Mustafa AYDINLI
Bugün 1 Mayıs, bugün işçilerin, emekçilerin tüm çalışanların birlik, dayanışma, uğraş günü.
Bugün 1886 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde işçilerin “8 saatlik iş günü” için ayaklandıkları gün.
Bugün çalışma saati sınırlaması için, büyük başkaldırının yapıldığı ve kazanıldığı gün.
Bugün emeğin, evrensel isyanının birlik, dayanışma ve uğraş günü olarak tüm çalışanların bir araya geldiği, omuz omuza verdiği gün olarak tarihe geçti.
Günün anlam ve önemi böyle iken, Türkiye’de işçiler, emekçiler haklı günlerini kutlamak ve bir araya gelmek, dayanışmak için hala büyük bedeller ödüyorlar.
Türkiye’de İlk defa 1909’dan 1912 yılına kadar kutlamalar yapılıyor. 1. Dünya savaşı ve Balkan Savaşları nedeniyle yasaklanan 1 Mayıs, 1919’dan 1921’e kadar yeniden kutlanıyor.
1923’te resmen “İşçi Bayramı” olarak ilan ediliyor. 1925 yılında ise “Takrir-i Sükün” kanunu ile genel yasaklar çerçevesinde yasaklanıyor. 1935 Yılında “Bahar ve çiçek bayramı” olarak kabul ediliyor.
1960 Yılından sonra tekrar yığınsal kutlamalar başlıyor. Kutlamaların merkezi Taksim Meydanı’dır. 1977 yılında tarihin en yığınsal gösterisine sahne oluyor. İşçilerin, emekçilerin bu görkemli gösterisini hazmedemeyen güçler, kutlamayı katliama dönüştürdüler. Saldırganlar 34 masum insanı katlettiler ve yüzlerce yaralı. Tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak kayda geçti.
12 Eylül darbesinden sonra, 1 Mayıs kutlamaları tamamen yasaklandı. 1992 de kutlamalar yeniden başladı. 2008’de “Emek ve dayanışma günü” olarak kabul edildi. 2009’dan sonra da “resmi tatil günü” ilan edildi.
Sonrasında dil, din, mezhep, etnik yapı gözetilmeden,1 Mayıs kutlama sürecine girilmişti. 2012 yılı 1 Mayıs’ı, gerçek bir değişim ve dönüşümün tohumlarının atıldığı gün olarak umutlarımızı yeşertmişti. Antikapitalist Müslümanlar adeta damgasını vurmuştu gösteriye.
Yeşillerden, HES’leri protesto eden çevrecilere, işçilere, aydınlara, yazarlara sanatçılara, sendikalara, siyasi partilere, anarşist, komünist, sosyalistlere kadar herkes oradaydı. Herkes birbirine saygılıydı. “Yaşasın renklerin kardeşliği” sloganı dalga dalga yükseliyordu, Taksim Meydanında.
Barış ve kardeşlik çerçevesinde 2012 yılı 1 Mayıs’ı kapatılırken, 2013 yılı 1 Mayıs’ını Taksim’de yapamazsınız kararı çıktı. Ortalık karıştı, meydanlar savaş alanına döndü. Üretimin iki varlık nedeni, işçi ve işveren. Kuşku yok ki toplumsal barışın bozulmasının mihenk taşı da burası oluyordu.
Oysa işçiler üretimden gelen güçleri ile toplumun en önemli kesimini oluştururlar. Üretilen, yaratılan her ürün, her hizmet işçilerin nasırlı ellerinin eseridir. Onlar üretimden ellerini çektikleri an yaşam durur.
İşçi sınıfı mücadelesinin ve İstanbul kentinin belleğini, tarihini oluşturan Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’ta işçilere kapatmak, kabul edilemez ilkel bir davranıştır. Her yıl aynı gerilimle yaşamanın uygarca bir açıklaması yoktur.
Cumhuriyetin 100. yılında hala 1 Mayıs meydanlarını, kavganın, katliamların değil, barışın, özgürlüğün, işçi, emekçi haklarının “Yaşasın tüm renklerin kardeşliği” sloganlarının atıldığı meydanlar olarak anılması gerekir.
Başta işçi ve emekçilerimiz olmak üzere, 1 Mayıs birlik, dayanışma günümüz tüm ülkemize ve insanlığa kutlu olsun.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.