7 kuşak İstanbulluyum, ama iş hayatında İstanbullu olmanın sadece zararını gördüm.
Danimarka’ya kaç yılında ve ne sebeple geldiniz?
’1986’nın Mayıs ayında geldim Danimarka’ya. Türk Hava Yolları’nda çalışıyordum. İstanbul’da 9 yıl çalıştıktan sonra THY Kopenhag bürosuna tayinim çıktı.’
Bu ülkeye gelmeden önce ne tür beklentileriniz vardı?
’Önce haritadan yerine baktığımı hatırlıyorum. Hiç bir beklentim ve fazla bir bilgim yoktu Danimarka hakkında. 4 senelik görev sürem bitince geri dönecektim. Ancak burada eşimle tanışınca planlar değişti. Evlenip burada kalınca da THY’deki görevimi bırakmak zorunda kaldım.’
İlk yıllarda karşılaştığınız zorluklar neydi?
’Doğrusu hiç bir zorlukla karşılaşmadım. Eşim çok çalıştığı için geniş bir iş çevresi vardı. Ben de elçilik ve THY çevresiyle görüşerek önce kendi çevremi, sonra da aile çevremizi oluşturdum. Danimarkalılarla dostluğum da zamanla gelişti.
Tek zorluk dildi benim için. İngilizce konuşmam başlangıçta bir avantajdı tabii. Liseyi özel Kadıköy Kız Koleji’ni bitirdim ve 18 yaşındayken THY genel müdürlüğünde çalışmaya başladım.’
O halde dil kursuna gitmediniz
’Hayır gitmedim. Danimarka dili gramerini Murat Alpar’dan, pratiğini de Berlitz’ den öğrendim. Ama evde Türkçe’nin dışında hiçbir dil konuşulmadı, çocuklarımızla hep Türkçe konuştuk.’
Turizm işine nasıl başladınız?
’Eşimin Türk işçilerine uçak bileti sattığı bir acentesi vardı. Sonra bu seyahat bürosunu büyütüp Danimarka’dan Türkiye’ye gidecek turistlere bilet, otel ve tur satalım dedik ve kendi turizm şirketimizi kurduk.
İlk yıllarda Kopenhag ve çevresinde yaşayan işçi ailelerini evlerinden minübüsle toplardık. Minibüsün arkasında da onların valizleri için trailer vardı. 1996’nın sonuna dek sürdü bu yolcu ve bavul toplama işi.
Eşimin firmasında çalıştığım ilk yıl sadece küllük boşaltıp kahve servisi yaptım. Bir kadınla iş yapmaya alışkın olmadıklarından olsa gerek , güvenip bilet parasını bile bana vermezdi vatandaşlarımız. Sanırım benim Türkçem de Türkiyeli vatandaşlarımızın kulaklarına tanıdık gelmedi.
Hayatımın uzun bir dönemi turizm işiyle geçti. 1977-2013 yılları arasında sadece havayolu ve turizm işinde çalıştım. Dönemin Kopenhag Büyükelçisi Onur Öymen’in de cesaretlendirmesiyle, kendi firmamızda tur ve charter operatörlüğü yaptım.’
Kimbilir neler yaşamışsınızdır Kopenhag’daki iş hayatınızda?
’Hem de nasıl… Danimarka’da birçok ilklere imza attık. Antalya Gazipaşa’ya ilk charter uçağını biz uçurduk. Tayland, Londra ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ilk charter seferlerini biz başlattık.
Tyrkiet Eksperten adlı firmamızla, Danimarka’nın en büyük tur operatörleri arasında 3. sırada yer aldık, bunlar önemli başarılar.
Bu ilklerin yanısıra Tayland’da patlak veren tsunami, terör bombalarıyla Türkiye’ye azalan bilet satışı ve İzlanda volkanlarının uçuşları etkilemesi sonucu batan hava yolları gibi birçok felaketten de nasibimizi aldık. Birlikte çalıştığımız Onur Havayolları battı ve kendisiyle birlikte bizi de batırdı. 2014’te bitti turizmle işimiz ve firma kapandı.
Türkiye’de olsam bu kadar hareketli ve yoğun bir hayatım olur muydu bilmiyorum, ama iş hayatında İstanbullu olmanın yararını değil, bilakis zararını gördüm.’
Danimarka’da yaşamanın güzel yanları neler?
Burada insanlar dürüst ve çalışkan, vatanlarını veya ülkelerini düşünüyor, devletine güven duyuyorlar. Ayrıca çocuklarını iyi yetiştiriyorlar, kendilerine ve ailelerine zaman ayırmaları çok güzel.
Kendilerine güvenen çocuklar yetiştiriyorlar burada, özsaygı ve özgüvenle büyüyor çocuklar. Ezber değil araştırmacı bir yöntemle eğitim alıyorlar. Bütün çocuklar küçük yaştan itibaren spora yöneltiliyor ve her keseye uygun, ucuz üyeliklerle spor yapma şansı veriliyor ailelere, bunlar çok önemli bence.’
Türkiye’den özlediğiniz şeyler var mı?
’En başta ailem tabii. 7 göbek İstanbulluyum. Türkiye’nin iklimini, dostlarımı ve oradaki sıcak insan ilişkilerini özlüyorum. İşimden dolayı sık sık Türkiye’ye seyahat ettiğim için pek de hasret yaşamadım doğrusu. Evimiz ve işimiz bir tür Türkiye misyonerligini üstlendi Danimarka’da’.
Danimarkalı yakın arkadaşlarınız var mı?
’Evet, biri komşum olmak üzere çok yakın diyebileceğim 3-4 Danimarkalı dostum var. Ayrıca hem Danimarkalı, hem de diğer ülkelerde çok sayıda arkadaşım var’.
Hayatınızın sonuna dek Danimarka’da mı yaşamak istiyorsunuz?
’Hem burada, hem Türkiye’de, hem de başka ülkelerde yaşamak istiyorum. Tek ülkede yaşamak istemiyorum. Danimarka’da yaşamayı seviyorum, ama çocuklarım nerede yaşarsa oraya da gidebilirim. Büyük oğlum Malezya’da Arla firmasında calışıyor, küçük oğlum Kopenhag Üniversitesi’nde dataloji ve ekonomi eğitimi alıyor.’
Gelecek için bir hayaliniz var mı?
’Babam o yıllarda elçilikte çalıştığı için Endonezya Jakarta’da doğdum. Erken yaşta çalışmaya başladım ve çok gezdim. 62 yaşında kariyer değiştirdim, şimdi saygın ve köklü bir kurumda (Sankt Lukas Stiftelsen) yönetici yardımcılığı yapıyorum. Bundan sonra artık babaanne olup torun büyütmek istiyorum’.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.