu dönemin en önemli merak konularından biri olmaya devam ediyor. Türkiye’nin NATO içerisindeki rolü, enerji projeleri ve bölgesel krizlerdeki tutumu, ilişkilerin seyrini belirleyecek temel unsurlar olarak öne çıkıyor.
ABD’de bölünmüşlük devam ediyor
Trump’ın dönüşü, ABD içinde de tartışmaları alevlendirdi. Destekçileri seçim zaferini coşkuyla kutlarken, muhalifler Trump yönetiminin kutuplaştırıcı etkilerinden endişe duyuyor. Sosyal medya platformları yeniden Trump’ın paylaşımlarına sahne olurken, siyasi atmosferin oldukça gergin olduğu gözlemleniyor.
Donald Trump’ın ikinci dönemi, ABD’nin iç ve dış politikasında önemli değişikliklere sahne olacak gibi görünüyor. Dünya, bu dönemin neler getireceğini yakından takip ediyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.