Kopenhag’daki WindEurope 2025’te yalnızca rüzgar türbinleri değil, ilham veren insanlar, bilgi dolu sohbetler ve tutkuyla çalışanların hikâyeleri de sahnedeydi.
Sıla AS
sila@haber.dk
KOPENHAG – WindEurope 2025 sona erdi, ama bende bıraktığı iz uzun süre silinmeyecek gibi. Üç gün boyunca fuar alanında attığım her adım, rüzgar enerjisine olan tutkumu yeniden hatırlattı. Bazen bir standın önünde durup heyecanla dinlediğim bir sunum, bazen tanıştığım bir uzmanın bakışlarındaki ışık, bazen de kalabalığın içinde yakaladığım bir gülümseme… Bu üç gün, benim için bir mesleğin ötesine geçip, bir hayalin peşinden koşmanın ne demek olduğunu yeniden tanımladı.
Etkinlik boyunca 15 binin üzerinde sektör profesyoneli, akademisyen ve meraklı bir araya geldi. WindEurope ekibi, yalnızca bir fuar değil, aynı zamanda uluslararası bir buluşma ve paylaşım alanı yarattı. Her şey büyük bir özenle planlanmış, detaylar düşünülmüş ve adeta rüzgar enerjisinin geleceğine duyulan inançla şekillendirilmişti.
Bu fuar benim için kişisel olarak da çok özel bir yere sahipti. Hem bir rüzgar enerjisi mühendisi olarak sektördeki gelişmeleri yerinde takip ettiğim hem de bu konuda yazan bir kişi olarak ilk saha haberimi gerçekleştirdiğim bir etkinlikti. Bu iki kimliğin birleştiği noktada yaşadığım heyecan tarif edilemez.

Foto: Tülay Çetinkaya Saraçoğlu/Haber.dk
Benim için en özel anlar, sıkı takip ettiğim, işlerine ve bakış açılarına hayran olduğum sektördeki önemli insanları canlı olarak görmekti. Bazılarıyla tanışmak ve hatta kariyer tavsiyeleri almak, benim için unutulmaz anlar olarak kalacak.
Etkinlikte öne çıkan birçok isim, şirket ve konuşma vardı. Ancak bugün, kişisel deneyimimi kendi bakış açımdan paylaşmak istiyorum.
Bir rastlantıdan doğan ilham
Etkinliğin unutulmaz anlarından biri, Hans-Jürgen Kirtzel ile yaşandı. Kendisi, meteorolojik sensörler ve test ekipmanları üreten Metek firmasında çalışıyor. Tesadüfen ekipmanları incelerken yanıma gelen Hans, bana nasıl daha doğru ölçüm yapabileceğimi ufak bir espriyle anlattı. Ardından başlayan sohbetimiz, zamanın nasıl geçtiğini unutturan, bilgiyle dolu, içten bir paylaşıma dönüştü. Yılların deneyimini paylaşırken gözlerindeki ışık ve sesindeki heyecan bana çok büyük bir ilham oldu. Sohbete daha sonra iş arkadaşı Poul Hummelshøj da katıldı ve birlikte, sadece teknolojiyi değil, hayat tecrübelerini de konuştuk. O an içimden, “ İleride yaşlandığımda umarım ben de böyle olurum” dedim. İşine tutkuyla bağlı, bilgiyi cömertçe paylaşan biri.
DTU’nun etkileyici varlığı
Etkinlikte gururla takip ettiğim başka bir köşe ise DTU standıydı. Her zaman hayranı olduğum DTU insanları yine kendilerine özgü bir parıltıyla oradaydı. Poster sunumları, teknik sohbetleri, panel konuşmalarıyla fuarın en dikkat çeken katılımcılarındandılar. Sevgili arkadaşım Abhiram Vinod’un üzerinde çalıştığı kanat yüzey pürüzlülüğü üzerine öğrendiklerim, alana olan ilgimi bir kez daha pekiştirdi.
DTU posterlerinin önünde Christian Bak ve Anders Olsen ile karşılaştım. Kendileriyle birebir ilk defa tanışma fırsatım oldu. Makalelerini, işlerini sıkı sıkı takip ettiğiniz, hatta kendi çalışmalarınızda referans olarak kullandığınız insanlarla tanışmak çok farklı bir duygu. Galiba gerçekten bu sektörde bir yere sahip olduğumu ve kendimi bir ekibin parçası gibi hissettiğim özel anlardan biriydi.

Foto: Tülay Çetinkaya Saraçoğlu/Haber.dk
Etkinliğin yıldızlarından biri de kesinlikle Charlotte idi. Rüzgar tribünü teknolojisi panelinde, kanatta oluşan erozyonun testleri ve aerodinamik performansa etkilerini anlattı. Kendisi, Uluslararası Enerji Ajansı’nda (IEA) bu konuda önemli görevler üstlenen isimlerden biri. Sorumluluğunun büyüklüğüyle gururlanırken, alçakgönüllülüğüyle etkilendim.

Foto: Tülay Çetinkaya Saraçoğlu/Haber.dk
DigiWind’in ilham veren kadınları
Ve tabii DigiWind’in yıldızları Jenni ve Tuhfe. Onlar sadece akademisyen değil, aynı zamanda yol gösteren, güç veren kadın figürler benim için. Alanlarında çalışan kadın bir mühendis olarak onlara o kadar hayranım ki, başarılarını ve heyecanlarını gördükçe gözlerimin dolduğundan kendilerinin bile haberleri yoktur. DigiWind’e geri dönersek, DigiWind’in temel amacı, rüzgar ve enerji sistemleri mühendisliğinde ileri düzey dijital becerilerin kazandırılmasını hedefleyen, disiplinlerarası eğitim programları geliştirmek. Bu yönüyle hem sektördeki dijital dönüşüme katkı sağlıyor, hem de mühendislik eğitiminin geleceğini yeniden tanımlıyor. İleriki yazılarımda bu programı sizlere daha detaylı tanıtmayı planlıyorum.
DHI, cadeler ve kalbe dokunan sohbetler
DHI standında karşılaştığım mühendislerin sıcak ve bilgilendirici yaklaşımı, etkinliğin yoğun temposunda adeta moral kaynağıydı.
Etkinlik boyunca Cadeler ekibi de sıcaklıklarıyla, kahveleriyle, samimi sohbetleriyle fuarın sosyal yönünü güzelleştirdi. Günün sonunda Fernando ile yapılan kısa ama keyifli şaraplı sohbet ise, tüm bu yoğunluğun üzerine gelen tatlı bir kapanış gibiydi.

Foto: Tülay Çetinkaya Saraçoğlu/Haber.dk
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.