Mesela ‘piyasa yapmak’ vardır. Bu, süslenip, püslenip ortalıkta dolaşmaktır, arkadaşların aracılığıyla karşı cinsten biriyle zincirleme bir tanıştırılmadır, ortama girmektir. Bazen de piyasa yapmamış biri olsun diyenler olur, bu da ‘oturaklı, ağırbaşlı olsun, ortam bilmesin’ demek anlamına gelir.
Piyasanın en güzel yanı da, özellikle gün batımında, genelde sahilde, neredeyse herkesin buluştuğu ortak gezinti/alan keyfidir. Tadına doyum olmaz. Ağır çekimde karşılıklı selamlaşmalar, yanı başımızdan ‘merhaba’ diyerek uçan kuşlar, hepsi bir başka güzelliktir. Bu kadar güzellik fazla demeyin. Bu güzellikler yüzünden kimler piyasaya düşmedi ki!
Ama ekonominin hakim olduğu piyasa ise tamamen farklıdır. ‘Piyasa yapmaya’ hiç benzemez.
Örneğin, Ukrayna krizi ile birlikte Danimarka da “savaştan” payını alıyor. Yükselen enflasyon sonucu, 80’ler sonu yaşanan yoksulluktan bu yana en yüksek fiyat artışı, son haftalarda gelirimizi, özellikle birikimlerimizi önemli derecede etkiliyor. Bu da bir piyasadır. Kısacası duruma göre değer değişikliği yaşanıyor.
Piyasanın ekonomisi bugünlerde en çok trend yapan konu. Hani “Mart Şubat’tan , Nisan Mart’tan daha iyi olacak” atasözü! vardı ya, tersine piyasa bir konu.
Öyle ki, Danimarka’nın 2022 Şubat enflasyon oranı 2021’e göre yüzde 5.3 artış gösteriyor. Bu artış, AB’nin ortalama 1997’den günümüze yüzde 0,8 artış oranıyla tüketici endeksinin en yüksek oranı.
Bu piyasa gösteriyor ki, banka birikimlerinizi yatırıma dönüştürerek yükselen enflasyonun yarattığı kayıplarınızı minimize etmek gerekiyor.
Uzun lafın kısası, piyasada mal olmak için ayrıca girişimcilik şart.
Hayırlı ramazanlar dileğiyle.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.