İsveç sosyal hizmet kurumu Müslüman çocukları kaçırdıklarına dair sosyal medyada yayılan videolar üzerinden “dezenformasyon kampanyasıyla karşı karşıya olduklarını açıkladı.
Geçtiğimiz yıl sonuna doğru Arapça sosyal medya sitelerinde paylaşılan videolarda İsveç Sosyal Hizmetler Kurumu tarafından ailelerinden ağlayarak uzaklaştırılan çocukların görüntüleri yer aldı.
Olaya ilişkin çok az bilgi veren bu video paylaşımlarında Müslüman çocukların kurum tarafından “pedofillerin bulunuğu yerlere konulduğu” ya da “içki içmeye ve domuz yemeye zorlandığı”, “Hristiyan evlere yerleştirildiği” ileri sürülerek İsveç “faşist” bir ülke olmakla suçlandı.
Euronews Türkçe’de yeralan habere göre, videoların daha geniş kitlelere ulaşmaya başlaması üzerine İsveçli yetkililer tepki gösterdi.
“Biz kesinlikle böyle bir şey yapmıyoruz” açıklamasında bulunan Göç ve Uyum Bakanı Anders Ygeman, ana görevlerinin ailelerin korunması olduğunu kaydetti. Ygeman karalama kampanyasının kısmen “ebeveynlik görevlerini yerine getiremedikleri için kızgın olan ailelerin öfkelerini yetkililerden çıkarmasıyla yayıldığını öne sürdü.
“Videolar kışkırtıcı”
İsveç’te yeni kurulan Psikolojik Koruma İdaresi birçok videonun eski olduğunu ve “kutuplaştırma amacıyla” yanlış içerik temsil ettiğini belirtiyor.
İdarenin terör uzmanlarından Magnus Ranstorp etrafta bu tür öfkeli aileler arasında “güvensizlik ve bölünme yayarak sömürme isteğinde art niyetli güçlerin” bulunduğuna dikkat çekiyor.
Videonun ilk etapta çocukların “haksız yere” ellerinden alındığını ileri süren ailelerin deneyimlerini paylaştığı bir sosyal medya platformunda paylaşıldığını anlatan Ranstorp, daha sonra konunun ülke içinde ve dışındaki radikal görüşlü imamlar tarafından farkedildiğini ve ardından ülkede ırkçılık ve İslamofobi ile mücadele ettiğini belirten kurucusu Türk asıllı Nüans (Nyans) Partisi tarafından eylül ayındaki genel seçimler öncesinde kullanıldığını ifade ediyor.
Ülke çapında birkaç protesto eyleminin de yapıldığını belirten İsveçli uzman, bazılarının sosyal hizmetlere yönelik haklı eleştiriler olabileceğini kabul ediyor, ancak sosyal medya paylaşımlarının “kışkırtıcı” olduğuna dikkat çekiyor.
“İsveç toplumuna karşı nefret kampanyasına dönüştü”
İsveç’te Arapça yayın yapan haber kanalı Alkompis’in yöneticisi Julia Agha da Ranstorp’un görüşlerini destekliyor, ancak ülkenin uyum sorununa dikkat çekerek göçmenlerin çoğunun İsveççe öğrenmekte zorlandığına, yalnızca göçmenlere bir arada yaşadığına ve halk arasına katılarak toplumun bir parçası haline gelemediğine vurgu yapıyor.
Bu paylaşımların başlangıçta muhtemelen çocukları ellerinden alınan ve kendilerine haksız davranıldığını düşünen ailelerin sosyal hizmetleri eleştirme niyeti taşıdığını belirten Agha, daha sonra kampanyanın yurt dışındaki güçlerin eline düştüğü ve dini vurgu öne çıkarılarak yanlış bilgilendirme yaymaya başladığı görüşünde. Agha’ya göre kampanya şu anda İsveç’e ve İsveç toplumuna karşı bir nefret kampanyasına benziyor.
“Aile rızası dışında çocukların alınması son çare”
İsveç’te sosyal hizmetler kurumunun bağlı olduğu Ulusal Sağlık ve Refah Kurumu çocukların ailelerinden uzaklaştırılmasının son çare olduğunu belirtiyor. Kurumun açıklamasına göre bu uygulama yalnızca gönüllü önlemlerin mümkün olmadığı durumlarda ve çocukların sağlığına ve gelişimine zarar gelebileceğine dair ciddi riskler bulunduğunda hayata geçiriliyor.
Resmi rakamlara göre 2020 yılında ebeveynlerin rızası olmadan ülkede 9 bin 34 çocuk devlet kurumlarının gözetimine verildi. Araştırmacılar ve sosyal hizmet çalışanları bu çocukların büyük çoğunluğunun etnik İsveçlilerden değil göçmen ailelerden geldiğine, göçmen ailelerin sosyal çalışanların yardımını ilk etapta kabul etmeye yanaşmadığına dikkat çekiyor.
Ancak eleştirenler özellikle göçmen aileler arasında yayılan bu videolarda işlenen konuyu dezenformasyon diye geçiştirmenin sosyal hizmetlerdeki gerçek sorunları gözardı edebileceğini de vurguluyor.
Dayak dahil fiziksel ceza 1996’dan bu yana İsveç’te yasak
Çocuk hakları konusunda dünyanın öncü ülkelerinden İsveç, 1996 yılında aralarında dayak da dahil çocuklara yönelik fiziksel cezayı yasaklamıştı. 12 yıl önce Fas’tan İsveç’e göç eden Mariya Ellmoutaouakkil evde şiddet yaşandığı gerekçesiyle 10 yaşındaki oğlu ve altı yaşındaki kızının rızası dışında elinden alındığını belirtiyor.
Bu kararın sosyal hizmet görevlilerinin çocuklarla yaptığı görüşme üzerine alındığını ve çocuklarıyla bir daha görüştürülmediğini belirten Ellmoutaouakki bu durumu “kaçırma” olarak tanımlamıyor, ancak diğer ailelerin neden bu şekilde hissettiğini anladığını ifade ediyor.
İsveç uzun yıllardır göçmenlerin uyum sorunuyla uğraşıyor. 10 buçuk milyona yakın nüfusu bulunan ülke 2010-2019 yılları arasında 400 bin kişiye iltica ve aile birleşimi hakkı verdi.
Kaynak: tr.euronews.com
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.