Batıya Karşı Batı adlı kitabında,21. yüzyılda batının kendi içindeki siyasi sorunlarını anlatmaya çalışan sol görüşlü yazar Rune Lykkeberg ”Batının Batıya kaşı olması, Batıya yönelik eleştiriler kendi içinden geliyor.” temasını işliyor.
Yazar Rune Lykkeberg’in kitaba önzöz /giriş bölümünden açıklamalar: ”Batıda zaman kızgınlık zamanı ve intikam dönemi. Eski liderler atılıyor. Otoriter rejimler devriliyor. Kökleşmiş kurumlara saldırılıyor. Eskiden konmuş olan kurallar artık geçersiz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra getirilmiş o zamanlar ”yeni düzen” dediğimiz düzenler artık ”eskimiş düzenler” olarak tanımlanıyor.”
Yukarıda sayılan gelişmeler, olaylar dizisi çok gürültülü karmaşık bir Dünya izlenimi bırakıyor. Ancak Rune Lykkeberg burada çok önemli ve üzerinde gerçekten düşünülmesi gereken bir sonuç çıkarıyor: ”Tüm bu olaylar gelişmeler batı dünyasında barışçı ve medeni bir şekilde gerçekleşti. Ortadoğu’daki, Afrika’daki, Asya’daki gibi şiddet, huzursuzluk ve savaşlar olmadı. Bunun yerine gösteriler, halk oylamaları ve demokratik seçimlerle gerçekleşti. İngilterenin Avrupa Birliği AB’den çıkması (Brexit), Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump’ın başkan olması gibi.
Bu olaylar her ne kadar büyük devrimci olaylar olmasa da batı dünyasında, demokrasinin, liberalizmin sonu, popülerci hareketlerin zaferi olarak tanımlandı. Eski rejimlerin son bulduğu şeklinde değerlendirildi.
”Kızgınlıklar protesto gösterileriyle ve oy kullanma şeklindeki tepkilerle ifade edildi. İntikamlar da siyasi sistemde temsil edildi. Bu durum bir çöküş olmuş gibi görünse de olayları ve gelişmeleri iyi kavradığımızda bunun yeni bir sürece geçiş dönemi olduğu görülür.” diyor yazar Rune Lykkeberg ve buna Fransa genelindeki Sarı Yelekliler’in Başkan Macron’a karşı gösterilerini ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump’ın yönetimi ele geçirmiş olmasını örnek gösteriyor.
Rune Lykkeberg bu kitabında batı ülkeleri toplumlarının yapılarını da, çok bilinen ancak üzerinde fazla düşünülmeyen örnekler vererek irdelemelerde bulunuyor. Amerikan toplumu, Sovyet toplumu gibi. Batı toplumlarındaki yapıya eleştirel yaklaşan Rune Lykkeberg ancak buna rağmen batının genelde daha ileri ve gelişmiş olduğunun da kabul edilmesi gerektiğini öne sürüyor.
Batıdaki toplumsal kalkınmanın, gelişmişliğin doğudakinden, özellikle komünist rejimlerden farklı olduğu, batıda bireysel hırsların yükselmede rol oynadığını, doğuda ise sistemin mekanik bir şekilde başarıya ulaşma çabası gösterdiğini savunuyor. Örnek olarak da Amerikan atletlerinin, gettolardan çıkıp büyük çabalar göstererek yeteneklerini geliştiren ve yıldız olan atleri, doğuda ise sistemin yardımıyla büyük başarılar gösteren atletleri öne çıkarıyor.
Tarihin hiç bir döneminde özgürlüklerin, eşitliğin, güvenliğin, zenginliğin ve refahın bugünkü düzeyde görülmediğini savunuyor ve batıdaki radikal sistem eleştirmenlerinin ve entellektüel çevrelerin kesinlikle bir komünist ülkeye göçmediklerini, bu kimselerin batılı üniversitelerde çalıştıklarının altını çiziyor. Ayrıca, ”Neden batılı ülke insanları bir doğu ülkesine göçmüyor ve iltica etmiyor da, doğulular çok eleştirdikleri batılı ülkelere gitmeyi tercih ediyor?” sorusunu soruyor. Ve devam ediyor: Biz batıya karşı sert eleştiriler yöneltiyorduk, ancak buna rağmen batılı ülkelerde tarihin en özgür, en adil ve güvenlikli toplumlarında yaşıyoruz.”
Sonuçta; ”Batının Batıya kaşı olması, Batıya yönelik eleştiriler kendi içinden geliyor.” teması işleniyor kitapta. Sol görüşlü Rune Lykkeberg, 21. yüzyılda batının kendi içindeki siyasi sorunlarını anlatmaya çalışan bu kitabında kendi görüşleri açısından;
- Batı nedir
- Dışarıdan Batı’ya bakış açısı,
- Tepkiler ve krizler,
başlıklarını taşıyan bölümler altında tarihin ve politikanın felsefi bir irdelemesini yapıyor.
Tarih ve toplumsal bilim dersleri verenlerin, eğitim programlarında bu konularda dersleri olan yüksek eğitim düzeyindeki öğrencilerin, Doğu – Batı ilişkilerine ilgi duyanların yararlanabilecekleri bir kitap.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.