YAZI DİZİSİ 5
Göbeklitepe’nin 365 günlük bir takvim kullanıldığına dair iddialar son dönemde gündemde.
Tülay Çetinkaya Saraçoğlu
tulay@haber.dk
Bu iddiayı ortaya atan kişi Martin Strittmann adında biri ve kendisi aslında bir arkeolog değil, kimya mühendisi. Edinburgh Üniversitesi’nde görev yapan Strittmann, 2017 yılında yazdığı bir makalede Göbeklitepe’deki yapıların birer uzay gözlem evi olduğunu iddia etti.
Hatta bu yapıların, birer rasathane gibi kullanıldığını öne sürdü. Makalesinde bu görüşünü çeşitli argümanlarla desteklemeye çalıştı, ancak dönemin kazı ekipleri ve uzman arkeologlar bu iddiaları bilimsel temele dayanmayan yorumlar olarak değerlendirdi ve karşı çıktılar.
Göbeklitepe gibi mistik ve tarih öncesi bir yapı hakkında böylesi iddialar genellikle halkın ilgisini çekiyor, çünkü “gizemli” ya da “uzaylılarla bağlantılı” gibi temalar daha fazla merak uyandırıyor. Strittmann’ın iddiaları popülerlik kazandı, ancak bu bilimsel açıdan kabul gören bir durum değil.
Daha sonra, 2024 yılında Strittmann bu sefer de Göbeklitepe’deki bir dikilitaşın üzerindeki V şeklindeki kabartmaların sayısına dayanarak, burada bir ay takvimi olduğunu öne sürdü. Ancak bu iddianın bilimsel gerçeklerle bir alakası yok. İlk olarak, Strittmann dikilitaş üzerindeki kabartmaların tamamını değil, yalnızca bazılarını seçerek bir anlam çıkarmaya çalışıyor. Bu, bilimsel titizlikten uzak bir yaklaşım. Eğer bu kabartmaları sahnenin geri kalanındaki figürlerle birlikte değerlendirirseniz, başka bir anlam ortaya çıkabilir. Sadece bir kısmını seçerek çıkarımlar yapmak, bilimsel yöntemle bağdaşmaz.
Ayrıca, takvim sistemi tarih öncesi toplumlarda pek kullanılmıyordu. Antik Mısır, Yunan ve Arap dünyasında takvim ve gökyüzü incelemeleri ilerlemiş olsa da, Neolitik dönemde bu tarz bir takvim sistemine ihtiyaç duyulmamış olabilir. O dönemde zaman algısı döngüsel bir yapıya sahipti; mevsimlerin, doğanın ve hayvanların döngüleri takip edilirdi. Takvim sistemlerinin gelişimi, ancak ekonomik faaliyetler artınca ve bürokrasinin ortaya çıkmasıyla, yani mal mülkiyeti ve ticaret gibi ihtiyaçlarla mümkün olmuştur.
Strittmann’ın iddiaları bu açıdan da eksik. Çünkü bu tür bir takvim önerisi, Göbeklitepe’de o dönemde karmaşık bir ekonomik yapı olduğuna dair bir varsayıma dayanıyor. Ancak arkeologlar, Neolitik dönemde bu türden bir sistemin henüz gelişmemiş olduğunu vurguluyorlar.
Son olarak, Strittmann bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarptığını ve bu olayın Göbeklitepe’deki dikilitaşlarda resmedildiğini iddia ediyor. Ancak bu da bilimsel olarak kanıtlanmış bir durum değil. Üstelik Strittmann’ın önerdiği tarihler, yapının radyo karbon tarihlemesiyle uyuşmuyor; arada bin yıl gibi büyük bir fark var.
Bunlar bir araya geldiğinde, Strittmann’ın iddiaları bilimsel çevrelerde ciddi bir karşılık bulmuyor. Göbeklitepe üzerine yazdığı bu makale hakemli bir dergide yayınlanmış olsa da, pek çok arkeolog bu yayının yeterince sıkı bir incelemeden geçmediğini belirtiyor. Dahası, Edinburgh Üniversitesi’ndeki arkeologlarla bu iddialarını tartışmadığı ve bilimsel bir yöntem izlemediği için de eleştiriliyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.