Danimarka dilinde ‘København’ diye yazılan Kopenhag’ın anlamı “alışveriş limanı” demekmiş. Danca’nın geldiği Eski İskandinavca’daki orijinal isim Kaupmannahöfn “ticaret limanı”ndan gelmeymiş.
Dolayısıyla birleşik kullanıldığında alışveriş limanı anlamını içermekteymiş. Danimarkalılar yani Vikingler gemici olduğundan gemilerle seyir halindeyken Kopenhag’da alışveriş yaparlarmış. Zamanla bu alışveriş yapılan yer daha da büyümüş ve gelişmiş, sonuçta da başkent olmuş diye anlatılıyor.
Copenhagen’i bazen Hopenhagen=ümit limanı olarak da kullanabiliyorlar yani Kopenhag=ümitlerin gerçekleştiği liman olarak daha da sevimli hale geliyor. Aslında Kopenhag oldukça eski bir şehir olup bu eski özelliğini hiç yitirmeden koruyor ve oldukça çok bisiklet kullanımı ve bisiklet yollarıyla da görenler tarafından anılıyor.
Kopenhag’da bisikleti olmayan hiç kimse yoktur. Her istasyonun önünde binlerce park etmiş bisiklet olup, bisikletle trene ve otobüse binmek mümkündür. İnsanlar evinden istasyona bisikletle gidip, oradan da trenle veya metroyla gidecekleri yere gidip, dönüşte tekrar bisikletlerine binerek evlerine gelmektedirler. Sık sık görüştüğümüz ve samimi olduğum Danimarkalı bir bayan bana hitaben “bisiklete binmezsen ve bisikletin olmazsa Danimarka’yı tam öğrenmen mümkün değil” diyerek bisiklete binmemin zorunlu olduğunu bana söylemişti. Bu söze hak vermemek elde değil, çünkü Danimarka’da otopark yerleri çok sınırlı ve her yer evinin önü dahil paralı ve park ücretleri saatlik olmakta, oldukça yoğun kontrol edilmektedir.
Hatta Danimarka Emniyet Genel Müdürlüğü’nün olduğu yerdeki park yerinde özel arabama park yeri bulmakta çektiğim sıkıntıya yardımcı olması için Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’na gitmiştim. Ancak ilgili bana hitaben toplam 5 araçlık park yerleri olduğunu, oraya da görevli ekiplerin park ettiğini bildirmişti. Ben de ona hitaben “Peki, siz nereye park ediyorsunuz?” diye sorduğumda verdiği cevap aynen şöyleydi: “Ben bisikletle geliyorum”.
Artık bu söze verilecek bir cevabım olmamış, işyerime trenle gidip gelmeye karar vermiştim ki, büro da merkez istasyonuna çok yakındı ve benim evimden 2 durak sonraydı, 7-8 dakikalık mesafeydi. Genel Müdür Yardımcısı’nın “bisikletle geliyorum” cevabı bana her gün en az yarım saat zaman kazandırmıştı. Hala bu cevabı veren Kim Kliver’i minnetle ve şükranla anıyorum. Bana göre ise Kopenhag’ın anlamı; bisiklet ve toplu taşım, lüks karşıtı ve yaşaması kolay, hep yağmurlu şehirdi.
Yazımızı bir hikaye ile sonlandırıp, okurlarımızı biraz neşelendirelim.
Öylesine bir hikaye
Anlatacağımız olaylar: Herkes, Herhangi Biri, Hiç Kimse ve Birisi adındaki dört arkadaş arasında geçmektedir. Yapılması gereken çok önemli bir iş vardı. Herkes, Birisi’nin bu işi yapacağını düşünüyordu. Gerçi işi, Herhangi Biri de yapabilirdi ama Hiç Kimse yapmadı. Birisi buna çok kızdı. Çünkü ona göre iş, Herkes’in işiydi. Herkes, Herhangi Biri’nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu. Fakat Hiç Kimse Herkes’in yapmayacağının farkında değildi. Sonunda, Herhangi Biri’nin yapabileceği bir işi, Hiç Kimse yapmadığı için Herkes, Birisi’ni suçladı.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.