Kim tahmin edebilirdi ki Gelsenkirchen’in bir kenar mahallesindeki küçük Mesut bir gün dünyanın en büyük liglerindeki en büyük takımlarda top koşturacak. Facebook’ta 30 milyon takipçisi olacak.
Mesut Özil, futbol ile ilgili ilgisiz herkesin tanıdığı, bildiği bir isim hiç kuşkusuz. Mesut Özil, futbolda dünyanın en önde gelen yıldız oyuncu statüsündeki isimlerden biri. Almanların deyimiyle Mesut Özil, dünya şampiyonu, multi-kulti (çok kültürel) idolü, müslümanların örnek bir ismi. Bu kitabın giriş bölümündeki iki önyazıyı Almanya’yı dünya Şampiyonu yapan Antrenör Joachim Löw’ün, hele hele ya çok saygı duyulan ya da nefret edilen bir kişilikteki Real Madrid, Manchester Unitet gibi takımların antrönürlüğünü yapan, kendisini zaman zaman sert eleştiren Jose Mourinho’nun yazmış olması çok anlamlı. Kim tahmin edebilirdi ki Gelsenkirchen’in bir kenar mahallesindeki küçük Mesut bir gün dünyanın en büyük liglerindeki en büyük takımlarda top koşturacak. Facebookta 30 milyon izleyicisi olacak.
Bir çok dünyaca ünlü futbol yıldızı gibi Mesut Özil’in de çocukluk yılları oldukça ağır yaşam koşulları içinde geçmiş. Özil Gelsenkirchen’in (Essen yakınlarında), ağır yaşamın olduğu, harabe benzeri bir kenar mahallesinde büyümüş, ayırımcılığı da hissetmiş olduğu bu çocukluk yıllarını saklısı, gizlisi olmadan çok açık bir dille anlatıyor.
Pahalı transferler hiç kuşkusuz bu düzeydeki bir sporcunun (sadece futbolda değil, aynı konu diğer spor dalları için de geçerli!!) kazançları, paraları sporla ilgilenenlerin kendi kendilerine sordukları, tartıştıkları bir konudur. Bu çok sıcak konu hiç kuşkusuz Mesut Özil için de söz konusu olmuş, medyada gündeme gelmiştir. Biz burada bu konuya ilişkin açıklamaları Mesut Özil’in kendisine bırakıyoruz. İlgi duyanlar kitabın bu konuyla ilgili bölümünü 212-216. sayfalarında okuyabilirler.
Mesut Özil futboluna Gelsenkirchen’de Rot-Weiss (Kırmızı-Beyaz) takımında başladı. Sırasıyla Almanya’da Schalke 04, Werder Bremen, Ispanya’da Real Madrid takımlarında oynadı. Şu anda futbul yaşamını İngiltere’de Arsenal takımında sürdürüyor. Kısaca vurgulayacak olursak, bu kulüp değiştirmeleri her zaman sancısız olmadı. Ayrıntılar kitapta oldukça açık bir şekilde sergileniyor.
Türk kökenli Özil bu otobiyografisinde neden Almanya Ulusal Takımında oynamayı seçtiğini de anlatıyor. Almanya Ulusal Takımı’nın maçlarında neden Alman Ullusal Marşını diğer takım arkadaşlarıyla birlikte söylemiyor? Türkiye’ye karşı İstanbul’da oynanan maçta atmış olduğu golden sonra neden sevinç gösterileri yapmadı? Futbol oynamayı öğrendiği Gelsenkirchen’in ”maymun kafesi” takma adlı mütevazi futbol sahsından dünya’nın en ünlü sahalarına taşınan, hayranlarının hücumuna uğramadan evinden çıkamayan, iki kültür ikilemini çok güzel halleden Mesut Özil daha şimdiden futbol kariyerinin en doruk noktasında olmasına rağmen bir gün rahata kavuşacağı günleri bekliyor.
Sıkılmadan okunabilecek bu ”ÖZİL” otobiyografisinin belki de en güzel ve duygulandırıcı bölümü, bu satırların yazarınca, bu kitabın son iki sayfası. Merak edenlerin bilgisi olsun.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.