İzmir’de bir çocuğun merakıyla başlayan yolculuk, yenilenebilir enerjinin dünyayı nasıl değiştirdiğini, iklim krizine karşı rüzgâr ve güneşin gücü anlatıyor.
Sıla AS
İzmir Urla’da yoldan geçerken gördüğüm o rüzgâr gülleri…
Küçükken, bu İzmir sıcağında bizi serinletmek için yazları hava üflüyorlar sanıyordum. Ne kadar da küçüktüler uzaktan! Ta ki bir gün bir kanadın arabamızın yanından geçip gittiğini görene kadar… Bir kamyon, kocaman beyaz bir şey taşıyordu. Onun bir rüzgâr türbini kanadı olduğunu anlamak için kamyonun uzaklaşmasını beklemem gerekti. O gün hâlâ nasıl büyülendiğimi unutamıyorum.
Dedeme sormuştum: “Dede, neden uçağın kanadını koparmışlar?”
O zaman öğrenmiştim; bu devasa kanat, uzaktan küçücük gözüken rüzgâr türbinine aitti. Peki, neydi bu rüzgâr gülleri? Daha sonra adının “rüzgâr türbini” olduğunu öğrendiğim bu yapılar niçin vardı?
Biraz araştırma yaptığımda, rüzgârın enerjisini mekanik enerjiye, mekanik enerjiyi de elektrik enerjisine dönüştürdüklerini öğrendim. Küçük aklımla büyüleyici ama karmaşık bir şey gibi gelmişti. Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç vardı ki?
Daha derine indiğimde, dünyamızın acı gerçekleriyle karşılaştım: İklim krizi, enerji problemi, çevre kirliliği… Bu sorunlar, ırk, millet, toprak fark etmeksizin hepimizi ilgilendiren küresel meselelerdi. Anlayacağınız, hepimiz aynı gemideydik.
Yıllar sonra katıldığım bir seminerde Prof. Dr. Yusuf Çengel’in şu sözlerini hâlâ unutamıyorum:
“Biz bu dünyaya kötülük ettik, artık gelen güneşi ve esen rüzgârı dönüştürmekten başka çaremiz yok.”
Çünkü doğanın dengesini bozduk. O çok sevdiğimiz, pozitif anlamlar yüklediğimiz güneş ve rüzgâr, atmosferde biriken sera gazları nedeniyle yerküreyi her geçen gün daha fazla ısıtarak büyük sorunlara yol açıyor.
Tam da bu noktada tanıştığım yenilenebilir enerji, insanlığın karşısına çıkan en büyük çözümlerden biri oldu. Hem çevreyi kirleten ve bir gün tükenme ihtimali olan petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların kullanımını azaltıyor hem de dünyamıza zarar veren güneş ve rüzgârın kontrollü bir şekilde dönüştürülmesini sağlıyor.
Belki bu durum kulağa hâlâ yeterince önemli gelmiyor olabilir. Ancak hava kirliliği nedeniyle her yıl yaklaşık 8 milyon insan erken hayatını kaybediyor. Bunun büyük bir kısmı fosil yakıt kullanımına bağlı. (Harvard Üniversitesi, 2021). Daha derine indiğimizde görüyoruz ki, dünyadaki karbon emisyonlarının %89’u fosil yakıtlardan kaynaklanıyor. (IEA, 2022).
İşte tam da bu yüzden meslek seçimi noktasına geldiğimde ne yapacağım benim için çok belliydi: Yenilenebilir enerji sistemlerinin geliştirilmesi, kullanılması ve teşvik edilmesi için mühendis olacaktım. Güzel haber; ben bu kararı verdiğimden beri küresel yenilenebilir enerji projeleri %52 oranında arttı. (AA, 2024). Her devlet bir şekilde bu durumla ilgileniyor veya en azından bu projelere yatırım yapıyor. Bu, dünya üzerindeki çoğumuzun aynı fikirde olduğu ender konulardan biri.
(Sıla AS, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Makine mühendisliği ve Danimarka Teknik Üniversitesi Rüzgar Enerjisi yüksek lisansöğrencisidir)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.