Yaklaşık 30.000 sivilin öldürüldüğü, 70.000’in yaralandığı, günde yaklaşık 150 kişinin öldüğü, 3-400 arası ağır yaralının yıkılmış hastanelere götürüldüğü, şanslı olanların anestezisiz ameliyat edildiği, geri kalanların ise basitçe ameliyat edildiği bir toprak parçasından başka türlü haber gelmiyor, iyi haber gelmiyor, Filistinliler ölümü bekliyor.
Hüseyin DUYGU
huseyin.duygu@haber.dk
Bir çocuğun kurşunlardan kaçmayı ve yaşayacak bir gün daha kazanmayı başarması, iyi bir haber mi?
HAYIR. Danimarka’nın önemli haber medyaları, İsrail ordusunun Gazze’ye ulaşan yardım malzemelerine ilişkin propaganda videolarından bazılarının sahte olduğunu ortaya çıkardı. Videolar aslında neredeyse iki yıl önce Moldavya’daki mülteci kamplarında kaydedilmiş. İsrail hükümeti, videoların “yalan olmadığını” açıklarken yine yalan söylüyor.
Filistin’deki katliama bizi o kadar alıştırdılar ki, 120’den fazla gazetecinin katledildiği bir savaşta, ifade özgürlüğünü yücelten Avrupa’da tek bir yalanın bile ortaya çıkması, buna iyi haber deniyor.
Öldürülen muhalif siyasetçi Alexei Navalny’yi anmak için Moskova’da çiçek bırakan iki genç kadın, “Gerçek en önemli şeydir” diyor. İsrail’in barbarlığını izlerken, yalanlarını dinlerken, şimdi de Putin’in yalanlarını dinliyoruz. İsrail’in savaşı hakkındaki gerçekler söz konusu olduğunda sessiz kalıyoruz; yalnızca İkinci Dünya Savaşı sırasında milyonlarca Yahudi’nin yok edildiği Holokost nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail’in kendisini totaliter bir terör hareketine karşı savunan bir demokrasi olduğunu hissettiğimiz için de sessiziz. Ancak bu günlerde İsrail’in demokrasiden hızla uzaklaştığını da herkes sessizce izliyor.
Belki de İsrail hakkındaki söylenmesi gereken gerçek şu: İsrail “tamamen dağılmış bir muz cumhuriyetidir, hızla Üçüncü Dünya’ya doğru kayan ve tamamen Batı’nın desteğine bağımlı olan silahlı milislerdir.”
Her gün, İsrail ordusunun Refah’a saldırısını bekliyoruz; burada zaten tıka basa dolu olan bir milyon mülteci, daha sonra zorla Al-Mawasi adı verilen yakındaki 16 kilometrekarelik çöl kumlarına götürülecek. Bir diğer eleştirel İsrailli Gideon Levy, buranın bir mezbahaya dönüşeceği konusunda uyarıyor.
On altı kilometre karelik bir ada için Türkiye’nin Bozcaada’sına bakıyorum. Bozcaada 39 km kare! Bir düşünün: 1 milyon Türk zorla Bozcaada’nın yarısından küçük bir adaya sınır dışı edilirken, aynı anda şimdiki yaşadıkları şehre bombalar yağıyor, ve şehrin tüm yerleşim bölgeleri artık harabeye dönmüş durumda ve 100.000 kişi ya ölü ya da yaralı.
Gazze’nin geleceği böyle şimdi.
Hangisi daha büyük rezalet bilmiyorum: İsrail’in savunmasız sivil nüfusu katletmeye devam etmesi mi, yoksa hükümetlerin sessizliği mi?
Diktatörlüklerden ve otoriter rejimlerden yalan ve bahanelerden başka bir şey beklemiyoruz. Ancak demokratik anayasalarıyla övünen Batı ülkeleri de, röntgencinin pasif rolünden daha fazlasını yapmadığı bir gerçek.
Sessizliğimiz hepimizi suç ortağı yapıyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.