Dünyanın en güçlü radyo anteni, Güneş Sistemi’nin dışından gelen yeni sinyaller keşfetti: Evrende yalnız olmayabiliriz.
Avustralyalı bilim insanları, ilk kez dünyanın en güçlü radyo anteni olan LOFAR’ı kullanarak, Güneş Sistemi’nin dışında yer alan gezegenlerden gelen sinyalleri tespit etti. Araştırmacılar, bu öte gezegenlerin Dünya’ya benzeyen sıcaklıklara ve sıvı suya sahip olduğunu düşündüklerini belirterek, “Evrende yalnız olmayabiliriz” açıklamasını yaptı.
İLK KEZ KULLANILDI
Avustralya’daki Queensland Üniversitesi’nden bilim insanları, Güneş sisteminin ötesindeki gezegenleri, yani dış gezegenleri bulmak için ilk kez radyo anteni kullandı.
DÜNYANIN EN GÜÇLÜ RADYO ANTENİ
Dünyanın en güçlü radyo anteni olan Hollanda’daki Düşük Frekans Dizisi’ni (LOFAR) kullanan ekip, 19 uzak kırmızı cüce yıldızdan gelen radyo sinyallerini keşfetti. Bunlardan dördünün gezegenlerin yörüngelerinde olduğunu gösteren sinyaller yaydığı tespit edildi.
Queensland Üniversitesi’nden astrofizikçi Dr. Benjamin Pope, bulgunun yaşanabilir olabilecek öte gezegenleri incelemek için “yeni fırsatlar” açtığını söyledi.
Nature Astronomy adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışma kapsamında Pope, gökyüzünü ikinci dünya savaşı sırasında askeri radarlarla incelemeye başlayanların Avustralya’nın bilimsel araştırma ajansı CSIRO’daki personel olduğunu söyledi.
Ardından CSIRO, The Dish olarak bilinen Parkes Gözlemevi’ni geliştirdi. Pope, “Lofar, beş ilE 10 yıl içinde gelişmesini beklediğimiz teknolojinin küçük bir versiyonu” dedi.
Bununla birlikte bilim insanları, radyo sinyallerini kullanarak uzayı incelemeye devam ettiklerini belirtti. Polarize güneş gözlüklerinin üretimini sağlayan teknolojiyi kullanan uzmanlar, kırmızı cücelere odaklanmak için kara delikler ve nötron yıldızları gibi diğer gök cisimlerini nasıl eleyeceklerini buldu.
“DIŞ GEZEGENLERDEN GELDİĞİNE EMİNİZ”
Çalışmanın baş yazarı Joseph Callingham, ekibin sinyallerin yıldızlar ve görünmeyen yörüngedeki gezegenler arasındaki manyetik bağlantıdan geldiğinden emin olduğunu söyledi.
Pope ise daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, “LOFAR’ın gücü ve polarize gözlükler giymek gibi teknikler sayesinde artık gökyüzünde yeni bir penceremiz var. Bu, gelecek için bir olasılıklar alanı açıyor” dedi.
YAŞAMA ELVERİŞLİ OLABİLİRLER
Diğer taraftan, bilim insanları kırmızı cücelerin yörüngelerinde dönen gezegenlerin genellikle Dünya benzeri sıcaklıklara sahip olduğunu söyleyerek, şu açıklamayı yaptı:
“Yani, yaşam için elverişli gezegenler arıyoruz. Bu, yalnızca taşınmamız için bir B gezegenini bulmakla ilgili değil. Evrende başka bir yerde yaşam olup olmadığını bulmakla ilgili. Bu derin bir keşif olur” dedi.
Dış gezegenleri araştıran Pope, kırmızı cücelerin yörüngesinde dönen birçok gezegenin radyasyonla aşınmış olabileceğini söyledi. Ancak, bu gezegenlerin bazılarının Goldilocks bölgesinde olabileceğini sözlerine ekledi.
GOLDİLOCKS BÖLGESİ NE ANLAMA GELİYOR?
Bir yıldızın yörüngesinde yer alan gezegenlerin yüzeyinde sıvı su bulunması için belii bir alanın çok sıcak ve çok soğuk olmaması gerekiyor. Bu bölgeye Goldilocks adı veriliyor. Bu tür gezegenlerin potasiyel olarak yaşama elverişli olduğu düşünülüyor.
“EVRENDE YALNIZ DEĞİLİZ”
“Evrende yalnız olduğumuzu düşünmüyorum. Ancak, dünya dışı zeka arayışı ile herhangi bir biyolojik imzanın kanıtı arayışı arasında ayrım yapmaya dikkat etmeliyiz. Dışarıda hayat olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili gerçekçi bir ihtimal olduğunu düşünmeseydim bu işi yapmazdım. Bunun cevabını er geç bulacağız” dedi.
Kaynak: ntv.com.tr
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.