17 çocuk sahibi Selahaddin Eyyubi ”insancıl bir lider mi yoksa savşçı bir lider miydi? İşte “Sultan Saladin” adıyla Danca yayımlanmış olan bu kitap bu efsanevî tarihî kişiliği yakından tanıtıyor.
Öncelikle Selahaddin Eyyubi’nin, 1090’lardan 1190’lara kadar geçen 90 yıllık süre içindeki Haçlı Seferleri sırasında Hristiyan Dünyası’nın kutsal kenti Kudüs’ü fethedip (1187’de) Hristiyan’ları Kudüs’ten atmış olarak bilinen bir kişilik olduğunun altını çizelim.
575 sayfalık bu kitapta 26 ayrı bölümde Selahaddin Eyyubi’nin Orta Doğu’da büyük bir güce nasıl ulaştığının yanı sıra, nasıl bir kişiliğe sahip olduğu da ayrıntıları ile anlatılıyor. Tarihe adını büyük harflaerle yazdırmış olan Selahaddin Eyyubi’nin nasıl bir kişi olduğu, Selahaddin Eyyubi’ye kimin hangi gözlükle baktığına, Batı ve Doğu dünyalarının farklı yaklaşımlarına bağlı olarak değişiyor.
Bir kaç örnek; Danimarkalı iki tarihçi Michael Pihl ve Jesper Rosenløv’ün Korstogene (Haçlı Seferleri) adlı kitabının 168. sayfasında, Selahaddin Eyyubi’nin, Kudüs Kırallığı’nı yendiği Hıttin muharebesinde (1187) teslim aldığı Haçlı şövalyelerini boyunlarını vurdurarak katlettiğini, bunun da ötesinde Haçlı Şövalyelerin komutanını bizzat kendisinin boynunu vurarak öldürdüğünü, komutanın kesilmiş başını Kudüs sokaklarında dolaştırdığını öne çıkarıyorlar ve Selahaddin Eyyubi’yi zalim ve gaddar bir i savaşçı olarak tanımlıyorlar.
Silkevejene adlı önemli bir tarih kitabının yazarı Jonathan Frankopan ise Selahaddin Eyyubi’den söz ederken, “mükemmel Mısırlı general, çok iyi ilişkileri olan, zeki, ve oldukça cazibeli” diyerek övgü dolu bir tanımlamada bulunuyor.
Bugün gerek Ortadoğu’da, gerek Batı dünyasında gerekse Doğu’da filmlere, edebiyat, tiyatro gibi kültür olaylarına, tarih kitaplarına, ders kitaplarına konu olan Selahaddin Eyyubi, hiç kuşkusuz siyasette de kullanılan bir kişilik. Hatta bir dizi çevrelerde 1100’lü yıllardaki Haçlı seferleri ile bugün Ortadoğu’nun içinde bulunduğu durum arasında benzerlikler de kuruluyor.
Selahaddin Eyyubi’nin siyasette kullanıldığına ilişkin ilginç bir örnek veren bu kitabın yazarı tarihçi Jonathan Phillips, Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011‘de Filistin’in Birleşmiş Milletler’e üyeliğinin kabul edilmesi için yaptığı baskının ardından Mısır’a yaptığı ziyaret sırasında “Hoşgeldin, Erdoğan, Saladin” diye karşılanmış olduğunu belirtiyor. Jonathan Philips, yine zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Kudüs’ün ebediyyen Kürtler’e (Selahaddin Eyyubi’nin kürt kimliğine dikkati çekiyor), Türkler’e, Araplara ve Müslümanlar’a ait olduğunu öne çıkararak Hakkari-Yüksekova Havalimanı’na Selahaddin Ayyubi adını verdiğini hatırlatıyor.
Sultan Saladin kitabında bundan 1100 yıl önce Haçlılar’ın Selahaddin Eyyubi’nin başarıları karşısında yapamadıklarını bugün Batı dünyasının (Başka bir deyişle Hristiyanların) gerçekleştirmeyi amaçladığı iddiaları da öne sürülüyor. Yazar bu açıklamalarıyla, bugün Büyük Ortadoğu Projesi diye anılan bu olgunun daha 1100’lü yıllarda ortaya atılmış olduğunu ima ediyor.
Kitabın 30-31. sayfalarında, Ortadoğu’nun etnik, kültürel, dini, siyasi v.s. çok çapraşık, karmakarışık yapısının nedenleri özetle ve kolay anlaşılabilecek şekilde dile getiriliyor. 1100’lü yılların bugünü aratmayacak siyasi oyunları, komploları, entrikaları, v.s. bu kitapta ayrıntılarıyla irdeleniyor.
Kitabın sonundaki “notlar, kaynaklar” bölümü dışında 500 sayfalık bu kitabı özetlemek mümkün değil. Amacımız bu çok ilginç kitabın varlığını siz okuyucularımıza duyurmak.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.