
Gökteki Nehir (Flodene i Himlen) – (Roman)
Yazar Elif Şafak. Gads Forlag yayınevi. 496 sayfa.299,95 kr. Yayın tarihi: 9 Mayıs 2025. Kitabın Türkçe adı İSKENDER. Türkçe yayın tarihi : 1 Temmuz 2011. İngilizce’den Danca’ya çeviren Louise Ardenfelt Ravnild
“Gökteki Nehir” romanı, insanları dünyaya ve birbirlerine bağlayan doğayı ve hafızayı (otizm) konu alan bir roman.
HABER.dk
1970’lerde Anadolu’dan Londra’ya göçmüş Toprak ailesinin umut dolu, hüzünlü, heyecanlı, sürprizlerle dolu olan bu roman, gidenler ve kalanlar, sevenler ve sevmeyi bilmeyenler konusundadır. Roman, Anadolu’da bir Yezit köyünde başlar. Oradan İstanbul’a, Londra’ya ve Abu Dabi’ye kadar uzanır.
İngiltere’nin 1800’lü yıllarındaki Kraliçe Vıctoria döneminde Londra’da Themsen nehrinin kenarında çok fakir bir anneden bir çocuk doğar. Doğan çocuğa ARTHUR adı verilir. Arthur’un fakirliğin, yoksulluğun pençesinden tek kurtulma şansı hatırlama ve öğrenmede sahip olduğu olağanüstü yeteneğidir. Nitekim Arhur, autistlerde (otizm) görülen çok kuvvetli hafıza yeteneğine sahip içine kapanık bir tiptir.
Arhur, bu yeteneği sayesinde bir matbaada çırak olarak iş bulur. Bu sayede Arthur’un önü dünyaya açılır. Kısa bir süre sonra eski çağın Mezopotamyasındaki Nineveh kentinin harabe surları konusundaki bir kitap Arthur’u buraya gitmeye teşvik eder.
Romanın diğer kahramanı Narin. Romanın bu bölümünde Dicle Nehri’nin Irak’taki kıyısına ve 2014 yılına Yezitlerin yaşadığı bölgeye gidiyoruz. 9 yaşındaki Narin burada vaftiz edilecektir. Narin, annesini göremeden yetim kalmıştır. Yetim kalan Narin ninesinin şefkati ve sevgisiyle onun koruyucu kanatları altındadır. Bununla bağlantılı olarak bu bölümde ninenin kullandığı Türkçe’de yaygın bazı ”şefkat ve sevgi” terimlerinin, örneğin; ciğerimin köşesi, gözümün nuru ve bunun gibi Anadolu kültürüne özgün deyimlerin güzel bir şekilde Danca’ya çevrilmiş olması ilginç.
Narin’in çocukluk yıllarında Türkiye’de yaşamış olduğu eskinin kutsal geleneklerinin, yapıların bulunduğu yer büyük bir baraj projesi (Güney Doğu Anadolu Baraj Projesi) nedeniyle yıkılıp yok edilmiştir. Ancak Narin’in ninesi torununun vaftiz edilmesi konusunda ısrarlıdır. Bu nedenle de nine Narin’i Dicle nehrinin Irak’taki uzantısında bulunan kutsal bir vadinin olduğu yerde vaftiz ettirmiştir. Kısacası Elif Şafak bu romanında Yezitler konusuna da önemli bir yer ayırıyor.
Bu arada Narin vaftiz edilmek için götürüleceği Irak’a geçmeden hemen önce Arthur isimli bir İngiliz’e ait eski bir mezar görür. Bu söz konusu Athur 1850’liyıllarda Londra’da Themsen nehri kıyısında fakir anneden doğmuş olan Arthur’dur. Nitekim romanda sürekli olarak 1850’li yıllarla 2014 yılları arasında gidip geliniyor. Nasıl oluyor da bu esrarengiz insan evinden çok uzak bir yerde gömülü bulunuyor??!! Ve Arthur’un Narin’in yaşamıyla ve kaderiyle bağlantısı nedir?
Arthur’un Londra’da fakir, kimsesiz çocukların gittiği bir okulda zalim okul müdürünün kendisini sopayla döverken yatırıldığı okul müdürünün masasında duran yukarıda sözü edilen bir kitabın açık sayfasında gördüğü ve okuduğu bir kaç sözcük aklında kalır. Bu sözcükler Mezopotamya’daki eski çağlardan kalma bir harebeyle ilgilidir ve Arthur’un evinden çok uzak bu bölgeye gitmesine teşvik eden güçlü nedendir.
Roman okuyucusunu 1800’lü yılların Londra’sının fakir semtleri ile bugünün Türkiyesi’ne ve Yezitler’in yaşadığı Irak’a getirip götürüyor.
Oldukça sürükleyici bir roman.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.