Çok kısa süre önce kutladığımız Kurban Bayramı’nda Danimarka, İsveç ve Norveç’ten gelen dost ve arkadaşlarla Antalya, Ankara, Sivas, Uşak ve İstanbul’da görüştük, konuştuk ve sizleri andık. Çoğu yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla da iş icabı veya hal hatır sormak için telefonla, facebook’la, mail’lerle görüştük. Bu görüşmelerin ortak konusu sizlerin özelliği ve güzelliğiydi. Görüştüğümüz kişilerden bazılarının isimlerini sayacak olursak Cengiz, Mesut, Hakverdi, Kemal, Asım, Metin, Ali Dayı, Ahmet,Yahya, Ramazan, Bayram, Rıdvan, Ali, Nevzat, Bilal, Erol, Fuat, Gökhan, Harun, Göksel, Hüseyin, Mehmet Beyler ile Satı, Yılbaşı, Ayşe, Fatma, Gülnur, Hacer Melek Hanımlar ile kendilerinden peşinen özür dilediğim ismini sayamadığım diğer birçok kişiler. Bu ismini saydığımız kişiler tatile, akrabalarını ziyarete ve memleket hasretini gidermeye gelmişlerdir. Sizlere de vakit buldukça memleketinize özlem gidermeye gelmenizi tavsiye ederim.Buraya gelenlerle sizler hakkında güzelliklerinizi, özelliklerinizi, dostluklarınızı, kadirşinastlıklarınızı konuştuk, durum normal vukuat yok,asayiş berkemal dedik buradan ve oradan.Buraya gelenlerden kimilerini ilçelerinde, beldelerinde, evlerinde ziyaret ettik. Şarkışla’ya, Cihanbeyli’ye, Kulu’ya, Sivaslı’ya ve Tatar kasabasına gittik. Özellikle Tatar’da Tatar Derneği’nin yaptığı okul ve okul bahçesini Ali Dayı ve Yahya Bey birlikte gittiğimiz savcı Ercan Bey ve müdür Mehmet Bey bizi gezdirdi. Bu hizmetlerinden dolayı Tatar Derneği yönetici ve üyelerini kutluyorum. Eğitime yapılan yatırımın en iyi yatırım olduğunu anlayarak bu güzel hizmetleri yapmışlar.
Değerli dostlar, arkadaşlar ve okuyucular, hayatın amacı mutlu olmak, mutlu kalmak ve çevrelerdeki insanlara, ailenize ve büyüklerinize, ülkenize faydalı olmaktır. Elbetteki tüm bunları yaparken farkında olmadan bir takım eksiklikler ve aksaklıklar olabilmektedir. Önemli olan bir eksiklik ve aksaklığı farkedip gidermektir. Hani demişler ya “hata yapmayan iki insan tanıdım, bunlardan biri doğmadı diğeri de öldü.” Bu cümleden hareketle hoşgörülü olmalıyız. Biliyoruz ki hoşgörüsüz insanlar mutluluktan pay alamazlar. Kısacası hayatı daha mutlu, huzurlu geleceği mutlu kılmak, çocuklarımızı daha iyi eğitip geleceğe daha iyi hazırlamak için gerekenleri yapmalıyız. Emeklilerimizde 2.Bahar dediğimiz emeklilik günlerini iyi değerlendirmeli, günlerini mutlu kılmaları için gerekenleri yapmalı, fırsat buldukça da Anavatana gitmelidirler. Hani derler ya “ömür dediğin 3 gündür, dün geldi geçti yarın ise meçhul, ömür dediğin 1 gündür o da bugündür.” o halde bugünlerinizi değerlendirin.Yazının başlığında Güzel Sözler Mutlu Hayat cümlesini kullanmıştık. Bu cümleden kastımız konuşmalarınızda kimseyi kırmadan tatlı dille iyi seçilmiş sözlerle karşımızdakine hitap etmeliyiz.Onları kırmamalıyız. İşte bu nedenledir ki zihnimizde birikimlerimizin bol olması, dilinize espirilerinizin, yüzünüzde gülücüklerinizin, kalbinizde iyiliklerin, çevrenizde seven ve sayanların bol olması isteğiniz arzunuz idealiniz olmalıdır. Tüm bu güzelliklerde anlamlı ve duyarlı konuşmak güzel sözler söylemekle olur. Sözlerle duyar, sözlerle düşünürüz, sözlerle konuşuruz, sözlerle algılarız hayatın tadını. Sözlerle severiz, sözlerle nefret ederiz, sözlerle kavga eder, sözlerle barışır, sözlerle anlaşırız. Hayatın imbikten geçmiş incileridir sözler. Ümit ile ümitsizlik arasında sıkışıp kaldığınız anda bir medet eli,bir dost tebessümüdür sözler. Bazen bir nasihat, bazen bir avunma, bazen bir eğlence, bazen de düşünme oluverir sözler. Bazen bir çıkmaza düşeriz, sözler bir çıkış yolu gösterir hemen. Kısacası sözler insanı insana, seni sana, sizi size, hepimizi hepimize anlatan incilerdir. Hani yalan diyeceğimize doğru değil, kötü diyeceğimize iyi değil, çirkin diyeceğimize güzel değil desek karşımızdakini daha az üzer ve kırarız. Atalarımız “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, söz bilirsen söz söyle sözünden ibret alsınlar, söz bilmezsen sükut eyle seni adama sansınlar.” atasözlerini boşa söylememişler. Değerli okuyucular bu yazıyı sizler için yazarken 14 Ksım 2012 saat 21.00’de Türk Milli Takımımız Türk Telekom Arena’da Danimarka Milli Takımıyla 500.’cü milli maçını oynamaya hazırlanıyordu. Dileğimiz maçın dostluk içinde geçmesi ve Milli Takımımızın galip gelmesi ve maçın bizler için anlamlı olmasıdır.
Bu ciddi sözlerden sonra birazda gülelim.Biri diğerine sorar;
– Bu Vilayete (İl’e) tayini eş durumundan mı yaptırdın.Cevap:- hayır dayı durumundan.
– Adam adını değiştirmek için mahkemeye başvurur.Hakim sorar “adınız ne?”, cevap “Dursun Dana”. Hakim tekrar sorar; “ne yapmak istiyorsunuz” “Mahir Dana”.
-Komiser Karakola gelen 2 berduştan birisine sorar, “adresiniz neresi?” cevap, “bilmiyorum”. Bu kez komiser diğerine sorar, “senin adres neresi”, cevap “ben onun komşusuyum.”
Bu vesile ile 2012 yılını bitirme üzere olduğumuz bu son ayda 2012 yılı plan ve programlarınızdan tamamlayamadıklarınızı tamamlamanızı ve 2013 yılı plan ve programını şimdiden hazırlamaya başlamanızı tavsiye ediyor, iyi günler dileği ile, hoşçakalın dostça kalın, sağlıcakla kalın der selam ve sevgilerimi sunarım.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.