Berlin Duvarı’nın yıkılışından 30 yıl sonra Doğu Avrupa
Hatırlanacağı gibi, 30 yıl önce 1989 sonbaharında yüzbinlerce Doğu Alman o zamanki yönetimi protesto etmek için sokaklara dökülmüştü. Kalabalık halk kütlesi “ hal biziz” sesleriyle komünizme baş kaldırmış ve özgürlük istemişti. Kısa bir süre sonra da vatandaşa seyahat özgürlüğü hakkı tanınmıştı. Ve yine aynı yılın sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin peyk ülkeleri Doğu Almanya, Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan’da komünist rejimler tamamen çökmüştü.
Milyonlarca Doğu Avrupalı artık özgürlüğe kavuşmuştu, demokratik ve daha iyi bir dünyada daha mutlu vatandaşlar olarak yaşamanın yolu açılmıştı. Ancak bu durum gerçekleşti mi?
Gazteci-Yazar Thomas Ubbesen yine gazeteci-yazar ve Doğu Avrupa’yı iyi tanıyan Anne Haubek ile bir sonbahar ve kış ayları boyunca Doğu Avrupa ülkelerini gezerek Doğu Avrupa ülkeleri halklarıyla konuşmalar görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde insanlar Doğu Avrupa’ya gelen yeni özgürlükleri nasıl kullandıklarını soruyorlar.
Thomas Ubbesen sonuçta, “ her şey sanıldığı gibi güllük-gülistanlık” olmadığı sonucuna vardıklarını vurguluyor. Yazar, rejimlerin çökmüş olmasından memnun olmanın zor olduğunu, katı rejimden yeni özgürlükçü rejime geçiş döneminin çok sancılı olduğunun altını çiziyor. Ubbesen, milyonlarca insanın büyük çöküntüye düştüğünü, pek çok insanın özürlüğün bir hayal olduğu duygusu taşıdıklarını belirtiyor. Ubbesen, Doğu Avrupa toplumlarında eşitsizliğin çok büyük olduğunun altını çiziyor ve özellikle 40 yaşın üstündeki Doğu Avrupa halkını “kaybedilmiş bir kuşak” olarak tanımlıyor.
Thomas Ubbesen ve Anne Haubek, konuştukları, görüştükleri pek çok insanın, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından önceki dönemi özlediklerini, çünkü, hiç değilse o dönemlerde belli bir güvenlik içinde olduklarını dile getirdiklerini belirtiyorlar.
Oldukça ilginç bir kitap.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.