Dünya Edebiyat Tarihi’nin ilk yazılı yapıtı GILGAMIŞ DESTANI Sümerlerin Akad dilinden Danca’ya çevrildi. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konularını işleyen ”epik şiir” üslubu ile yazılmış GILGAMIŞ DESTANI’NDA Uruk kralı Gılgamış’ın ölümsüzlüğü arayışının öyküsü anlatılıyor.
Bugünlerde Danimarka’da, ’çok önemli’ diye nitelendirilebilecek iki kitap yayımladı. Biri, tarihin ilk edebi yapıtlarından biri olan GILGAMIŞ DESTANI, diğeri de Recep Tayyip Erdoğan dönemi boyunca Türkiye’nin iç ve dış politikalarının siyasi, sosyal ve ekonomik durumlarını oldukça anlaşılır bir şekilde irdeleyen ”TANRIDAN HEDİYE-Erdoğan’ın Türkiyesi” (GAVEN FRA GUD-Erdogans Tyrkiet) adlı kitap. Ancak, kurallar gereği ”TANRIDAN HEDİYE-Erdoğan’ın Türkiyesi” kitabının tanıtımını 31Ekim 2019’dan önce yapamıyoruz. Zamanı geldiğinde bu kitabın tanıtımını siz okuyucularımıza sunacağız.
Şimdi GILGAMIŞ DESTANI kitabının tanıtımlarını sunalım:
GILGAMIŞ DESTANI
Kısa bir süre önce yayımlanan 11 kil tabletteki Kral Gılgamış’ın kendisinin yazdığı bu yapıtın Danca’ya çevirisini Morten Søndergaard ve oğlu Sophus Helle doğrudan doğruya Dünya’nın en eski medeniyetlerinden olarak bilinen Sümerler’in Akat dilinden yaptı. Çivi yazılı tabletlerin toplam sayısı 56’dır.
Dünya Edebiyat Tarihi’nin ilk yazılı yapıtı olarak kabul edilen Gılgamış Destanı bugünkü Irak’ın güneyinde yer alan ve tarihin en eski kentlerinden biri olan Fırat nehri kenarındaki URUK’ta (bugünkü al-Warka harabeleri) yazıldı. Kil tabletler üzerine yazılmış olan bu destanın, kil tabletlerin kırılmış olması ve kırık parçaların tamamının henüz bulunmamış olması nedeniyle eksiklikleri bulunmaktadır. Yazarlar eldeki kil tabletleri mümkün olduğunca çevirmeye çaba gösterdiklerinin, eksik tabletler nedeniyle boş olan yerlerde boş satırlar bıraktıklarının altını çiziyorlar ve zaman içinde yeni tabletlerin bulunması durumunda bu gün yazılmış bu destanın daha değişik bir içerik kazanabileceğine de dikkati çekiyorlar.
Kahramanlık, savaş, yiğitlik konularını işleyen ”epik şiir” üslubu ile yazılmış bu destanda Uruk kralı Gılgamış’ın ölümsüzlüğü arayışının öyküsü anlatılıyor.
Gyldendal Yayınevinin yayımladığı bu kitabın 7 – 13 sayfalarında destanda adı geçen kişiler, yerler, tapınak isimleri ayrı ayrı başlıklar altında tarif edilerek tanıtılıyor. Örneğin ”Gılgamış’ın” tanıtımı; Uruk kenti kralı, 3’te iki tanrı, 3’te bir insan. ”Ea”, bilgeliğin tanrısı, insanların koruyucusu ve en soğuk kanlı tanrı. Yeraltı dünyasının tanrılarından ”Namtar” veba ve ölüm tanrısı v.b. gibi.
Öyle ki, kitabın sadece bu tanıtım bölümü bile bundan 3-4 bin yıl önceki Mezopotamya’da düşünce yapısını, toplumsal yapıyı ve yaşam biçimini biraz da olsa anlayabilmek açısından çok ilginç, bir o kadar da önemli.
Kitabın sonundaki 20 sayfalık ek açıklamalar bölümü, çok özetle de olsa, bundan 4 bin yıl öncesine kadar giderek çok farklı kültürlerden oluşan Mezopotamya’nın o zamanki Sümerler, Babil, Asurlar , Hititler gibi farklı toplumlarının yapılarını, kullanılan dilleri ve daha bir çok bilgiyi aktarıyor.
Bu kitap, Dünya çapındaki bir edebi yapıtın küçük bir bölümü olmasına rağmen olağanüstülüklerle, tuhaflıklarla bezenmiş, okuyucunun edebiyat zevkine, tabiri caizse, doping etkisi yapacak nitelikte önemli bir kitap.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.