Danimarkali gazeteci-yazar Lasse Elegaard’un “TANRININ HEDİYESİ-Erdoğan’ın Türkiyesi” adını verdiği Türkiye ile ilgili ikinci kitabında bu kez Recep Tayyip Erdoğan(RTE) dönemini, iç ve dış siyaseti ağırlıklı olmak üzere, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla irdeliyor.
Bir çok yıllar Türkiye’de yaşamış olan Gazeteci-yazar Lasse Elegaard’un Türkiye ile ilgili ikinci kitabı bugün Danimarka’da yayımlandı. Lasse Ellegaard, “TANRININ HEDİYESİ-Erdoğan’ın Türkiyesi” adını verdiği kitabında bu kez Recep Tayyip Erdoğan(RTE) dönemini, iç ve dış siyaseti ağırlıklı olmak üzere, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla irdeliyor. Çok kısa vurgulayacak olursak Lasse Ellegaard’un Türkiye ile ilgili gözlemleri, saptamaları genelde hayret uyandıracak derecede bilgilerle dolu. Lasse Ellegaard bu kitabında her ne kadar zaman zaman kendi sübjektif görüşlerini dile getiriyorsa da genelde olaylara analitik ve objektif yaklaşıyor.
Bu vurgulamayı yaptıktan sonra şimdi kitabın içeriğinden kısaca söz edelim:
Lasse Ellegaard, önce giriş bölümünde RTE’yi kısaca şöyle tanıtıyor: “2003’te ilerici Müslüman demokrat olarak uluslararası sahneye çıkmış, ancak zaman içinde demokrasi postuna bürünmeye bile gerek görmeyen İslamcı kurt, popüler siyasi yetenekli, diktatörce bir güce ulaşmış bir kişilik.” Ancak seçmen RTE’yi öyle görmüyor. RTE seçmenin gözünde Müslüman/İslam dünyasında 1960’lardan bu yana en popüler, bugüne kadar görülmemiş işleyen bir sağlık sisteminin kurucusu, etkin bir alt yapının mimarı, halka etkin, ucuz ve güvenilir bir enerji sağlayan prestiji yüksek bir kişilik.
Lasse Ellegaard, RTE’nin, 3Y ile (Yoksulluk, Yasaklar ve Yolsuzluk) ile mücadele parolasıyla 2002’de yönetime geldiğini, ilk başta işlerin iyi gittiğini vurguluyor ve nitekim RTE yönetiminin 2002 yılından bu yana yapılan tüm 9 seçimden (6’sı genel seçim ve halkoylamaları, 3’ü yerel seçim) başarıyla çıktığını, en önemlisinin de Nisan 2017 seçimleriyle paralamenter sistemden başkanlık sistemine geçerek gücünü pekiştirdiğini belirtiyor.
Türkiye’nin Avrupa’nın eşiğinde bir ülke olduğuna dikkati çeken Lasse Ellegaard, coğrafi, kültürel ve daha bir çok bakımdan hem Hritiyan Avrupa’nın (bir o kadar da Danimarka’nın) hem Müslüman Orta Doğu’nun bir parçası olduğunun gözardı edilemeyeceğini, bu nedenle de bu kitabı yazdığını açıklıyor.
Her ne kadar kitabın adı “Erdoğan’ın Türkiyesi’ ise de, Lasse Ellegaard gerek iç gerekse dış politikalara ilişkin irdelemelerinde RTE dönemine ilişkin olayların, gelişmelerin arkasında yatan nedenleri tarihe geri giderek açıklamaya çalışıyor. Sadece bu olgu bile okuyucuyu siyasi tarih konusunda bilgilendicek nitelikte. Örneğin; Türkiye’nin, hakir görüldüğü durumlarda bile batının istediğini sadakatle yapmak alışkanlığında olduğunu, buna karşılık batının Türkiye’ye ihtiyacı olduğu durumlarda aynı karşılığı vermediğini öne çıkarıyor. NATO’nun, Avrupa Birliği’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve genelde batının, Türkiye’nin büyük kaygı duyduğu güvenlik tehlikelerine karşı kayıtsız kaldıklarını bu duruma örnek veriyor. Lasse Ellegaard, bu durumun, RTE’nin son zamanlarda Putin ile yakınlaşma yolunu açmakta rol oynadığına dikkati çekiyor.
Lasse Ellegaard’un bu oldukça önemli kitabında yer alan konuları teker teker özetlemek bile yeterli olmayacağı için biz sadece okuyucunun iştahını açsın diye, 16 başlık altına yazılan kitabın bir kaç başlığın adını yazmakla yetiniyoruz. Örneğin;
- Bir Fethullah Gülenci sempatizanının portresi (sayfa 131-144)
- Politik İslam’ın hız kazanması, (sayfa 20-45)
- Kürt sorunu (sayfa 194-228)
- Anayasa tartışmaları (sayfa 262-278)
Ayrıca, Lasse Ellegaard’un kitabın bitiriş bölümümdeki irdelemeleri de okumaya ve üzerinde düşünmeye değer.
Bu kitap sadece Türkiye’den uzun zaman uzak kalmış Türkiye kökenliler için değil Türkiye konusuyla ilgilenen her kes için okunması gerekli bilgilendirici bir kitap.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.