Aman Allahım ya da OMG! Üstüne bir de ressam Edvard Munch’un iki eli yüzünde çığlık atan ağzı açık adam, ünlü “The scream” Norveçce “ Skrik” tablosundan yaratılan imojiyi de eklesek, ekspresyonist bir örnekle yine de olacakları ifade etmek için yeterli olmayacak.
Tablonun orjinal adı “Doğanın Çığlığı”.
Anti-natüralist tarzda, bizim “batan gün kana benziyor” şarkısında ifade edilen, ekspresyonizmde görülen kırmızı gökyüzü öfkeyi ifade ediyor.
Yaza sevindiğimiz kadar sevinmiyoruz kışa. Orası öyle… Ancak bulutlu gri tonlu kısa günler, kar ve yağmur sadece bir mevsimden ibaretken, bizi yönetenlerin ve seçenlerin, gelecek vizyonundan uzak, günü kurtarma ve iktidarını koruma politikaları sayesinde felakete dönüşüyor. Gel de öfkelenme!
Yapmayın, etmeyin dendi, dedik dinleyen olmadı. Komşu ülkelerde iç savaşı kışkırtmayın, ölümlere ve göçlere sebebiyet vermeyin dedik, dinlemediler. Doğaya zarar vermeyin dedik dinleyen yok.
Şu başımıza gelenlere bir bakın; korona, aşı, Avrupa sınırlarında toprak işgali ve dünyanın bir çok bölgesinde savaş, çatışma, doğa felaketleri, göç, kuraklık, küresele ısınma, say say bitmez… Ta okyanus ötesinden gelip Ortadoğu’da Türkiye’nin dört bir tarafında çatışmalara yol açanı mı dersin, bunların silahlarına mahkum vekalet savaşçılarını mı? Okyanus ötesinden gelip Avrupa’nın dibinde, çatışmalar çıkarıp enerji krizi yaratılıyor, herkesin eli kolu bağlı, köle misali boyunduruk.
Dünyanın en mutlu ülkesinde bugün demokrasi günü, Danimarka parlementosu erken seçim gündemi ile açılacak. Başbakana güvensizlik muhalefetin seçim gündemi. Vizon çiftlikleri sorunu Sosyal Demokrat iktidarın sonu olacak gibi. Meclis açılışı öncesi kiliseye gidip, af mı diledi acaba? Bu satırları yazarken kiliseden meclis açılış toplantısına geçiliyordu.
Krizler döneminde görüldü ki Sosyal Demokrat iktidar karar mekanizmasında merkeziyetçi bir yöntem kullanmıştır. ’Bütün kararlardan ben sorumluyum’ deyip, sorun çıktığı durumda ise suçu başkalarına atan bir Başbakan, kızıl blokta olmasına rağmen mavi bloğun, özellikle de yabancı düşmanlığı ile bilinen aşırı sağ partinin politikalarını uygulayan bir parti bugünkü meclis açılışında seçim kararı vermedi.
Radikal Sol partisi, başbakanın seçim kararını yarın vermesini istiyor.
Tartışma iki tercih arasında kilitlenmiş durumda. Danimarka’nın enerji ve iletişim kanalları sabotaj ve tehditler altındayken, silahlanma giderleri devlet kasasını boşaltırken, elektrik fiyatları kontrolden çıkmışken, ısınmayı 20 dereceyle sınırlarken, krizlere daha güçlü karşı durmak ve dolayısıyla geniş bir hükümet kurmak amacıyla erken seçime mi gitmek yoksa seçim zamanlaması hatalı olur mu, sorusunun cevabı aranıyor. Buna karar vermesi beklenen politikacı, gücün yozlaştırdığı sözünün yakıştırılması üzere “kadın olduğum için” diye savunma yapan şu anki Başbakan.
Soğuk bir kış olacağa benziyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.