Ünlü Nobel ödüllü Türk yazar Orhan Pamuk’un ‘Kafamda bir Tuhaflık’ adlı romanı Claus Bech tarafından ‘Det Fremmede i mig’ (İçimdeki Yabancı) adıyla Danca’ya çevrildi. Kitap, Gyldendal Yayınevi tarafından Danimarka’da yayımlandı.
Yayınevinin tanıtımında, Det Fremmede i Mig, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un yazdığı ustaca yazılmış büyük ve çok renkli bir roman olarak tanıtılıyor. Orhan Pamuk’un 6 yıl üzerinde çalışmış olduğu, Claus Bech´in güzel bir şekilde Danca’ya çevirdiği bu roman, Mevlüt isimli bir sokak satıcısının yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği İstanbul sokaklarındaki yaşam öyküsünü, maceralı aile yaşamını ve aşk hikayesini anlatıyor.
Konya’nın bir köyünden İstanbul’a çocuk yaşta babasının yanına gitmiş olan Mevlüt, 40 yılı aşkın bir süre sokaklarda yoğurt, boza, pilav satarak, otopark bekçiliği yaparak yaşam ve geçim mücadelesi veren bir insan.
Det Fremmede i Mig (İçimdeki Yabancı) sadece çok güzel yazılmış bir roman olarak kalmıyor. 1960’lı yılların sonunda İstanbul’a gitmiş olan Mevlüt’ün yaşam öyküsü, 2010’lu yıllara kadar yaşadığı, gözlemlediği İstanbul’un zaman içinde geçirdiği değişimleri, sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin içinde geçmiş olduğu değişimleri, siyasi tartışmaları, sağ-sol çatışmalarını, askeri darbeleri de anlatan bir çeşit tarihi kaynak niteliğind,. Bu açıdan, Danimarkalı’ların Türkiye’yi daha iyi anlayabilmeleri için de okunabilecek önemli bir kitap özelliğinde.
Mevlüt’ün aşk hikayesine ve evlenerek yuva kurması konusuna gelince: Mevlüt köyde bir düğünde gözleri çok güzel bir kız görmüştür ve bu kıza aşık olmuştur. İstanbul’dan ve askerdeyken bu kıza amcasının oğlu Süleyman aracılığıyla üç yıl mektuplar yazarak göndermiştir. Ancak bu mektuplar bu kıza değil de bu kızın ablasına (Rayiha) verilmiştir. Bu arada, Mevlüt’ün yakın arkadaşı Ferhat, Süleyman’ın da aşık olduğu ve evlenmeyi planladığı bu kızı (Vediha) kaçırır ve evlenir. Öyle anlaşılıyor ki amcaoğlu Süleyman, o zaman aşık olduğu Vediha’ya Mevlüt’ün gönderdiği mektuları bu kızın ablası Rayiha’ya bilinçli olarak aktarmıştır. Rayiha bu mektupların kendisine yazılıp gönderildiğine inanmaktadır. Amca oğlu Süleyman, Mevlüt’ün Rayiha’yı kaçırmasında da büyük rol oynamıştır. Sayın okuyucu kafanız mı karıştı? O zaman bu kitabı mutlaka okuyun. Sonuçta Mevlüt için söylenecek şey: Kime niyet kime kısmet!!
Mevlüt, Rayiha’yı ilk kez, Rayiha’yı kaçırdıktan sonra görmüştür ve köyden İsatanbul’a gelinceye kadar Rayiha’ya bakıp bakıp ”.Düğünde gördüğüm kız bu kız mıydı?” şüphesi içindedir ve içinde bir tuhaflık vardır. Ama yine de Rayiha’ya ısınıp sever. Mevlüt Rayiha ile evlenip, Türk kültürü anlamında mutlu bir yuva kurmuş ve çoluk cocuk sahibi olmuştur. Buna rağmen Mevlüt sevgilisinin aslında kim olduğunu sürekli düşünmüştür. Zaten romanın Türkçe adı da buradan geliyor.
Romandaki çok şaşırtıcı olaylar dizisini heyecanı kayıp olmasın diye biz bu tanıtımda her şeyi yazmıyoruz. Buna rağmen bir olguyu yazmaktan da kendimizi alamıyoruz: Olayların akışı içinde Mevlüt’ün evlendiği Rayiha, çocuk düşürürken ölür. Mevlüt’n düğünde gözlerine aşık olduğu kızın kaçarak evlendiği Ferhat ise öldürülmüştür. Yani hem Mevlüt hem Vediha (asıl ismi Semiha) dul kalmışlardır.
Gerisini okuyucularımıza bırakıyoruz. Orhan Pamuk bu romanında ilk defa halktan ve sıradan bir kişiyi ele almış. Kız kaçırma, köyden şehre göç, sokak satıcılığı gibi konuları ele alarak çok sade bir dille anlatmış.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.