Yaz tatili başladı. Danimarka’da yaşayanların sosyal medyadaki paylaşımlarından en az yarısı okullarından mezun olan gençlerin resimleriyle dolu. Temel eğitimi bitirenlerin ellerinde kırmızı gül, liseyi bitirenlerin kafasında beyaz şapka. Sokaklar kamyon kamyon, bağıra çağıra, herkese el sallayarak geçen gençlerle dolu.
Okullar bir taraftan tatile hazırlanırken bir taraftan bir sonraki eğitim yılın programları, işbölümü, projeler, meslek içi kurslar derken büyük bir telaşın içinde olurlar. Okullardan mezun olan gençler ise yaşamlarında yeni bir döneme adım atacak olmanın heyecanıyla yerle gök arasında bir yerlerde bulurlar kendilerini. Duygularıyla mantıklarının kavgasında bir taraftan hayaller kurarken bir taraftan da bilinmeyene doğru atılan adımın ürkekliğini yaşarlar. Yetenekler, ilgi alanları, beklentiler, yaşam koşulları ve olanakları bu kararların netleşmesinde etken olacaktır. Ama en büyük etken diplomaya düşen somut notlardır.
Bizim kuşağın ilkokul karnelerinde iki farklı not vardı. Bir tarafta öğretimdeki başarıları ortaya koyan, matematik, sosyal bilgiler gibi derslerin somut notları, diğer tarafta eğitimin kazandırdığı toplum ve nezaket kurallarına uyum gibi soyut değerlendirmeler. Ders sonuçları sözlü ya da yazılı sınavlarla belirlenirken davranış notları gözlemle, toplumun değer yargılarının ışığında değerlendirilirdi. Güne kendimize ve çevremize “… küçüklerimi sevmek büyüklerimi saymak…” adına söz vererek başlardık. Beyinciğimize kazılmış bu sözler, toplumun temel taşlarından olan sevgi ve saygı, çalışkanlık ve dürüstlük, yurt ve halk sevgisi ana sütünden gelen yaşam iksiri gibi bilinç altında bizim davranışlarımızı yönlendirirdi. Attığımız her adım, söylediğimiz her söz bu bilincin ışığında olurdu. Eğitim ve öğretim, sadece okuyan yazan değil, düşünen ve sorumluluğunun bilincinde olan bir kuşağın yetişmesi için hem aileler hem de eğitim kurumları tarafından ciddiye alınır ve bu konuda titiz davranılırdı. Eğitim ve öğretim içiçe, birbirini tamalayan unsurlar olarak algılanırdı.
Danimarka öğretim pedagojisi ezber bilgiyi reddeder. Öğrencinin okuduklarını ya da duyduklarını analiz etmesi, eleştirmesi, konu hakkında özgün fikirler sunması, araştırarak bilgiye ulaşmasına önem verir. Kalıplaşmış müfredat programları ve belirlenmiş kitaplar yerine öğrencinin ilgi ve yeteneklerini önemseyen, heveslendiren, bilgiye ulaşmanın yollarını gösteren metodlara ağırlık verir. Kalıplaşmış bilgileri öğretmek yerine, bilgiye ulaşmanın yollarını öğretir, yani öğrenmeyi öğretir. Bu yöntem aynı zamanda öğrencinin bilgi edinme sorumluluğunu üstlenmesine yöneliktir. Özgür düşünen ancak kendi sorumluluklarının da farkında olan nesiller yetiştirmeyi amaçlar.
Danimarka eğitim pedagojisi ise toplumsal kuralların benimsenmesine yöneliktlr. Çevresindeki herkese saygılı davranmayı, üstlendiği görevleri yerine getirmeyi, işbirliğini, çevre ve doğa bilincini çok küçük yaşlardan itibaren gelecek nesillere aşılamayı amaçlar.
Okumak bilgiye ulaşmanın en hızlı yoludur. Okuduklarımızın pekişmesi için tekrarlanması, analiz edilmesi, tartışılması ve ayıklanması gerekir. Sözlü ve yazılı her bilgi mantık süzgecinden geçmelidir. Eleştirel okuyucu bilgiye en hızlı ulaşan kişidir denir pedagojide. Okuma düşünme mekanizmasını harekete geçirdiği zaman yararlı olmaya başlar, kalıcı olur, farklı kullanım alanlarına yayılır, edinilen bilgi kişiselleşir.
Eğitim ve öğretim birbirinden farklı değerlendirilemez. Birbirini tamamlar, biri geliştikçe diğeri de gelişir, geriledikçe de ikisi birden geriler. Bilgi edindikçe dünyayı, çevremizi, doğayı, toplumu daha iyi anlamaya başlarız. Toplumun ve doğanın dinamiklerini doğru değerlendirebiliriz. Yanlışları ve hataları daha hızlı farkederiz. İyi ve kötü arasındaki farkı görürüz. Hem fiziksel ve ruh sağlığımız hem de çevremizle olan ilişkilerimiz daha bilinçli olur. Eğitim ise bilgilerin ışığında davranışlarımızı yönlendirir. Duygularımıza daha yakın oluruz, sevginin ve saygının terazisi daha adil olur. Aklımızın rehberi vicdanımız olur.
Yaz tatilinde çocuklarınızla birlikte okumaya zaman ayırın. Okuduklarını tekrarlamasına, analiz etmesine, cümlelerin anlamları üzerinde tartışmalarına fırsat verin. Okuduklarını tecrübeleriyle değerlendirmeye, konu üzerinde fikir yürütmeye yönlendirin. Böylece hem okuduklarını daha iyi anlayacak hem de öğrendikleri kalıcı olacaktır. Kelime dağarcıklarına kattıkları yeni kelimeler ise bu çabaların mükafatı olacaktır. İyi yazlar.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.