Danimarka’da Müslüman göçmenlerin vatandaşlık alması ve konuta erişimi zorlaştı. Yasalarda neyin ırkçı nedenlerle nefret suçu olarak nitelendirilebileceği net değil.
TUĞBA ALTUN (AA) – Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Georgetown Üniversitesinden Prof. Farid Hafez’in editörlüğünü yaptığı “Avrupa İslamofobi Raporu 2021″e göre, Danimarka’da Müslüman göçmenler ve vatandaşlık almak isteyen Müslümanlar eğitim, medya ve vatandaşlık işlemleri gibi alanlarda ayrımcılığa maruz kalıyor.
Irkçılık ve insan hakları alanında çalışmalar yürüten 35 akademisyen ve uzmanın katkı sağladığı, Avrupa İslamofobi Raporu 2021’de, Danimarka’da Müslümanlara uygulanan ayrımcılık ve son gelişmelere yer verildi.
Rapordaki bilgilere göre, Danimarka’daki politika ve yasalar Müslümanlar için yapısal engelleri artırıyor.
Anketi yapan Megafon adlı kuruluşun 2021’deki çalışmasına değinilen rapora göre, Danimarka toplumunun yüzde 42’si ülkedeki ırkçılığın yaygın sorun olduğunu düşünüyor. Aynı soru 2020’de sorulduğunda ise katılımcıların yüzde 32’si ırkçılığın sorun olduğunu düşünüyordu.
Ayrımcılığı kolaylaştıracak sınıflandırma
Rapora göre, Danimarka’da 2021’den bu yana “Ortadoğu, Kuzey Afrika, Pakistan, Türkiye” (MENAPT)’den gelenler diğer ülkelerden farklı değerlendiriliyor. Bu sınıflandırma, ülkede Batılı olmayan nüfusun ayrıştırılmasını amaçlıyor.
Entegrasyon Bakanı Mattias Tesfaye’nin meclise sunduğu bu kategori, 2021’de uygulanmaya başlandı ve vatandaşlık kısıtlamaları kapsamında MENAPT başvurularının diğerlerinden ayrı değerlendirilmesine karar verildi.
Siyasetçiler, kamu denetiminin zayıf olduğu hallerde vatandaşlığa başvuru yapan Müslümanlara daha kolay ayrımcılık yapabiliyor.
Ancak MENAPT kapsamında bahsi geçen bölgelerde çoğunluğu Müslüman olmayan İsrail, Etiyopya ve Eritre sınıflandırma uygulamasından hariç tutuldu. Bu da ayrımcılık yapıldığına dair ifadeleri güçlendirdi.
Topluluklar bölünüyor
Danimarka hükümeti, 2018’den bu yana mahallelerin demografik yapısının düzenlenmesi ve belirlenen kota doğrultusunda bazı mahalle sakinlerinin farklı bir yere taşınmasını sağlanmaya çalışılıyor. Göçmenlerin bir mahalledeki nüfusun yüzde 50’den fazlasını oluşturması istenmiyordu ancak tedricen yüzde 50 uygulamasında da azaltmaya gidildi.
Diğer yandan Danimarka’da Müslüman çoğunluktaki ülkelerden gelen kişilerin vatandaşlık alması ve konuta erişimi 2021’de zorlaştırıldı.
Danimarka parlamentosu, 2018’de alınan kararın ardından, Haziran 2021’de binden fazla nüfusu bulunan ve yüzde 30’dan fazlası Batılı olmayan kişilerden oluşan mahallelerde yeni düzenlemeyi uygulamaya başladı. Buna göre, yüzde 30’u “Batılı olmayan” göçmenlerden ve onların akrabalarından oluşan mahallelerde hükümet, demografik yapıyı düzenlemek ve gettolaşmayı önlemek için çeşitli politikalarla yeni engeller oluşturuyor.
Böylelikle 2030’a kadar Batılı olmayan sakinlerin olduğu mahallelerin demografik yapısı değiştirilmek isteniyor. Uygulama, belediyelerin Danimarkalı ve Avrupa Birliği’nden (AB) olmayanlara konut sağlama kapasitesini sınırlandıracak.
Ülkede doğup büyüyenler yıllarca vatandaşlık alamıyor
Hükümet, Mayıs 2021’de Danimarka vatandaşlığının elde edilmesini zorlaştıran politikaları uygulamaya koydu.
Raporda bahsi geçen, Danimarka İnsan Hakları Enstitüsü`nün 2021 raporunda da son 40 yılda vatandaşlık verilme oranının en düşük seviyede olduğu kaydedildi. Ülkede vatandaşlık almak ortalama 19 yıl sürüyor. Bu rapora göre, Danimarka’da doğan ve büyüyen Müslümanların yüzde 35’inin Danimarka vatandaşlığı yok ve bu nedenle ülkedeki diğer kişilerle eşit değiller. Ayrıca bu kişilerin güncel yasalara göre, çok zor şartları sağlayarak vatandaşlık başvurularını yapmaları gerekiyor.
Bu bağlamda Danimarka İnsan Hakları Enstitüsü, ülkede doğan ve büyüyen kişilerin vatandaşlık sürecinin kolaylaştırılmamasını, uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendiriyor.
Avrupa İslamofobi 2021 raporuna göre, vatandaşlık için başvuranlar, Kuzey ülkeleri, diğer Batı ülkeleri, MENAPT ülkeleri ve diğer “Batılı olmayan” ülkeler olarak sınıflandırılıyor.
Danimarka’da vatandaşlık için ifade ve din özgürlüğüne ilişkin Danimarka değerleri hakkında soruların olduğu bir vatandaşlık testi yapılıyor.
Rapor, bu sayede Müslümanların vatandaşlık sayısının sınırlandırılmaya çalışıldığını ifade ediyor.
Nefret suçu tanımı net değil
Nefret suçlarına da değinilen raporda, Danimarka’daki Müslümanların nefret suçlarına karşı savunmasız olduğu ve pek çok kişinin ten rengi sebebiyle Müslüman zannedilerek hedef alındığı belirtildi.
Raporda, Müslüman kadınların 2021’de fiziksel ve sözlü saldırıya uğradığı, Müslümanların sahibi olduğu işletmelere de zarar verildiği görüldü.
Rapora göre, polis nefret suçlarını görmezden gelmesi nedeniyle eleştiriliyor. Ancak Danimarka yasasında neyin ırkçı ya da nefret suçu olarak tanımlanmaması polisin daha rahat hareket etmesini sağlıyor.
İş bulma kurumlarında etnik sınıflandırma algoritması
Danimarka’da kamuya bağlı iş bulma kurumlarında 2015’ten bu yana etnik olarak sınıflandıran bir algoritma kullanılıyor.
2021’de yayımlanan bir çalışmada bu algoritmayla, iş arayan ve “Batılı olmayanların” Batılılara kıyasla daha istenmeyen bir konumda olduğu tespit edildi.
Danimarka İnsan Hakları Enstitüsü, iş kurumlarının bu algoritmayı kullanmasının dolaylı ayrımcı bir uygulama riski taşıdığına dikkati çekiyor.
Eğitimde Batılı olmayanlar ayrıştırılıyor
Eğitim alanında Sosyal Demokratlar, 2018’de Batılı olmayan öğrencilerin çoğunlukta olduğu okullarda bu öğrencilerin sayısını azaltmayı taahhüt etti ve 2021’de ise sözünü tutmadığı için eleştiri aldı.
Birçok okul yönetimi, “Batılı olmayan” çocukları kendi hizmet alanlarının dışındaki okullara gönderiyor. Ayrıca azınlıkların yoğun olduğu liselerde de durum farklı değil. Zira son uygulamalarla pek çok lisede yeni öğrenci alımı durdurularak, azınlık öğrencilerin oranının azaltılması ve dengeli dağıtılması hedefleniyor.
Kamuoyu nezdinde ise azınlık öğrencilerinin yoğun şekilde bir okulda bulunması sosyal ahengi tehdit eden unsur olarak görülüyor. Bu nedenle hükümetin öğrencileri “dengeli dağıtması” destekleniyor.
Raporda bu durum, “Azınlık ve Müslüman öğrenciler için nasıl düşmanca bir çevre sunduğuna dair çok az inceleme mevcut.” ifadesiyle eleştiriliyor.
Medyada sunulan Müslüman imajı
Rapora göre, Danimarka’daki ana akım medyada kendi tanımladıkları bir Müslüman imajı gösteriliyor.
Örneğin, Danimarka’da ulusal bir kanal olan DR’nin, göçmen kadınlar hakkındaki haberinde, 2 çocuklu ve peçeli bir kadın resmi kullanması tepki aldı. Diğer yandan rapor, resmin haberle ilgili olmadığını, Danimarka’da çok az kadının peçe kullandığını ifade ediyor.
Raporda, bu tür haber politikasıyla Müslüman kadınların çalışmamayı seçtiği, evde çocuklarıyla kalarak sosyal yardımlardan yararlandığı algısının oluşturulduğu kaydediliyor.
DR, daha sonra, hataları için özür dileyerek resmin hiç yayınlanmaması gerektiğini açıkladı.
“Avrupa İslamofobi Raporu”, 2015’ten bu yana çeşitli uzmanların katkılarıyla her yıl yayımlanıyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.