Gazetemiz yazarlarından Hüseyin Duygu’nun Tekirdağ’ın Saray ilçesi Çukuryurt mahallesindeki evinin bahçesinde düzenlenen 25. ölüm yıldönümü anma etkinliğinde, Can Yücel’in şiirleri, hikayeleri ve hayatı yeniden canlandı. Duygu’nun girişimleri ve katkıları ile gerçekleşen akşamda Çukuryurtlular bir koca şairle yeniden tanıştı, onun yaşamının bilinen bilinmeyen hikayelerini dinledi, unutulmaz bir gece yaşadı.
Mehmet Esatoğlu, Tiyatro sanatçısı
Şair Can Yücel bu dünyadan gideli çeyrek asır oldu. Ancak şiirleri, düşünceleri, sözleri ve ona dair halk arasında anlatılan şehir efsaneleri ile capacanlı yaşıyor. Neden yaşıyor? Çünkü şiirleriyle barıştan, doğadan, emekten, insanca yaşamdan yana olduğu için. Bu yanları onun yeryüzünün dört bir yanında insanların gündeminde tutuyor.
Sanatı kentinin, ülkenin dört bir yanına taşıyan Tiyatro Simurg ve Şiir Yolcuları (Şiir-Trek) Çukuryurtlu’ların çağrısıyla Trakya topraklarına geldiler. Torbalarında şiir vardı, hikayeler vardı, oyunlar vardı.
10 Ağustos akşamı Saray’ın Çukuryurt’unda herkesin bir tutam tuzunu ortaya koyduğu bir kardeşlik sofrasında onlarca insan buluştu.
Can Yücel diye başladılar. Konuştular, söyleştiler oyunlar oynadılar iş büyüdü geldi güzelim ülkemiz, güzelim dünyamız oldu.
Can Yücel 73 yıllık ömründe çok sevdiği ülkesinin güzelliklerini, heyecanlarını, sevdasını derdini tasasını hasretliklerini anlatan şiirler, yazılar yazmıştı. Renkahenk bir hayat yaşamıştı. Traji-komik olaylar başından geçmişti. Gece boyu zaman elverdiği boyutta bunların bir kısmı konuşuldu, sahnelendi.
Çukuryurt insanı bir koca şairle yeniden tanıştı. Onun yaşamının bilinen bilinmeyen hikayelerini dinledi. Kah güldü, kah hüzünlendi.
“Anam babama aşık olmuş, Babam da anama” diyerek başlattığı yaşam serüveninde Çukuryurt insanları onunla ülkenin ve dünyanın değişik mecralarında gezindiler, onun tanıdığı hayatını paylaştığı eşi Güler Yücel’den Adana Mapushanesi’nde şair Abdullah Nefes’den Halo dayıya bir dolu insanla tanıştılar. Yaşadığı hayattan dersi ibretler aldılar.
“Çarpık bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek” bir biçimde babasının ardından koşarken dünyayı tanıyan, keşfeden şair bir anda kendini ülkenin ve dünyanın dört bir yanında bulmuştur.
Nazım Hikmet’in şiirlerinde “dünyanın hali”nin sırlarını öğrenen şair hayatın içinde aynı sırlarla burun buruna gelmiştir. Heyecanlanmış öfkelenmiş, sevdalanmış, kavgalara karışmıştır. Günün birinde kalemi alıp eline başlamıştır yazmaya.
Tiyatro Simurg 27 yıl önce Hale Üstün öncülüğünde hayat ve tiyatro sahnesine çıkarken hedefine ülkenin ve dünyanın halini ortaya koymayı hedeflemişti. Bu hali 27 yıl sokaklarda sahnelerde anlattı durdu. Oyuncu Musa Ocak öncülüğünde harekete geçen “Şiir Yolcuları” ile bir gün yolları kesişti. Şiir Yolcuları da hem yollarda dağda bayırda yürümeyi hem de dünyanın ülkenin sanatsal yaratımlarını dört bir yanda insanlarla paylaşmayı hedeflerine koymuştu.
Sokaklar, meydanlar, gemiler, sahneler onlara mekan oldu. Şiirler okudular. Hikayeler anlattılar. Yüzlerce insanla tanış oldular.
Bir gün İstanbul’da Türkiye Yazarlar Sendikası’nın şiir matinesinde yazar Hüseyin Duygu ile dost oldular. Onun yönlendirmesiyle Trakya ile Saray ve Çukuryurt ile buluştular. Çukuryurt’ta yeni insanlar buldular. Tanıştılar, kaynaştılar, sıcacık bir Ağustos akşamında unutulmaz bir gece yaşadılar. Unutulmayacak buluşmalar, etkinlikler yapmak üzere sözleştiler.
25. ölüm yıldönümü anmasında geriye Çukuryurt’ta Şiir Yolcuları’nın etkinlikte dağıttığı üzerinde Can Yücel şiirleri olan “Şiir Şeker”leri kaldı. Bir de kalplerde uzun süre kaybolmayacak Can Yücel sevgisi.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.