Can Yoksul, Çorum’un yetiştirdiği az sayıda kültür adamlarından biridir. Ömrünü halkın duygusuna, coşkusuna ve kültürel gelişimine vermiştir.. dersek yeridir.
Can Yoksul 1949 yılında Çorum Tolamehmet Köyü’nde doğdu. İlköğrenimini Çorum Cumhuriyet İlkokulu’nda okudu. Hasanoğlan’da Atatürk İlköğretmen Okulu’nu ve Ergani’de Dicle İlköğretmen Okulu’nu bitirdi. Çocukluğu ve gençliği bütün köy çocukları gibi çobanlık, çiftçilik ve inşaat işçiliği yaparak geçti.
On yıl öğretmenlik yaptıktan sonra ayrılarak KÖY-KOOP’ta yönetici olarak çalışmaya başladı. Sonrasında uzun yıllar yurt dışında kaldı. Avrupa’da yaşadı. Türkiye ve Avrupa’da pek çok ülkede şiirleri ve yazıları yayımlandı. Avrupa’da kaldığı sırada ALLITURNA adında bir dergi çıkardı.
– Bozkırların Çocuğu,
– Deli, Gündönümü,
– Zulada Kalan Türküler,
– Seni Unutur muyum Seni,
– Panzerler Postallar Darağaçları,
– İnsanlığın Türküleri,
Şiir kitaplarının yanında Ozani ve Şiirleri üzerine inceleme kitabı ile Çorum Sözlü Kültürü üzerine geniş bir araştırması bulunmakta.
Can Yoksul, Çorum’un yetiştirdiği az sayıda kültür adamlarından biridir. Ömrünü halkın duygusuna, coşkusuna ve kültürel gelişimine vermiştir.. dersek yeridir.
“Çorum Yöresi Sözlü Kültürü” kitabı ise başlı başına bir kültür hazinesidir.
Gençlik yıllarında duygulu ve coşkulu şiirleri, Bozkırların Çocuğu, Deli, Gündönümü gibi şiir kitaplarına yansımıştır. Yapıtlarında her fırsatta umudu ve uyanışı akıcı bir dille anlatmıştır. Onun şiirlerinde umutsuzluğa ve yılgınlığa yer yoktur. Mutlak her gecenin sonu aydınlık, savaşın sonu kazanmak ve barış, derin kış uykusundan nasıl uyanırsa doğa;
İnsanlık da sömürüye, zulme ve emperyalizme karşı öyle uyanacak, direnecek,
örgütlenerek kazanacaktır.
Bu felsefe onun temel rotasını oluşturmaktadır. Can Yoksul doğal olarak 68 kuşağından gelmektedir. Gençlik yıllarının şiirlerinde
bu etkileşimden esinlenmemesi düşünülemez. Ancak geçen yıllar ve olgunluk evresi, uzun yıllar yurt dışında, yurt özlemiyle yanıp tutuşması yanında kültürel gelişmişliği ve birikimleri ona bilge bir kişilik ve nitelik kazandırıyor. Bunu, değerli Ozan Ozani’nin “Yarın Üstüne” başlıklı şiirine yazdığı bilimsel bir değerlendirmede hiçbir yoruma yer bırakmayacak biçimde net olarak görüyoruz.
Günümüz koşulları ve zamanın akışı, bizim de içtenlikle katıldığımız bu değerlendirmeyi haklı kılmaktadır.
Şöyle diyor Sayın Yoksul : “Bu tür eğilimlerin temel kaynaklarından birini 1968 Hareketinin gerillacı Mahir Çayan’ın “Öncü Savaş Stratejisi” anlayışında görmekteyiz. Oysa günümüzde savaş stratejileri ve savaşan güçler arasında oldukça büyük değişiklikler vardır. Geçmişin hantal orduları yerine teknolojik savaşlar ön plana çıkmıştır. Yüzlerce, binlerce kilometre öteden atılan bir füzeyle herhangi bir hedef gecenin karanlığında bile yok edilebilmektedir.
İşte bu konu düşündürücü ve yanlış bir konudur. O günün koşullarında bu konu tartışılmış idi. Che Guevera’dan kaynaklanan bu görüş günümüz dünya koşulların da tümden yersizdir. Bu duygusal gençliği serüvene sürükleme yoludur. Ozani bu tür şiirlerin içeriğini bir kez, bin kez yeniden düşünmelidir.” (Ozani ve Şiirleri Üzerine sf. 21-22)
Elbette sayın Yoksul ‘un bu değerlendirmesi temelsiz değildir. Yıllar önce yazdığı bir şiirde bu çekirdeğin zaten var olduğunu görmekteyiz.
Yürümek güzel şey Anadolu’da
Mustafa Kemal yolunda korkusuz
Yürümek devrime adım adım
Bazen aç bazen susuz
Güzel şey direnmek evrende
İnsanlık için dostluk için mutluluk için
Yürümek halkımla ve halklarla
Savaşa ve barışa kardeşçe
(Deli; sf. 41)
*****
Sayın ozan Yoksul, daha pek çok konuya değinmektedir şiirlerinde.
Örneğin kadınlarımız konusunda;
Siz bilemezsiniz Anadolu kadınlarını
Onüç, on dördünde yeşermeyi
Parayla girmeyi altmışlık moruğun yatağına
Onbeşinde gebe kalmayı
Yirmi beşinde beş çocuklu olmayı
Siz bilemezsiniz..
(Deli; sf. 8)
Günümüzde altı yaşındaki kız çocuklarının, otuz yaşındaki kişiyle evlenebileceği dalga dalga yayılıyorsa, Cumhuriyetin getirdiği Aydınlanma tam olarak amacına ulaşamamış demektir.
Sanatçı topluma yön veren onun önünde giden kişidir.
Sanatıyla davranışları ile tüm evrene, tüm insanlığa bir gözle bakabilmek, hümanist düşüncelerle yaklaşabilmek elbette halkın sanatçılarının işidir. Barışı, kardeşliği sevgiyi, din dil ırk ayrımı yapmadan, Can Yoksul ‘un bu engin duygu ve dizelerinde görüyoruz.
Adım Eskimo
adım Zenci
adım Çinli
adım Arap
ben insanoğlu insanım
ben barışın kardeşi
her yerinde halkım dünyanın..
(Deli; sf. 55)
Ülkemizde Aydınlanma ve uyanışın simgesi Köy Enstitülerine de değinmeden edemiyor :
Benim Köylerime
Tonguç geldi Yücel geldi….
Ben
Yeşeren yirmi iki tomurcuk
Yirmi iki çiçek oldum ülkemde
Yirmi iki el
Yirmi iki yürek
Yirmi iki kafa oldum.
(Deli; sf. 80)
dizeleriyle anlatmakta. Emperyalizmin gözü doymazlığını, savaşın acımasızlığını anlattığı dizeler de oldukça anlamlı :
Atom ışıklarında açtım gözlerimi
Bir yanımda yanmış et kokuları
Bir yanımda ağıtlar vardı
Hiroşima da
Nagazaki de…
Engin denizlerden kaçtım barış şarkılarımla
(Deli; sf. 53)
Umut ve uyanışın şairi Can Yoksul ’un şiirlerinde temel ögeleri oluşturduğunu belirtmiştik. Bu düşüncemizi anlamlandıran dizeleri ise;
Karakışın sonundaki baharı biliyorum
Bir düş görür gibiyim gecenin sonunda
Bir başlıyor ki, büyümesi çiğdemlerin
Bir sabah yeniden duruyorum dimdik
Günaydın ağaçlar günaydın kuşlar diyorum
Bir coşuyorum bir yiğitleşiyorum ozanca..
(Deli; sf. 73)
Biz de aynı duygu ve düşüncelerle, “Karakışın ardından, baharın” geleceğine umudumuzu korurken, halkımızın umut ve uygarlığı yiğitçe karşılayacağına inanıyoruz.
Eline, yüreğine sağlık Can Yoksul! Umudu ve coşkuyu yeşerten yeni şiirler dileğimizle.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.