Anadolu topraklarındaki kadim sırları ile insanlık tarihinde ilk’ler devam ediyor…
Tülay Çetinkaya Saraçoğlu / Haber.dk
tulay@haber.dk
Göbeklitepe, Karahantepe, Boncuklutepe gibi insan eliyle yapılmış en kadim yapılardan sonra dünyanın bilinen en eski yıldız haritası da yine Anadolu topraklarında yeralıyor.
Türkiye’nin kültür, tarih ve inanç turizminde keşfedilecek yerler konulu yazılarıma Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki ’Tanrıların tahtı’ olarak da bilinen Nemrut Dağı ile devam ediyorum.
Tanrı olma, ölümsüzlüğe ulaşma peşinde olan zalimliği ve Balıklı Göl, diğer adı Halil-ür Rahman da Hz. İbrahim’i ateşe attığı efsanesi ile de bilinen Babil hükümdarı Nemrut’un 400 yıl süren hayatından sonra adının anlamı gibi ölümsüz olamayıp gömüldüğü yer olarak bilinir.
Eski çağlarda Kommagene diye geçen 2134 metre yüksekliğinde Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yer alan sönmüş yanardağ Nemrut, dev heykelleri ve dağın üzerine bir dağ daha konmuş gibi duran Antiochos tümülüsü ile 1987’de UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilip, 1988 yılında tesis edilen Nemrut Dağı milli parkı ile de korumaya alınmıştır.
Artiochos tarafından yaptırılan bu devasa heykeller günümüz şartlarında 2134 metre yüksekliğe inşa edilmesi, ayrıca dağın üzerinde ayrı bir dağ tümülüs yaptırması Mısır piramitleri gibi gizemlerle doludur.
Matematik, mühendislik, mimarlık örneği olan bu heykellerin yapımına ilave olarak da astrolojideki bilgilerin örneği olan kabartma bir aslanın üzerine işlenmiş dünyanın bilinen ilk yıldız haritası olmasıdır.
Tabiki bu yıldız haritası dünyada bulunan tek yıldız haritası değildir.
Örneğin Almanya’da bulunan yıldız haritası/gökyüzü diski çapı yaklaşık 32 cm, birlikte bulunduğu nesneler kullanılarak tarihlendiğinde MÖ. 1600 ve yerleşim yeri olarak Almanya’daki Nebra, Saksonya Anhalt’tir, 2008 yılından beri de Landesmuseum für Vorgeschich’te sergileniyor.
Buna benzer başka bir İnka yıldız haritası da Peru’da bulunmuş, Orion yıldızı konum olarak çizilmiştir. Onu da Peru gezim adı altında belki daha sonra ayrıca paylaşırım.
Dünyada bilinen ilk Nemrut’da bulunan aslan heykelindeki horoskopun da, tıpkı Göbeklipete gibi Sirus yıldızı ile bağlantısı hala tartışma konusudur.
Bu aslan figürü 175 cm yüksekliğinde 240 cm genişliğinde ve 47-48 cm kalınlığındadır.
Heykelin üzerine çizilen her biri 16 ışından oluşan 3 yıldızın Mars, Merkur ve Jupiter’in izdüşümü, boynunda da yeni ayın sembolu hilal vardır.
19 tane ışın yayan yıldızı ile oluşturduğu dizilim sadece 25.000 yılda bir denk gelen ve sadece 17 dakika süren bu gezegenlerin konumu da bize yıl, ay, gün ve hatta saati vermektedir.
Yıldız haritasının dizilimine göre verilen tarih MÖ.109 yılı 14 Temmuz, saat 19.37.
Bu farklı bilim insanları ve araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir.
Bu tarihin neyi işaret ettiği hakkında farklı tahminler olmakla beraber tahminden öteye gidilemiyor. Bu da Nemrut’un bitmeyen gizemlerinden biri olarak çözülmeyi bekliyor.
Maalesef tıpkı Göbeklitepe’de bulunan insan heykelinin gece çalınması gibi karanlık eller Nemrut’ta da iş başında gibi.
2003 yılında başlayan restorasyon çalışmaları yabancı bir firmaya verilmiş ve ne yazık ki, ne acı tesadüf ki bu restorasyon çalışmalarında kullanılan yanlış işlemlerden dolayı aslan heykeli zarar görmüş bir halde orada bulunan bir konteynıra kaldırılmış, camlı bir yüzeyi olmadığı için orada olup olmadığı da görünmüyor. Ziyaretçiler sadece önceden çekilmiş resme ve çizimlerine erişebiliyor.
Nemrut’un diğer bir gizemi de bu heykelleri inşa ettirerek kendini de ilk saraya tanrıların yanına koyarak tanrılığını ilan eden kral Antiochos’tur. Antiochos’un bir hayali vardı, o da yeni bi inanç ile tanrılığını ilan etmek. Bu inanç ile bilinen tanrı sembollerini kendi yeni inanç ideolojisi içinde yer ile göğü, doğu ile batıyı birleştirmekti.
Yaptırdığı heykellerde Antiochos’un gökyüzünü kartal, yeryüzünü aslan ile doğu-batı birleşimini de Pers ve Yunan mitolojisi tanrıları olarak bilinen, Zeus, Apollon, Artagnes ve Kommaene’nin heykelleri ile kendini ilk sırada ve yanyana koydurarak kendi inanç sistemini ilan etmiştir.
Heykeller günümüzde doğa şartlarından zarar görmüş iki metreden daha uzun başları gövdelerinden ayrılmış olarak çevreye saçılmış, gövdeler ise on metreden daha yüksektir.
Kendine mezar olarak da oraya seçtiği dağın doğu ve batı cephesine kayalara kazınmış 200 satırlık doğal aşınmadan dolayı bir kısmı okunamaz durumdaki yazıtlarda da anlatılmaktadır. Mezar tümülüsü Nemrut dağının üstüne insan eliyle yeni bir dağ konmuş gibidir.
2134 metre yükseklikte şartların neredeyse imkansız olan bu yere küçük taş parçalarının üst üste konması ile oluşturulan bu tümülüse açılan tüneller olduğu ve altında büyük bir sır sakladığı rivayet edilmekte. Ancak 50 metre yüksekliğindeki tümülüsün inşaat tekniğinde kullanılan karmaşık sistem, her biri bir portakal büyüklüğünde olan bu taşlar açılan yeri yukarıdan kayarak anında doldurduğu için çalışmalar olumsuz sonuçlanıp durdurulmuştur.
Antiochos’un laneti, kendi ölümümden sonra insanların gelip heykelleri ziyaret edip kendisine tapılmasını istemiş. Heykellerin hemen arkasına da kralın 327 satırlık bir vasiyeti ve de Nemrut dağını ziyaret edecekler için beddua eklemiştir.
“…her kimki gelecekte burayı ziyaret edenlerden bu düzenin kutsal geçerliliğini ya da ölümsüz iradenin teyit ettiği rahmet abidesini bozar, zarar verirse ya da gerçek anlamını değiştirmeye kalkışırsa sadece kendisini değil soyu sopu rahmetli atalarım ve bütün tanrıların hismin uğrasın, taa ki cezasını tamamıyla çekene kadar..”
Zamanın ve depremlerin aşındırdığı Nemrut bütün ihtişamı ile hala ayakta ve sizlerin ziyaretini bekliyor.
6 Şubat 2023 tarihindeki üzücü depremde yakınlarını kaybeden herkese tekrar başsağlığı diliyorum.
Deprem sonrası orada tanıdığım güzel insanlara telefonla tek tek ulaşmış acılarını paylaşmıştım. Buradan onlara misafirperverlikleri için ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Minibüste birlikte yolculuk yaptığım, akşam Urfa’ya dönüş minibüsüne yetişemezsin, gel misafirim ol diye bana telefon nr. veren Kadriye ablaya, gece saat 23 de Nemruttan indiğim Kahta da Sofra restoranın müşteri için servis edecek yemekleri kalmadığından benimle kendi personel yemeğini paylaşan lokanta sahibi ve çalışanlarına, Kommagene otel sahibi soyadaşım İrfan Çetinkaya ve otel çalışanlarına, bütün o toprakların güzel insanlarına tekrar geçmiş olsun, bir daha böyle bir acı yaşamasınlar görüşmek üzere.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.