Bu kitapta, Danimarka’nın köle ticareti, sömürge adalarda yaşanan insanlık dışı trajik olaylar anlatılıyor. Romanın ana kişisi Faith Netlock, Danimarka’nın 250 yıl elinde bulundurduğu bu adaların Amerika Birleşik Devletleri’ne satmasını, ”Danimarka’nın kanlı ellerini yıkamak” olarak niteliyor.
Bundan 1,5 yıl kadar önce Danimarka’nın eski sömürgelerine ilişkin yayımlanan kitapların bazılarını sizlere tanıtırken, 101 yıl önce 31 Mart 1917 tarihinde Danimarka’nın, 250 yıl kadar sömürgesi olan Karayip Denizinde’ki üç adasını (Skt. Croix, Skt Thomas ve Skt. Jan) Amerika Birleşik Devletleri’ne 25 milyon dolar karşılığında satmış olduğunu belirtmiştik.
Yazar Mick Vraa, Danimarka’nın köleleştirdiği Afrikalı insanları bu üç adada çalıştırarak zenginleştiği bu karanlık dönemde yaşanan yüz kızartıcı olayları roman üslubuyla dile getiren iki kitap yazmıştı. Aynı yazar şimdi bu konuda biraz daha farklı bir tema ile üçüncü kitabını yazdı; FAITH-Sadakat.
Danimarka’nın köle ticareti, bu 3 sömürge adada yaşanan insanlık dışı trajik olaylar, 1660’lı yıllarından 1917 yılına kadar geçen dönem içinde kişisel mektuplarla, raporlarla, gündeliklerle ya da günlük notlarla, resmi yazışmalarla, gemi seyir defterlerınden alınan yazılarla birbirine bağlanıyor. Bu bakımdan bu romana belgesel tarih romanı da diyebiliriz. Nitekim gerçek olaylar bir roman üslubuyla okuyucuya sunuluyor. Ancak bu son kitabın bundan önceki iki kitaptan (Haabet – Umut ve Peters Kærlighed – Vali Peter von Scholten’in Aşkı) farkı, Adalar’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne satılışı ve bunun bu adalardaki halk üzerinde yarattığı duyguların ağırlıklı olması.
Romanın ana kişisi 24 yaşındaki siyahi Faith Netlock da babası Carl Netlock gibi fotoğrafçı. 31 Mart 1917’de bu üç adanın Amerika Birleşik Devletleri’ne devir-teslim törenine katılmıyor. Bunun nedenini de açıklayamıyor. Ancak şöyle bir duygusunu günlük defterine yazıyor (sayfa 7, 2. paragraf); ”Dün gece bir Danimarkalı olarak uyuduk. Yarın bir Amerikalı olarak uyanacağız.” Faith bu sözleriyle, bir vatandaşlıktan çıkarılıp diğer bir vatandaşlığa geçirilmIş olmanın tuhaf, güçlü duygusunu ya da çaresizliğin, bir boşlukta olmanın duygularını dile getiriyor.
Genç bayan Faith, yine günlük defterine yazdığı bir diğer günlüğünü (sayfa 19), doğduğu, büyüdüğü yere olan güçlü bağlılığını, sadakatini, vatanını gönüllü ya da gönülsüz terketmiş ya da terk ettirilmiş insanların içlerinden atamadıkları, belki de atamayacakları çok derin ve güçlü duyguları şu sözleriyle tamamlıyor; ”…İçimde hiç kimsenin benden alamayacağı bir olgu var. Bu olguyu ne bundan 250 yıl kadar önce buraya gelmiş Danimarkalılar ne de bugün buraya gelen Amerikalılar alabilir.”
Faith, Danimarka’nın 250 yıl elinde bulundurduğu bu adaların Amerika Birleşik Devletleri’ne satmasını, ”Danimarka’nın kanlı ellerini yıkamak” olarak niteliyor.
Bugün bu adalara gezmeye gidenlere, ”Acaba cennet denilen yer burası mı?” dedirtecek güzellikteki bu doğa harikasında tarihte yaşanmış çok ağır, çekilemez yaşamın, esaretin tarifleri yapılıyor bu romanda.
Kitabın bitiş yazısı (sayfa 468), Danimarka halkının bugün üzerinde çok konuşmak istemediği, Danimarka’nın bu üç adadaki 250 yıllık insanlık dışı kirli tarihini anlamak açısından çok önemli.
Roman kısa yazılar ve bölümlerle yazıldığı için okunması çok kolay bir kitap.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.