Hollanda’da yapılan erken genel seçimlerden açık ara ilk sırada çıkan Özgürlük Partisi lideri Wilders, kariyeri boyunca sık sık göçmen ve İslam karşıtı söylemlere başvurarak tepki çekti
ROTTERDAM – Hollanda’da ÇarÅŸamba yapılan erken genel seçimlerden, liderliÄŸini yaptığı Özgürlük Partisi (PVV) açık farkla ilk sırada çıkınca dünya genelinde ÅŸok dalgaları oluÅŸturan ırkçı lider Geert Wilders’in siyasi kariyeri, Ä°slam karşıtlığı ve Ä°srail dostluÄŸuyla ÅŸekillendi.
1963 yılında Venlo kentinde dünyaya gelen Wilders, Hollandalı baba ve Endonezya göçmeni anne bir aileden geliyor. GençliÄŸinde 1981-1983 yıllarını Ä°srail ve iÅŸgal altındaki Filistin topraklarında geçiren Wilders, yasa dışı Yahudi yerleÅŸimcilerin “moÅŸav” olarak adlandırılan kooperatif tarım köyünde birkaç ay eÄŸitim aldı.
Sonraki yıllarda Ä°srail’i sık sık ziyaret ettiÄŸi bilinen Wilders, bu ülkeyi “kendini evinde hissettiÄŸi bir yer” ve “kalbine çok yakın” olarak niteledi. Wilders ayrıca Ä°srail için “kömür madenindeki kanarya” ve “Batı’nın Ä°slam’a karşı ilk savunma hattı” ifadelerini kullandı.
Geert Wilders, Katolik bir aileden gelmesine raÄŸmen dinle ilgisinin olmadığını birçok kez dile getirse de Türk ve Ä°slam düşmanlığını her fırsatta ortaya koydu. Hollandalı siyasetçi, İslamiyet’in tehdidi altında bulunduÄŸunu iddia ettiÄŸi Hollanda ve diÄŸer Batılı ülkelerde, “Yahudi-Hristiyan deÄŸerleri”ni savunduÄŸunu da sık sık vurguladı.
Siyasete 1998’de atıldı
Wilders, Hollanda’da aktif siyasete veda kararı alan BaÅŸbakan Mart Rutte’nin de üyesi olduÄŸu Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisinden (VVD) 1998’de milletvekili seçilerek siyasete atıldı.
Ä°slam karşıtı politikacı Tim Fortuyn’un 2002’de bir hayvan hakları aktivisti tarafından öldürülmesinden sonra Müslüman karşıtı (Ä°slamofobik) söylemlerini yoÄŸunlaÅŸtıran Wilders’in siyasi hayatında, Türkiye’nin AB üyelik süreci belirleyici oldu.
AB devlet ve hükümet baÅŸkanlarının 2004’teki Brüksel zirvesinde Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerine baÅŸlaması kararı alması ve PVV’nin de bu kararı desteklemesinden rahatsız olan Wilders, partisinden istifa etti.
Wilders, o dönemdeki açıklamalarında, “Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağının” parti programına alınmasını ve partinin bu yönde tutum izlemesi gerektiÄŸini savunduÄŸunu ancak onların bu yönde bir deÄŸiÅŸim içinde olmadığını, bu nedenle istifa etmeyi uygun bulduÄŸunu söyledi. Hollandalı siyasetçi, o dönemki açıklamalarında Türkiye’nin, “Müslüman bir ülke olması ve Müslümanlığın geri bir kültürü içermesi nedeniyle” AB’ye alınmaması gerektiÄŸini vurguladı.
PVV’yi kurduktan sonra Ä°slam karşıtı faaliyetlerine hız verdi
Partiden istifasının ardından 2006’da PVV’yi kuran Wilders, aynı yıl katıldığı ilk genel seçimde parlamentoda 9 sandalyeyle beÅŸinci büyük parti oldu ve bu dönemde Ä°slam karşıtı faaliyetlerine hız verdi.
Kur’an-ı Kerim’in Hollanda’da yasaklanmasını isteyen Wilders, 2008’de Ä°slam’a hakaret içeren “Fitne” isimli belgeseli hazırladı. Sinemalarda gösterimine izin verilmeyen belgesel internette yayınladı.
Wilders ayrıca VVD’de beraber siyaset yaptıkları Somali asıllı Ä°slam karşıtı aktivist Ayaan Hırsi Ali’yle Türk ve Ä°slam düşmanı ortak makaleler yayınladı. Wilders, İslam karşıtı “Teslimiyet” (Submission) filmini hazırlayan Theo Van Gogh’un öldürülmesinden sonra Ayaan Hırsi Ali ile iliÅŸkisini daha da güçlendirdi. Zira yakalanan suikastçı Hollanda-Fas çifte vatandaşı Muhammed Buyeri, asıl hedefinin Van Gogh deÄŸil, filmin senaryosunu yazan Ali olduÄŸunu söylemiÅŸti.
2010’de parlamentodaki sandalye sayısını artırdı
Bu süreçte kendisinin de hedef alınabileceÄŸi korkusuyla bir süre toplum içine çıkmayan ve koruma sayısını artıran Wilders, oluÅŸturduÄŸu maÄŸduriyet algısıyla 2010’daki genel seçimlerde oyların yüzde 15,5’ini alarak parlamentodaki sandalye sayısını 24’e çıkardı ve partisini üçüncü sıraya yerleÅŸtirdi.
Wilders seçimlerin ardından sağ partilerce kurulan VVD-CDA (Hristiyan Demokratlar) azınlık hükümetine dışarıdan destek vererek ülke siyasetinde kilit rol oynadı.
2012’de ise kemer sıkma politikasında ters düştüğü hükümetten desteÄŸini çeken Geert Wilders, tetiklediÄŸi erken genel seçimde oy oranı yüzde 10’a, sandalye sayısı da 15’e düşünce hayal kırıklığı yaÅŸadı. Ancak Wilders, muhalefette kalıp maÄŸduriyet algısı oluÅŸturmaya karar verdi.
Böylece Ä°slamofobik ve göçmen karşıtı söylemlerini yeniden yoÄŸunlaÅŸtıran Wilders, 2014’teki bir parti etkinliÄŸinde Faslılara hakaret ettiÄŸi gerekçesiyle açılan ve 7 yıl süren davada hakaret ve ayrımcılığa teÅŸvik suçlarından mahkum oldu ancak “bu kararın bir siyasetçi için yeterli olduÄŸu” gerekçesiyle ilave bir cezaya çarptırılmadı.
Wilders, yerel seçim sonuçlarının deÄŸerlendirildiÄŸi bir toplantıda parti üyelerine, “Bu kentte ve Hollanda’da çok mu, az mı Faslı istiyorsunuz” sorusunu sordu ve akabinde aldığı “az” cevabı üzerine “GereÄŸini yaparız.” ifadesini kullandığı için yargılandı.
FETÖ darbe girişiminin başarısız olmasına üzülmüştü
Wilders’in, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe giriÅŸiminin baÅŸarısız olmasına dair Hollanda Parlamentosunda üzüntülerini dile getirmesi ve Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını istemesi, ırkçı siyasetçinin demokrasiye dair çeliÅŸkili bakışını gözler önüne serdi.
2017 genel seçimlerinde birinci parti olmayı umarken yüzde 13,1 oyla ikinci sırayı alan ve parlamentoda 20 sandalye kazanan Wilders, muhalefette kalmaya devam etti. Bu süreçte Hollanda’da neredeyse tüm partiler, Wilders ile koalisyona girme ihtimalleri olmadığını vurgulamıştı. Bu yaklaşım 2021 seçimlerinde de korundu. Wilders’in partisi PVV, 2021 seçimlerinde 10,8 oy oranına gerilerken parlamentodaki sandalye sayısı da 17’ye indi.
Wilders’in Türkiye’deki 2023 seçimleri sonrasında sosyal medyadan CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’a oy veren Hollandalı Türkleri tehdit etmesi ve “artık bavullarını toplayarak Türkiye’ye taşınmalarını istemesi” de dikkati çeken bir baÅŸka husus oldu.
PVV’nin patlama yaparak ilk sıraya yerleÅŸtiÄŸi, yüzde 23,5 oyla parlamentoda 37 sandalye kazandığı 22 Kasım 2023 seçimlerinde, Wilders’in diÄŸer partilerin ambargosu nedeniyle asla hükümete giremeyeceÄŸi algısını yıkan isim, Hollanda BaÅŸbakanı Mark Rutte’nin aktif siyasete veda kararı almasının ardından iktidardaki VVD partisinin liderliÄŸini devralan Dilan YeÅŸilgöz-Zegerius oldu.
Ailesi Türkiye’den Hollanda’ya göç eden, geçici hükümetin Adalet ve Güvenlik Bakanı YeÅŸilgöz-Zegerius, seçim öncesindeki açıklamalarında, Müslüman karşıtı ve aşırı saÄŸcı Wilders liderliÄŸindeki PVV ile koalisyon kurabileceklerini vurguladı. Ancak YeÅŸilgöz-Zegerius, baÅŸbakanlık umuduyla girdiÄŸi seçimde partisi VVD’nin üçüncü sıraya gerileyip, milletvekili sayısının 10 azalarak 24’e inmesi ve oy oranının yüzde 15’e gerilemesiyle ilk ciddi siyasi sınavında büyük hayal kırıklığı yaÅŸadı.
(aa)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.