Kendisiyle söyleşi yaptığımız bu konuğumuz, isminin yayınlanmasına gerek duymadığını ve yazılmamasını istedi, biz de buna saygı gösteriyoruz.
Bu söyleşileri yaparken, tek amacım bu toplumdaki yurttaşlarımıza yeni bir ülkede yeni bir hayata başlamanın zorluklarını onların kendi ağzından aktarmak.
Bu haftaki konuğumuz 53 yaşındaki C.I.
Danimarka’ya yolu aşk yüzünden 1995 yılında düşmüş ve o tarihten bu yana eşi ve aileye katılan çocuklarıyla Kopenhag’da yaşıyor. Türkiye’de üniversite eğitimini matematik üzerine yapmış C.I, ama Kopenhag’da başka alanda çalışıyor.
Danimarka’da hangi eğitimi aldın?
1999-2002 yılları arasında 3 yıl Danca kursuna gittim.
Daha sonra Kopenhag’da bilişim teknolojileri üzerine master eğitimi yaptım.
Danimarka’daki ilk işin neydi?
İlk işim bir öğretmen okulunun (Frederiksberg Seminarium) kantininde mutfak işiydi. İstediğim işi ne yazık ki sürekli olarak bulamadım.
İlk yılların zorlukları nelerdi?
İlk yıllardaki en büyük zorluk tabii ki dil.
Dil herkesin yaşantısında çok önemli bir role sahip. Geçen yirmibeş yıldan sonra iş arkadaşlığı, günlük konuşma dilinde veya okuduğumu anlamada pek bir sıkıntım yok artık. Ancak yaşam biçiminden ve bazen de kültür farkından kaynaklanan, insanlarla beraber zaman geçirirken, duygu ve düşüncelerimi tam olarak karşımdakine anlatamama eksikliğini halen yaşıyorum.
Yeni bir dil öğrenirken, farkında olmadan o dilin içinde barındırdığı yaşama biçimiyle alakası olan unsurlar da öğrenilir. Her kültür grubunun da bir alt dili var elbette. Bu açıdan yeni bir dil öğrenirken, o dili yaşatan topluluğun kültürü ile ilgili de fikir ediniyoruz. Tanıdıklarımdan ve Danimarkalı eşimden bu konuda yeterli bilgi ve desteği aldığımı düşünüyorum.
Dil engelini zamanla atlatmış olsak bile havanın ağırlığı, kışın çok uzun ve soğuk olması; ev dışında geçirilecek yaşamı çok fazla kısıtlıyor burada.
Danimarka’ya gelmeden önce ne tür beklentilerin vardı?
Ülkenin gelişmiş olması ve bu gelişmişlikten doğan rahat bir yaşam biçiminin varlığı… Evet, düşündüğüm gibi oldu, beklentilerime uyan bir yaşam tarzım var Danimarka’da.
Artık kültürleri karşılaştırma imkanım da olduğundan kendime göre her iki kültürün güzel yanlarını almaya çalışıyorum: Danimarkalılardan olaylara daha sakin yaklaşımı, Türkiyelilerden ise daha sosyal ve birarada yaşama kültürünü benimsediğimi sanıyorum.
Geldiğinde burada bir sosyal ağın, tanıdıkların var mıydı?
Çok kısıtlıydı, yani bir iki kişiyle sınırlı.
Danimarka’nın sevdiğin yanları neler?
Ben sadece Kopenhag`da yaşadım. Bu yüzden yalnızca Kopenhag`daki yaşam hakkında görüş bildirebilirim. Pratik yaşamı, insanların olaylara sakinlikle yaklaşımını, kolay erişilebilir sanat olaylarını seviyorum.
Türkiye’nin en çok neyini özlüyorsun?
Yeme içme, dışarıda yaşama kültürü, sıcak havası.
Yakın bir Danimarkalı arkadaşın var mı?
Evet Danimarkalı arkaşlarım var, ama gerçekten yakın arkadaşım diyebileceğim tek bir kişi oldu.
Gelecek için arzu ettiğin bir şey var mı?
Ben gezmeyi çok severim. Bu durum Kopenhag’da yaşamaya başladıktan sonra daha da belirgin oldu. Onun için daha çok gezip görmeyi, hiç görmediğim ülkeleri ziyaret etmeyi istiyorum. Ayrıca bir yelkenli tekne satın alıp Yunan adalarını dolaşmayı düşünüyorum.
Yaşlılığını Danimarka’da mı geçireceksin?
Nope. Sıcak ülkeden gelen birinin kuzeyde yaşlılığını sürdürebilmesi epey zor; hem yaşama kültürü, hem de hava şartları dolayısıyla.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.