Dünyanın başlangıçta, bira markasıyla alay ettiği Corona isimli virüs salgını günümüzde evimize kadar ulaştı.
Henüz devam eden salgının Avrupa’ya yayılışı ile ilgili farklı bilgilere bakmadan önce, tıptaki adıyla COVID-19’in başladığı WUHAN şehrinin bulunduğu Çin’de, günümüzde salgın kontrol altına alındı. Tek kutuplu dünyaya kafa tutan Çin, kapital güç ABD karşısında çöktüğünü düşünürken salgını atlatarak yaralarını sarmaya başladı.
Almanya’nın Baverya şehrinde başlayan Corona virüsü, Avrupa’daki ilk vakaydı. Önce yavaş yayılan ardından İtalya olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde hız aldı ve önemli tedbirler devreye sokuldu. Önce ülkeler sonra da Avrupa Birliği sınırlarını kapatıp, giriş ve çıkışları kontrol altına almaya başladı. Bu ilk önlemler küresel yayılımı durdurmakta etkili oldu. Bu dönemde 30 bin ABD askeri, Avrupa’da ‘askeri sevkiyat’ tatbikatı yapmak için Almanya’ya yeni gelmişti.
Bugün Fransa’da askerin ‘sokağa çıkma yasağını’ denetleme yapması ve cumhurbaşkanı Macro’nun savaştayız sözleri, Alman başbakan Angela Merkel’in ”II. Dünya Savaş’ından bugüne kadar yaşanan en büyük felakettir” demesi tehlikenin boyutunu gösterdi ve salgınla mücadele paketi etkili bir şekilde kullanılmaya başlandı.
”Herd İmmunity” adıyla tanınan ve ”Sürü Bağışıklığı” ya da ”Toplumsal Bağışıklık” modeli gereği potansiyellerden başlayarak test yapma sonucu zorunlu karantina yerine, yayılmanın önlenmesi için dolaşımı ve buluşmayı minimize ederek önce okulların geçici kapatılması ve evden çalışma gibi evde kalmayı sağlayan ilk tedbir kararı etkili bir başlangıç oldu. Gerçi bu hastalıktan iyileşenlerin tedavi süreleri sona erdikten sonra tekrar halk arasına karışmalarında bir sakınca görülmedi ve her ne kadar virüsün ikinci kez bulaşma riskinin olmadığı öne sürülse de bu konuda henüz güvenilir kaynaklardan doğru bilgiler verilmedi.
Vaka sayılarının bir kaç gün içinde artması, yetkilileri ikinci tedbir kararlarını almak durumunda bıraktı. Artık kafelerde ve restoranlarda buluşmak salgının bulaşmasında ciddi bir tehlike olarak görüldü. Teşvik paketleri ve maaş ödemeleri ile esnaf ve çalışanları ekonomik olarak rahatlatarak bulaşımı etkili olarak önlemeye çalışan yetkililer, sokakta sosyal mesafe kuralları da uygulayarak 10 kişiden fazla gruplaşmalar, iki metre mesafe koruma ve benzeri sınırlamalar, polisin de devreye sokularak, uyulmadığı takdirde para cezası verilerek durumun ciddiyetini toplumun her kesimine göstermektedir. Bunun için Danimarka kraliçesi II. Margrethe’nin bile yeni yıl konuşması yapar gibi ulusa sesleniş yapması gerekli görüldü.
”Toplumsal Bağışıklık” yöntemini kullanan ülkeler, ekonomik zararları minimize etmeyi amaçlayan, ancak büyük risk taşıyan toplumu yönlendirme ve kontrol işlevi zor bir yöntem seçmiş demektir. Yönetimin toplumuna güveni bu modelle öne çıkmaktadır.
Çin, İngiltere ve bir kaç ülkenin kullandığı katı yönteme karşılık bu yöntem toplumun birbirine ve yönetime güvenini gerektirdiğinden, salgın krizi sonrası elde edilecek başarı ve bir toplumsal birlik bilinci yaratacaktır ki, bu bütün ulusların ihtiyaç duyduğu bir fırsattır.
ABD ve Çin arasında güç merkezi kayma tartışmaları, D. Trump, küreselciler, üretim ve hizmet sektörünün önemi, para ve para piyasasındaki beklenen değişimler vesaire tartışmalarına rağmen öne çıkan BİRLİK olgusudur.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.