Tatillerini Türkiye’de geçirenler, İsveç’e küçücük kutular, keseler, bohçalar içinde altın, kolye, yüzük ve bileziklerle döndüler… Kasım, aralık ayları İsveç’te de düğün, nişan zamanıdır. Yeni kuşak gençler, evlenecekleri kişiyi Türkiye’den seçseler de düğünlerini, nişanlarını, doğup büyüdükleri, okullarında okuyup işe girdikleri İsveç’te yapmayı yeğliyorlar. Türkiye, onlar için artık nostaljik bir ‘dede yurdu’dur
Ali Haydar Nergis – İsveç (Malmö)
Eskiden, düğün, nişan törenleri için Türkiye’nin bir kasabasına, köyüne gidilir; toplanırdı eş, dost, hısım, akraba; çalsın davullar, zurnalar, kemençeler… Artık o günler çok gerilerde kaldı. Birinci kuşak, emeklilik günlerinde köylerine gidip üstü sac kaplamalı, beyaz badanalı evler yaptırsalar da köy, artık gidilmeyen, görülmeyen, sürekli yaşanmayan bir yerdir orada, uzakta… Köy ve kasaba düğünleri, babalar, dedeler tarafından ballandırılarak anlatılan birer anıdır artık…
ANILAR UÇUŞUYOR
Ankaralı Yusuf, içine sindiremese de, oğlu Kemal’in düğününü aralık ayının son haftasında, İsveç’te, görkemli bir salonda yapacak. Davul, zurna yerine Danimarka’dan orkestra getirtecek… İçkiyse içki, yemekse yemek, yad ellerde, eski köy ve kasaba düğünlerini aratmayacak. Kemal’in düğün hazırlıkları sürerken kafasının içinde anılar uçuşuyor Yusuf’un. Fatte (Fatma) ile evlendikleri günleri anımsıyor. Köylerindeki bir düğünde, Fatte daha çok genç, halay başı olarak mendil sallarken çekilen bir VHS videosunu yollamışlar İsveç’te tersane işçisi Yusuf’a. Videoyu izlemiş, haber yollamış köydeki ana babasına, “Gidin, Fatte’yi isteyin!” demiş. Sonra atlamış uçağa gitmiş. Konsoloslukta evlilik işlemleri başlatılmış. Davullu, zurnalı bir köy düğünü sonrası İsveç’e gelmişler.
Oğlu Kemal’i ikinci evliliğine hazırlarken bunları düşünüyor Yusuf. O kasetli video günler geride kaldı. Şimdi akıllı telefonlar var. Karşılıklı açıyorlar telefonun kamerasını. Coşkulu duygusal konuşmalar. Şunu isterim, bunu isterimler… Sonunda anlaşıyor gençler.
FATTE’NİN İŞLERİ
Fatte, bir pazar sabahı erkenden uyandırdı Yusuf’u: “Kalk, kalk gidiyoruz!”
“Hayrola, nereye Fatte?”
Fatte’nin şehla gözlerinin içi gülüyor: “Çoktandır seninle gezmelere çıkmadık, Baş başa felekten bir gün çalalım bugün. Gidelim, gezelim, o büyük mobilya mağazasında İsveç köftesi ısmarla bana…” Yalan dubare bu sözler! Fatte, bir işler çeviriyor yine.
“Senin böyle huyların yoktu Fatte, ne gezmesi, köfteni evinde yapamıyor musun?” Fatte’nin inadı inat. Yusuf’u evden uzaklaştıracak. Kemal’i yalnız bırakacak. Onlar çıkarken Kemal arka odada uyuyor. Az sonra, Türkiye’den beklenen telefon geliyor Kemal’e. Köydeki akraba arıyor: “Bak, beni iyi dinle Kemal, telefondaki görüntüleri dikkatle izle! Bak, şu pembeli, Danacı Yılmaz’ın kızı Gülsüm. Çok akıllı, terbiyeli bir kızdır… Kemal, biraz bekle, yengen de konuşacak seninle!” Yenge alıyor görüntülü telefonu: “Bak, Kemal, bu kızın çok isteyeni var. Niyetin ciddi ise elini çabuk tut!” diyor.
“Yenge, sana güveniyorum, hallet bu işi! Kızla konuş, telefon numaramı kaydetsin, arasın, canlı görüşelim!”
“Tamam, bu işi olmuş bil!” dedikten sonra, asıl söyleyeceğine giriyor:
“Bak Kemal, bu işi halledersem bir burma bilezik alacaksın bana!”
“On burma bilezik feda olsun yengeme. Yeter ki Gülsüm’le bir araya gelelim!”
VER ELİNİ İSVEÇ
Kemal, bu görüşmeden birkaç hafta sonra atladı uçağa, ver elini Ankara, oradan da köye… Yüz yüze konuşup anlaştılar Gülsüm’le. Resmi nikâhtan sonra vize işlemlerini başlattılar. Başvuru yaklaşık altı ay sonra sonuçlandı. Kemal, Gülsüm’ü alıp İsveç’e getirdi. Gülsüm, şimdi Yusuf’un evinde düğün gününü bekliyor. Yusuf, yaldızlı kâğıtlara basılmış düğün davetiyesini önüme koydu.
Devran değişiyor. VHS videolarının yerini akıllı telefon kameraları alıyor. Anadolu düğünleri, artık Avrupa’nın modern kentlerindeki görkemli salonlara taşınıyor.
Düğün hazırlıkları sürüyor. Aralığın ikinci haftasına şunun şurasında ne kaldı. Bize de göreneğe uyup Gülsüm’e altın takmaktan başka seçenek kalmıyor… Mutlu olsun, kaderi güzel olsun Gülsüm’ün. Onlar ersin muradına, biz çıkalım kerevetine…
(Not: Bu yazıda, kişilik haklarını korumak için, gerçek adlar yerine takma adlar kullanılmıştır.)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.