Ülkemize de gelen Klavs Bondebjerg, Yalova ve Antalya’da şiir etkinliklerine çağrılı olarak katıldı. Türkiye’nin 17 Ağustos 1999’da geçirdiği deprem felaketine duyarlılık gösteren ve TYS tarafından kitap olarak da yayımlanan dünya yazar ve sanatçılarının mesajları arasında onun ki de vardı.
Danimarka’da artık gelenekselleşen Türkçe-Danca şiir etkinliklerine çok kez düzenleyici ve ozan olarak destek verdi. Klavs Bondebjerg’in 2004 yılının ilk günlerinde kansere yakalandığı anlaşıldıktan sonra yazdığı şiirler, eşi Marianne Bondebjerg ve şair arkadaşı Thomas Boberg tarafından kitap haline getirildi ve “Yarısından Sonraki Pazar” başlığıyla kitaplaştırıldı. Türkçe-Danca şiir etkinliklerinin sonuncusu, 10 Ocak 2006’da Kopenhag’da Klavs Bondebjerg’in onuruna düzenlendi ve ölümünden sonra yayımlanan son şiirleri iki dilde de seslendirildi.
mucizeler çağı’ndan
Bıraktım haftasonu bulutlarının
düzenli sıralanışına kendimi
ve dalgalanan çimlere rüzgarda,
içimi rahatlatıyor attığı m her adım.
Yürüyorum karşıma ne çıkarsa
cıvıldaşan sesleri ormandaki kuşların
iğne yapraklı ağaçların yosunu,
gidebilirim sonsuza değin böyle.
İstediğim gibi değil hiçbir şey.
Ne mutlu bana.
***
Ağaç olanak demektir.
Küçük bir çocuk bile bilir bunu.
Ağaç kavala dönüştüğünde ağaç olur mobilyaya, ateşe dönüştüğünde
ve bir totem direği olduğu zaman.
***
Bana soracak olursanız ellerim beceriklidir.
Ne yapacağını bilen biriyim, ama sevdalandım.
Her ağacı
mobilyası gibi görmem geleceğin, sokma burnunu benim yaşamıma.
yarın bugün olacaktan
Genç ana babalar yürürken geleceğe doğru çocuk arabalarıyla, parkta koşu yapanlar da
yetişmeye çalışıyor gelecek ilkyaza.
Ben de yürüyenlerden biriyim. Güvenilir ellerdeyim üstelik kuşların ve ağaçların gözetiminde, gidiyorum ölüme doğru olabildiği kadar yavaş.
* * *
Evlerin daha yapılmamış olanı ustalardan korkar hem de yüzde beşbin mimarların fantezisiyse yüzde sıfır.
Evlerin yeni yapılanı ayrılıktan korkar,
göçebe ordularından, bir de banka borçlarından.
Evlerin eskisini ısınmayan odalardır korkutan. Yardım isterler utanmaksızın
önlerinden her kim geçerse
ve bir kiremit fırlatırlar
dikkatini çekmek için biraz.
Yıkılmış evler derseniz, hiçbir şeyden korkmaz onlar.
* * *
Düşlediğim çok oldu daha önce bu gerçeği.
Dışarıya bakmayı pencereden geceleri.
Maviyi düşünmeyi ışıldayan mavideki maviyi, ağaçları birer
kara buket gibi görmeyi.
Ve bakmayı dışarıya sabahleyin. Görünür kılan bir pencereyi daha, duvarı ve sokaktaki cıvıltılı kalabalığı,
neye bakma m gerektiğini,
neyi görmem gerektiğini.
Türkçesi: Kemal Özer-Hüseyin Duygu
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.