Yeni konut tasarımları üzerinde çalışan mimarlar, ılıman hava koşullarına, yürüyüş ve kayak yapmaya, göllerde yüzmeye, “tatil evi” tanımına uygun konutlar üzerinde çalışıyor.
Ali Haydar Nergis
“Yeniden doğaya dönmeliyiz. Göl kenarlarına, dağlara, ormanlara, mağara kovuklarına… Kent yaşamının yoruculuğundan, gürültü kirliliğinden kurtarmalıyız kendimizi…” diyor Thomas.
Biraz soluklandıktan sonra sürdürüyor sözlerini: “Yeniden taş devrine dönmek vardı… Ne kadar özgürdük o zamanlar… Birlikte topluyor, birlikte avlıyor, birlikte tüketiyorduk. Sığınaklarımızdan çıktığımızda doğanın kollarında buluyorduk kendimizi. Tepemizde kartallar dolaşıyordu. Kayalar tuvalimiz, doğadaki renkler boyamızdı…”
Limhamn sahilindeki babadan kalma iki katlı villasını terk etmiş, gereksinim duyduğu günlük eşyalarını iki valize doldurmuş, tek kişilik karavanıyla Öresund Köprüsü’nün Malmö ayağını mekân tutmuştu: “Bakın, iki katlı, beş odalı konuta sığamayan ben, burada bir karavana sığıyorum. Fazla bir alana ihtiyacım yok…”
DOĞANIN KOLLARINDA…
Yüzünü rüzgâra dönmüş, denize karşı konuşuyor Thomas. Dünyanın bütün denizleri, gölleri, dağları, ormanları onunmuş… Mart, nisan, mayıs dedi mi yüklüyor karavanını, düşüyor yollara. Artık Baltık kıyıları mı olur; İtalya, Balkanlar, Ege, Akdeniz mi olur; doğanın kollarına bırakıyor kendini.
“Kuruyorum karavanımı, hazırlıyorum kahvemi. Yiyeceğim iki parça ekmek, bir domates, bir parça peynir. İnsanlardaki bu doyumsuzluk, bu tüketim çılgınlığı niye?’’
Thomas’ın sözleri, yaşam tarzı, bize uçuk, kaçık gelse de onun gibi düşünenlerin sayısı hızla artıyor. Kuzey ülkelerinde konut projeleri yeniden ele alınıyor, konutlar günlük yaşama daha uygun hale getirilmeye çalışılıyor.
Yeni konut tasarımları üzerinde çalışan mimarlar, ılıman hava koşullarına, yürüyüş ve kayak yapmaya, göllerde yüzmeye, “tatil evi” tanımına uygun konutlar üzerinde çalışıyor. Bu tarza uygun konutlar için sözcük de bulmuşlar. 1850’lerde Norveçli oyun yazarı ve şair Henrik Ibsen’in “Friluftsliv” sözcüğünü günümüze uyarlamışlar. “Açık havada yaşam” anlamına gelen bu sözcük, ruh ve beden sağlığının korunması için dingin ortamlarda yaşamayı ifade ediyor.
Sadece sahillerde değil, dağlarda, ormanlık alanlarda da yaşamaya elverişli yeni konut konsepti, dışarıdaki doğayı evin içine taşımayı amaçlayan cam kaplı tasarımlardan oluşuyor. Mimarlar bu yeni tasarımda, beton ve demir malzeme yerine ahşap ve yerel malzemeler kullanıyor.
YENİ BİR KIR EVİ PROJESİ
Norveç’te “Gapahuk” adı verilen yeni bir kır evi projesi üzerinde çalışılıyor. “Gapahuk” evi, farklı hava koşullarına uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış bir çatıya sahip. Çatının eğri yüzeyine güneş panelleri yerleştirilerek elektrik üretiliyor. Norveç’in nüfusunun yarısı, yılın büyük bölümünü yeni tasarlanmış bu tatil evlerinde geçiriyor. Ülkede her yıl bu tür 6 bin 500 yeni tatil evi üretiliyor. Bu evler, fazla temel kazmaya gerek duyulmadan kolayca inşa ediliyor ve yapımları kısa sürede tamamlanıyor. Sadece sahillerde değil doğanın güçlükle ulaşılabilen yerlerine de inşa edilen konutlar helikopter, tekne ve kayıklarla taşınıyor.
İsveç’te 1960’lı yıllarda başlayan, modern ve kullanıma elverişli sade konut yapımına duyulan ilgi artarak devam etti. 1965-1974 yılları arasında yeni konsepte uygun 1 milyonu aşkın ev yapılmasını öngören bir inşaat projesi başlatıldı.
Danimarka’da kraliyete bağlı “Güzel Sanatlar Akademisi” öncülüğünde düzenlenen bir sergide, geleceğin konutları tasarlanırken beton ve demir yerine kil, lif, kamış ve ahşap gibi doğal malzemelere ağırlık verilmesi dikkati çekti. Karbon çubuk ve cam elyafı ile üretilen yapısal platformlar da serginin yenilikçi fikirleri arasında yer aldı. Yeni tasarım evler yaşama geçirilirken insan işgücü yerine robot, lazer, yapay zekâ, üç boyutlu baskı ve tarama yöntemlerinden yararlanılacak. Konutlarda enerji, binaların cephelerine yerleştirilen panellerde depolanacak. Çevre dostu tasarımlar yaşama geçirilirken, enerji tasarrufu da sağlanacak.
Finlandiya’da, 1939-1940 yılları arasındaki Rusya-Finlandiya savaşından sonra yaklaşık 450 bin Finlandiyalı evsiz kaldı. Acil konut gereksinimini karşılamak için “Puutalo Oy” adlı, ahşap konut üreten bir şirket kuruldu. Kısa sürede konut açığını gideren yüz binlerce konut üretildi. Son yıllarda bu konutlar örnek alınarak yeni projeler geliştiriliyor. Modern ve sade konutlar üretmeyi amaçlayan İskandinav ülkeleri savaşlardan, kentlerin gürültüsünden, teknolojinin yoruculuğundan uzak, sade ve sakin bir yaşamı düşlerken sonuçları kestirilemeyen robotlu, yapay zekâlı, üç boyutlu bir yolculuğa doğru adım atmış olacaklar…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.