Yaşar Kemal’den sonra Torosları yeni bir rengi ile hafızamıza kanaviçe gibi işleyen ve bir sinema şenliği gibi gözümüzün önüne getiren, bir Aze’nin Yakarışı ve devamı olan Lal Ağıtlar’da bir kenara konulmuş, unuttuğumuz bir yiğitliğin öyküsüdür.
Sanatın, edebiyatın, şiirin sıkıntılı koşullarda zor coğrafyasında yaşadığını biliyoruz. Hele de ana sermayenin inşa ettiği baş döndüren kulelerin gölgelediği bu coğrafya da, edebiyatın nefes almaya çalışması, bir mucize değil de nedir ya! Evet, bu mucizeyi hayata geçiren erdem donanımlı, sanat mekanizmasını kullanmayı bilen insanın ta kendisidir…
1980’lerde asgari ücretle bir fabrika da çalışan, proleter sınıf bilinciyle beslenirken, gerektiğinde fırınlara un taşıyarak hamallıkla da buluşmuş Mustafa Sancar. Belki daha kestirme, daha rahat ev kirasını ödemenin yollarından biridir bu…Ama durmamış, hep okumuş, hep yazmış; Öyküler, senaryolar, roman ve denemeler…kitap kırtasiye dükkanlarının önünde sepetlere istiflenmiş, kenarları sararmış, ucuza ele geçirdiği defterler ve tercih ettiği yumuşak uçlu kurşun kalemleri, en sancılı, en büyülü sermayesiyle yetinmiş.
Yoksulluğun, ezilmişliğin, insan ötekileştirmenin zorlu coğrafyasında, görkemli kulelere kurşun kalem, mızrağıyla kavga vermesi, bir insanlık erdemidir bence. Yazımın başlığını Don Quijote (Kişot) çerçeve içine almam boşuna değildir elbet…
Yaşar Kemal’den sonra Torosları yeni bir rengi ile hafızamıza kanaviçe gibi işleyen ve bir sinema şenliği gibi gözümüzün önüne getiren, bir Aze’nin Yakarışı ve devamı olan Lal Ağıtlar’da bir kenara konulmuş, unuttuğumuz bir yiğitliğin öyküsüdür.
Erdemli yazarımızın bu romanlarından tadımlık bir alıntıyı incelersek, yazarın şiirsel bir dil kullandığını, derin bir gözlemle, anlatım gücü hakkında ki haklılığımızın anlaşılacağını umuyorum.
“Ağaç dediği, gösterişli bir zeytin ağacı. Gece boyunca sancılı bebeğini emzirmeye çalışmış, ancak sabaha doğru gözlerini kapayabilmiş, yeni güne uyandığında ise saçları darmadağınık, yorgun, anaç bir kadına benziyor. Yapraklarının arasından görülen salkım saçak zeytinler de kadın ananın memelerinde birikmiş süt kadar bereketliler…” Şehirler Ağladığında sf. 8-9
Sançar salt ülkemizde değil, dünyanın farklı coğrafyalarında acı çeken insanın acısını da yüreğinde duyuyor ki, romanlarında bu acıyı, okuyucusuna da hissettiriyor. Örneğin Şehirler Ağladığında romanında yıkıma ve kıyıma uğrayan Boşnak Halkı Dünya Gözlü Sevgilinin öyküsünde ise soy kırıma uğramış halde, binlerce insanı yitirmenin anlatıldığı bir Halepçe Katliamını görüyorum.
İyi ki dünyada kötülüğe karşı iyiliğin kavgası var. Yoksa insan soyu çoktan erdemini yitirmiş olurdu. “Yiğitlerin eziyet çekmesi ya da uzun yaşayamaması bundandır…” sözü adeta yazarında insanlığa toplumsal uyarısıdır.
Dünya Gözlü Sevgili, Aze’nin Yakarışı, Lal Ağıtlar, Palyaçonun Ayna Sığınağı ve Şehirler Ağladığında Kitaplarının tamamı Berfin Yayınları’nın nitelikli baskısı sonucu okuyucu ile buluştu.
Yazarın diğer eserleri Kaygı ve Gölgeleri Kaldı romanı ise Vivo Yayınlarından çıkmış. Emek verilerek edebi yolda sabırla, meşakkatle adeta kendini gizleyerek, tüm eserlerini bir kuyumcu titizliği içinde hazırladığını görüyoruz. Okuyunca görüyoruz ki yazarın her bir yapıtı, istiridyenin içinde beslenen bir inci tanesi gibidir.
Mustafa Sancar konuştuğumuz dili Öz Türkçeyi ustaca kullanıyor. Yaşar Kemal romancılığını, Sait Faik Abasıyanık öykücülüğünü çağrıştıracak derecede dilini ustaca kullanıyor. Üzülerek belirtelim günümüzde bu geleneğin temsilcileri yok denecek kadar azaldı, Onun için Mustafa Sancar’a Türk Romancılığında türünün bu ekolün son örneklerinden diyebiliriz.
Yazar Sancar bir söyleşide şöyle diyor: “Zenginlik dediğimiz coğrafyadan geliyor, Akdeniz’in Toros’ların doğa zenginliği ile Güneydoğu’nun destanını birbirine kardım. Doğal olarak dilde yeni haritasında bir akarsu gibi aktı.”
Yazar her yeni çıkan romanında gelişerek ustalığını perçinleyen bir performans sergiliyor. Üretken bir yazar olarak Sancar’ın bu eserlerle kalmayacağına inanıyorum. Toplumcu ruh ve coşku ile yazan Sancar, kuşkusuz bizi yeni romanlarıyla, yeni serüvenlerde buluşturacaktır.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.