Mustafa AYDINLI
Değerli dostlar, “Yazılacak o kadar çok konu varken, ortalık toz dumanken fıkranın zamanı mı?” dediğinizi duyar gibiyim. Her şeye rağmen nefes alıp veriyorsak, biraz gülümsememiz gerektiğine inanıyorum. Özellikle de Pazar günüyse. Günlerinizin güzel olması dileğiyle.
HER ŞEY ALLAH’TAN
Bektaşi babası, her gün kasabada “Her şey Allah’tan”, “Her şey Allah’tan” diye mırıldanarak dolaşıp dururmuş.
Bir gün kasabanın muzip delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi babasına arkasından sessizce yaklaşarak, ensesine okkalı bir şaplak atmış, yana çekilmiş, suçu üstlenmeyen havalarda.
Canı fena halde yanan Bektaşi babası sağa bakmış, sola bakmış şamarı atan belli değil.
Olay ikinci defa tekrar etmiş, baba yine sağa sola bakmış, kimse umursamıyor. Üçüncüde yakalanan muzip, Bektaşi’nin kendisine ters ters baktığını görünce;
-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah’tandı. Her şeyi Allah yaptırıyordu?
-Bektaşi, “Anladık Allah yaptırıyor da, hangi deyyusu aracı olarak kullanıyor ona bakıyorum.”
SOFU VE ŞOFÖR
Sofu ve şoför ölmüşler. Cennetin kapısında onları bir melek beklemekteymiş. Melek sormuş:
-“Yaşadığınız sürece ne günah işlediniz?”
Sofu hemen atlamış:
-“Ben sürekli Tanrı için dua ettim. Hayatım boyunca onun yolundan hiç çıkmadım” demiş.
Şoför ise:
-“Valla benim tek kötü huyum vardı o da çok hızlı araba kullanırdım”.
Peki demiş melek:
-“Sofuya sana cennetin gümüş anahtarını, şoför sana da cennetin altın anahtarını veriyorum”.
Sofu bu duruma çok sinirlenmiş ve meleğe sormuş:
-“Ben hayatımı Tanrı’ya adadım, sürekli onun için dua ettim, şimdi bu şoför niye benden üstün tutuluyor?”
Melek cevap vermiş:
-“Sofu efendi sen vaaz verirken herkes uyuyordu, ama şoför araba kullanırken herkes dua ediyordu”
BİR DE SENİN KULUNA BAK
Bektaşi Baba İstanbul’da gezinirken, padişahın sarayı olduğunu sandığı görkemli bir binanın yakınından geçmekte idi. Binanın önünde havalı bir fayton durmuş. Binadan sırmalı elbiseleri olan bir adam çıkınca, muhafızlar selama durmuş. Adam faytona binerken, Bektaşi meraklanıp ve muhafızlardan birinin yanına yaklaşarak soruyor.
-Faytona binen padişah mıdır?
-“Hayır padişahın bir kuludur”
Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. Sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:
-Tanrım, bir padişahın kuluna bak! Sonra, bir de senin kuluna bak! diye söyleniyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.